15

140 24 15
                                    

Tüm camlar aniden tuzla buz olmuş, Lavanta kollarını yüzüne kapatmıştı. Korkudan nefesinin daraldığı hissediyordu, aniden ne oluyordu böyle? Jeongyeon'un kollarının onu sardığını ve çekmeye başladığını hissetmişti. İnsanların çığlıkları yankılanırken Lavanta yüzünü Jeongyeon'un göğsüne gömmüştü çaresizce. Jeongyeon onunla birlikte bir masanın altına girmiş ve gözlerini sıkıca kapatmıştı.

"Korkma Lavanta'm, canım pahasına seni korurum. Lütfen korkma..."

Lavanta hıçkırıklarını kontrol edemez olmuş, sadece sımsıkı ona sarılıyordu. Ani bir hareketle Jeongyeon'un onun üzerine daha sıkıca kapandığını hissetmişti. Lavanta içinden her şeyin bitmesi için dua ediyordu. Birkaç dakika sonra kurşunlar yağmayı bırakmıştı. Jeongyeon, onunla birlikte masanın altından çıkınca Lavanta açabilmişti gözlerini. Ayaklarının altında içi boş kurşunlar olması tüylerini ürpertmişti. Böyle bir saldırı tesadüftür diye düşündü Lavanta, başka ne olabilirdi ki?

"Hadi gidelim Jeongyeo-"

Jeongyeon'a dönünce gördükleri Lavanta'nın çığlık atmasına sebep olmuştu. Jeongyeon omzundan vurulmuş, canının yandığını belli etmemeye çalışıyordu. Lavanta korkuyla onu dengesini kaybetmemesi için tutmuş, acil yardımı aramak için telefonunu kaldırmıştı. Tam numarayı tuşlarken Jeongyeon vurulduğu koluyla telefonu tutmuştu.

"Olmaz... Eve gidelim."

O bu haldeyken nasıl eve gidebilirlerdi? Canının yandığı yüzünden belli olurken hiçbir şey olmamış gibi kafasını sallıyordu.

"Saçmalama omzun bu haldeyken eve nasıl gidebiliriz?"

Jeongyeon ona yalvarırcasına bakıyordu sanki hastaneye gitmek daha çok zarar verecekmiş gibi. Lavanta vicdanı tarafından parçalanıyordu ve onu hastaneye götürmek istiyordu. Yine de Jeongyeon telefonu asla bırakmıyordu.

"Eve gidelim, orada halledebiliriz. Lütfen... Bir an önce uzaklaşalım buradan."

Lavanta, Jeongyeon'a destek olarak onu arabaya doğru götürmeye başlamıştı. Başından beri güçlü duran ve onu koruyan kişi şimdi canı yansa bile onu korumak için uğraşıyordu. Lavanta anlamıştı ona ne kadar aşık olduğunu, ona ne kadar ihtiyacı olduğunu. Onu yan koltuğa bindirip kendisi de ön koltuğa geçmişti. Araba kullanmayalı yıllar olmuştu bu yüzden içindeki gerginliğin daha da büyümeye başladığını hissediyordu. Yine de Jeongyeon'un canı böyle yanarken hatırlamaktan başka yolu yoktu. Zorlansa da oldukça hızlı bir şekilde eve yol almaya başlamıştı Lavanta. Jeongyeon yol boyu acıdan inliyor ama bunu bastırmaya çalışıyordu, Lavanta'yı korkuttuğu için pişmandı.

"Geldik Jeongyeon, hadi tutun bana."

Jeongyeon daha ne olduğunu anlayamadan araba durmuştu. Lavanta arabayı çizse de tek umursadığı Jeongyeon'un iyiliğiydi. Onu arabadan indirince tüm cesaretiyle elini onun yarasına bastırmış ve eve doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Banyoya götür beni, orada ihtiyacım olan her şey var."

Başını sallayıp onu hemen banyoya getirmişti Lavanta. Jeongyeon'un çamaşır makinesinin üzerine oturmasına ve tişörtünü çıkartmasına yardım etmişti. Jeongyeon sırtını duvara yaslamış, zorlansa da ilk yardım dolabını açmayı başarmıştı. Bu dolap bir ilk yardımdan çok ameliyathane dolabını andırıyordu içinin kalabalıklığıyla. Jeongyeon içinden çıkarttığı cımbızla yarasını daha da derinleştirircesine kurşun olup olmadığını kontrol etmeye başlamıştı.

"Neden hastaneye gitmedik Yoo Jeongyeon? Bu canını daha çok yakmıyor mu? Bırak ben yaparım."

Lavanta dolaptan dikkatlice iki eldiven çıkarttı ve ellerine geçirdi. Jeongyeon'un elinden cımbızı aldıktan sonra gözlerini yaraya çevirdi. Korkunç görünse de buna Jeongyeon için katlanabilirdi. Dikkatlice yarada kurşun olup olmadığına bakmak için cımbızla yarayı incelemeye başlamıştı.

"Ah! N-Nayeon..."

Jeongyeon'un yüzünden terler akmaya başlamış, yanakları kıpkırmızı olmuştu. Onun çıkarttığı sesleri duymak, Lavanta'nın dikkatini dağıtmaya yetiyordu. Aklına gelen düşünceler ve anıları atmak için bir savaş veriyordu ama yarayı temizlerken Jeongyeon daha çok ses çıkartmaya devam ediyordu.

"Ah! N-Nayeon..."

Gecenin karanlığı, Lavanta'nın gözlerinden parlarken Jeongyeon sessiz olmakta zorlanıyordu. Gece olunca baskın olan yine Lavanta olmuş, tüm sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Jeongyeon bağırdığını farkedince pişman olmuş ama Lavanta'yı çoktan kızdırmıştı. Lavanta elini onun boğazına götürmüş ve nefesini usulca kesmeye başlamıştı. Vücudunda hissettiği haz, kesilen nefesiyle Jeongyeon'un vücudundaki adrenalini tavana çıkartıyordu sanki.

"Sana sessiz olmanı söylemiştim, emirlerime uymazsan ne olacağını biliyorsun Yoo Jeongyeon."

Yaranın pansumanı bitince yarayı dikkatlice sarmaya başlamıştı Lavanta, Jeongyeon'un bedenine eli değdikçe tüyleri ürperiyor bir an önce sarmayı bitirmek istiyordu. Uzun süredir Jeongyeon'un sesi çıkmadığından kafasını kaldırmıştı Lavanta. Gözleri buluşur buluşmaz Lavanta hemen kafasını aşağıya çevirmişti. Jeongyeon sanki yaralı değilmiş gibi parmağını onun çenesinin altına koymuş ve ikisinin gözlerini sabitlemişti.

"Neden gözlerime bakmıyorsun?"

Açık kahve gözleri Lavanta ne zaman gözlerini kaçırmaya çalışsa yine de olduğu yerde sabitti. Onun bu meraklı bakışları Lavanta'ya nasıl her gece kontrolün sahibinin değiştiğini hatırlatıyordu. İç güdüleri resmen kontrolü ele geçirmek için haykırıyorlardı Lavanta'ya. Elleri usulca Jeongyeon'un çıplak beline yerleşmişti. Vücudu sanki Lavanta'nın elleri için yapılmış, her şey yerli yerine oturuyordu. Ellerinden birisi bedeninde yükselmiş ve Jeongyeon'un boynunda yerini bulmuştu. Lavanta işte şimdi kendisi gibi hissediyordu. Bu ait olduğu yerdi, bu onun eviydi, olması gereken kişiydi. İyi bir kadın olmak umrunda değildi, onun kadını olmaktı umrunda olan.
Onu boynundan çekip aniden ikisinin dudaklarını birleştirmişti Lavanta. Jeongyeon'un bacakları aniden onun bedenini kavramış, çıplak teni Lavanta'nın bedenine yapışmıştı. Lavanta onun boynundan nefesini kontrol ederken dudaklarının arasından diliyle de ağzını keşfe çıkıyordu. Jeongyeon'un nazikliği, Lavanta'ya ona karşı daha da hırçın ma isteği uyandırıyordu. Jeongyeon nefessiz kaldığında Lavanta ikisinin dudaklarını ayırmıştı. Kontrolü tamamen elinde tutuyor, yıllardır ihtiyacı olanın bu olduğunu anlıyordu. Baş parmağıyla Jeongyeon'un dudaklarının arasına girmiş ve onun çenesini kavramıştı. Jeongyeon onun gözlerine merhametle bakıyor, Lavanta'ya evinde hissettiriyordu. Tekrar dudaklarını birleştirmek için ona yaklaştığında Jeongyeon onu durdurmuştu.

"Emin misin, Lavanta'm?"

Lavanta elini onun yanağına koymuş ve aralarındaki mesafeyi kapatmaya birkaç milim kala durmuştu.

"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin Yoo Jeongyeon. Biliyorsun, geceleri kontrol sadece bende."

______________________________

Selamlar efendim
Biraz sıcak bir bölüm oldu sanki, smut eklemedim kitabın henüz karar verecek bir kitlesi olmadığından ama sonrasında neler olduğunu tahmin etmişsinizdir ehehe.

Finale az kaldı bu kadar çabuk sona gelmeyi beklemiyordum doğrusu. Bu aralar bölümler biraz aceleye geliyor boş bir zamanda finalden sonra tüm kitabı düzenleyeceğim.

Çoook teşekkürler oylarınız ve 400 okunma için.

Her şey dahil 876 kelime.

Daring Woman ; 2yeon ✔Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum