Final 1

129 19 15
                                    

Jeongyeon gözlerini açtığında başında bir torba olduğunu farketmişti. Elleri ve ayakları bağlı değildi ama nefes alış verişlere bakılırsa başında birileri vardı. Tüm vücudu yine tamamen bir arabanın altında kalmış gibi ağrıyordu. Oturduğu sandalye rahatsızdı ya da bu kemiklerinin ağrısı olmalıydı. Üzerinde pahalı bir takım elbise vardı, üzerindeki imzadan bir tasarımcının koleksiyonuna ait olduğu belliydi. Beklenmedik bir anda başındaki torba usulca kaldırılmıştı. Aynı odadaydı ama bu sefer romantik bir masada karşısında başında torba olan bir kadının karşısında oturuyordu. Başında silahlı bir adam ve Jennie vardı, Jeongyeon ona küfürler etmek istese de silah yüzünden konuşamıyordu. Karşısındaki kadının başındaki çuval kaldırıldığında korktuğu şeyin başına geldiğini anlamıştı, karşısındaki kişi Lavanta'dan başkası değildi. Cidden korkmuş olan Lavanta, gözleri Jeongyeon'la buluşur buluşmak ağlamaya başlamıştı.

"Sakin ol Lavanta'm, iyi misin?"

Lavanta onun yüzünde dehşet dolu bakışlarla bakıyor, ona doğru koşmak istercesine yerinde kıpırdanıyordu.

"Seni bu kalmak bu hale getirdi değil mi? Kim Jennie sen tam bir sürtüksün! Seni geberteceğim!"

"Ah, bu aşık tavırlarınız midemi bulandırıyor..."

Jennie yine bir kahkaha atarak elindeki şampanyayı patlatıvermişti. Heyecanla içkiyi masadaki üç bardağa doldurmuş, birini kendisine almıştı. Yanındaki adama bir işaret vermiş ve işaretiyle adam deponun öbür ucuna ilerlemişti. Elinde iki üzeri kapalı servisle dönen adam, servisleri sırayla Jeongyeon ve Lavanta'nın önüne bırakmıştı. Jennie gülümseyerek iki servisi de açmıştı. Jeongyeon'un önündeki tabakta bir silah, Lavanta'nın önündeki tabakta bir tutam mavi lavanta duruyordu.

"Bugün biriniz ölecek ve öteki sonsuza dek serbest kalacak. Buna söz verebilirim çünkü geride kalanla eğleneceğime eminim."

Jeongyeon hızlıca tabağında duran silahı almış ve kendi başına götürmüştü. Tereddüt bile etmeden tetiği çekmiş ancak ses duyamamıştı, silah bir kuru sıkıydı. Lavanta onun anı hareketi karşısında korkuyla çığlık atarken Jennie'nin yüzündeki gülümseme sönmüştü.

"Demek onu bu kadar sevdin Jeongyeon, benim için de bunu yapar mıydın? Beni neden bu kadar sevmedin? Beni neden kullandın ha, söyle!"

Lavanta ne olduğunu anlamakta zorlanıyordu, silah kuru sıkıysa kimse ölmeyecekti değil mi? Jennie kesinlikle Jeongyeon'u sevmiş olmalıydı ama Lavanta neden bunu daha önceden öğrenmemişti?

"Sen Chaeyoung'u tehdit ettiğin gün benim için bitmiştin. Varlığın veya yokluğun değersizdi, sana da söyledim."

"O aptalı iyileştirmek için sana verdiğim hediyeleri sattın! Ve hepsi ne içindi?! Eni sonu intihar etmesi için mi?!"

"Onun hakkında düzgün konuş!"

Jeongyeon sinirle ayağa kalkmış ancak kalktığı an silahlı adam, silahını onun boynuna bastırmıştı. Zorla yerine oturan Jeongyeon tekrar kalkmaya çalışınca adam onu güçlükle oturtmuş ve sert bir tokat atmıştı. Jennie onun bu sınırını durduracağından emin bir şekilde iki korumaya da silahlarını Lavanta'ya doğrultmalarını işaret etmişti. Jeongyeon sinirlense de yerine oturmuştu.

"Cidden öyle ani ve acısız bir şekilde ölmene izin verir miyim sanıyorsun Yoo Jeongyeon? Hadi anlat, Chaeyoung'u artık anlat Nayeon'a da."

Jeongyeon şu an kalkıp ikisini de öldürebilirdi ama Lavanta'yı hedef alırlarken bunu yapamazdı. Chaeyoung'dan bahsedilmesini istemiyordu, uğruna hayatını verdiği kızın böyle aciz birinin ağzında dolaşmasını istemiyordu. Jennie onu kullanarak Jeongyeon'u yıllarca kontrol etmişti zaten, ölmeden önce de bunu yapması ona kapana kısıldığını hissettirmişti.

"Chaeyoung... Kardeşim yerine koyduğum, ailem dediğim tek kişi. Çocukluğumuzdan beri hastaydı ama ben çalışmaya razıydım o mutluyken. Bir gün Chaeyoung evlat edinilmiş, haberim bile yoktu inanır mısın Lavanta'm? O gece eve döndüğümde dünyam başıma yıkılmıştı. Tüm Kore'yi koştum ama sonunda buldum onu, Jennie'nin evinde... Onu geri alabilmek için her şeyimi verdim çünkü o evde but köpekten farklı davranmıyorlardı ona. Aptal anne ve babası onu gazetelerde hasta çocuğu evlat edinen iyi bir aile gibi görünmek için kullanıyorlardı! Chaeyoung'u alıp tedavisine devam ettirebilmek için uğraşırken Jennie onunla çıkarsam Chaeyoung'u görebileceğimi söyledi. Tecavüzleri, pislikleri, ailesi... Hepsine katlandım ama Chaeyoung'u tehdit ettiği o gün! O gün Chaeyoung'u kaçırdım... Bana verdiği tüm hediyeleri de alıp aylarca Chaeyoung'u oradan oraya saklamaya başladım. Yine de o şehirden hemen ayrılamadım çünkü seni gördüm Lavanta'm. Başımda tonlarca dert yokmuş gibi bir de aşık olmuştum sana. Başıma gelen en güzel şeydin ama canını bu kadar yakacağımı bilseydim..."

Jeongyeon'un gözyaşları kontrolsüzce dökülmeye başlamıştı. Şu an Lavanta'nın ölümün eşiğinde durmasının sebebi, Jennie ile tanışmasının ve tüm o acı dolu yılları geçirmesinin sebebi ve en önemlisi Chaeyoung'un artık burada olmamasının sebebi Jeongyeon'un kendisiydi. Lavanta'nın hıçkırıkları da kendininkilerle odada yankılanırken Jennie hiç olmadığı kadar sessiz bekliyor ve devam etmesi için Jeongyeon'a silahla işaret ediyordu.

"Sen Jennie'yi seçince elimdeki para edebilecek ne varsa sattım. Geriye kalan tek ailemdi Chaeyoung ve yurt dışında emindim iyileşeceğinden. Oraya gittiğimizde onu hastaneye yatırmak için param yetti ama devamı için yüzlerce işte çalıştım. Japonya'da para kazanmak için mafyaya bile bulaştım, çok borcum vardı ama onlar sayesinde Chaeyoung'un tedavi parasını ve daha fazlasını toplamıştım.  Ameliyat için param denkleşmişti, günde iki saat uykuya rağmen para hazırdı. Hastanede bir kızla tanışmıştı Chaeyoung, kız da çok hastaydı ama o ameliyat olsa da başarısız olmuştu. Chaeyoung o kızı çok sevdi, öyle bir sevdi ki kızla birlikte ölmeye karar verdi. Bana ne bir mektup, ne de bir haber vermeden... İnanır mısın hayata küstüm Lavanta'm. Ünlü olmuştum ajanslara yaptığım işler yüzünden ama ünlenmek falan umrumda değildi. Öylesine yaşayıp gidiyordum, Jihyo senin hakkında benimle konuşana kadar... Böyle şeylere bulaştığımı bilmeni istemedim ama seni asla böyle bırakamazdım. "

Lavanta boğazında düğümlenen kelimeleri asla çıkartamıyordu. İlişkileri boyunca Jeongyeon'u hep zorlardı. Jeongyeon kendinden bahsetmeyi sevmezdi, nereye gittiği asla bilinmezdi, bazen günlerce okula gelmez ve zekiliğiyle, oradan buradan bulduğu notlarla geçer not alırdı. Lavanta hep ona kızmıştı, bir gün bile durup böyle bir durumda olup olmayacağını düşünmemişti. Jeongyeon onun aklında bu zamana kadar 'kötü bir sevgili'ydi oysaki kötü olanın kendisi olduğunu şimdi görüyordu Lavanta.

"Sana ulaşmak için o kızı eve aldırdım, sana pahalı hediyeler aldım, o aptala ve arkadaşlarına katlandım... Hepsi ne içindi Yoo Jeongyeon? Kocaman bir hiç. Şimdi ise kırdığın kalplerin bedelini ödeme zamanı. Bugün biriniz öleceksiniz!"

Jeongyeon, Nayeon'un tabağının üzerindeki lavantayı güler bir yüzle alıp kendi tabağına koymuştu. Lavanta çiçeklerini dikkatle saçlarından ayırıyor, bozuntuya vermese de elleri titriyordu.

"Bizim ortak yönümüz neydi, hatırlıyor musun Lavanta'm?"

Başındaki silahın baskısını üzerinde hissediyordu Lavanta, Jeongyeon'un nasıl bu kadar sakin olduğuna anlam veremiyordu. Şu an değil hatırlamak düşünmekte bile zorlanıyordu. Jeongyeon'un mavi lavantayı dudaklarına götürüşünü ve ardından çiğneyişini izliyordu titrerken. Aniden Jeongyeon'un başındaki silah yere inmişti ama Lavanta'nın başındaki hâlâ oradaydı.

( "Ah, şu sözde romantik ergenler! Neden dikkat etmiyorlar anlamıyorum. Bana bu ilacı vermeseydin orada ölecektim... Çok teşekkür ederim. Adın ne?"

"Adım? Jeongyeon, Yoo Jeongyeon. Bu dünyada kendim dışında Lavanta'lara ölümcül alerjisi olan birisini ilk kez görüyorum, Lavanta kız."

"Lavanta kız mı? Bunu Nayeon'da daha çok sevdim." )

"J-Jeongyeon!"

Mavi Lavanta boğazından aşağıya inerken Jeongyeon onu rahatlatmak istercesine masadaki elini tutmuştu.

"Bugün ilk ve son kez her şeye bir açıklık getirmek ister misin, Lavanta'm?"

Daring Woman ; 2yeon ✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora