10

149 24 9
                                    


"Bu iş burada bitmedi anladın mı beni? Jihyo benim olmayacaksa kimsenin olamaz."

Daniel öfkeli adımlarla ilerlemiş ve kapıyı sertçe çarpmıştı. Gözlerini açıp doğrulan Jihyo, her şeyi duymuştu. Aklında binlerce soru oluşmuşken düşünebildiği ilk şey onun sesini ne kadar özlediğiydi, Daniel'i görmeyeli cidden uzun süre olmuştu. Onun eskisi gibi sahiplenişi duymak Jihyo'nun gözlerini doldurmuştu. Kapıya doğru bakıp yumruğunu sıkan Yoongi, Jihyo'nun onu görmesine engel olmuştu. Jihyo onu bu kadar özlemişken Yoongi neden karışmıştı anlamıyordu. Neden erkek arkadaşı rolü yapmıştı? Yoksa bunu kullanmayı mi planlıyordu?

"Neden onu gönderdin? Neden karışıyorsun?"

Duyduklarına inanamayarak hızlıca arkasına dönmüştü Yoongi. Jihyo nasılsın bu kadar bencil olabilirdi Yoongi onu aldatan adamı ondan uzaklaştırmışken? Onu o sahnede ağlatan ve bayılmasına sebep olan adamı nasıl isteyebilirdi? Hayır, hayır. Jihyo sarhoş olmalıydı çünkü bu kadar aptal birisi olmadığından emindi Yoongi.

"Bana teşekkür etmen gereken yerde onu mu istiyorsun? Seni o halde götürseydi neler yapabilirdi hiç düşünmüyor musun?"

Neler yapabilirdi Daniel? Jihyo'nun tatlı evlilik planları kurup düğün pastasının aromasını seçtiği adam ona nasıl zarar verebilirdi? Evet aldatılmıştı belki ama bu bir hata olamaz mıydı? Bir hata onu kötü birisi yapar mıydı? Hem de Jihyo'nun birilerine bu kadar ihtiyacı varken o asla kötü birisi olamazdı. Kırık kalbini sadece kıran kişi onarabilirdi ve zaten Jihyo artık ondan başka çaresi olmadığını hissediyordu.

"Hayır o öyle birisi değil!"

Onun öyle birisi olduğunu görmese bile biliyordu Yoongi. Jeongyeon'la Jihyo hakkında konuşma fırsatı bulmuştu ve Daniel'i de az çok tanıyordu. Onun 'iyi efendi' imajının tamamen sahte olduğunu görmek biraz vakit alıyordu tabii ama Jihyo görse de bunları söyleyebiliyordu. Aklını kesinlikle kaçırmış olmalıydı. En yakın arkadaşıyla konuşmaya devam etmesinin yanında bir de sevgilisiyle yeniden barışırsa onun aklını cidden kaçırdığından emin olacaktı Yoongi.

"Öyle birisi değil mi?! Seni aldattı Jihyo anlamıyor musun? Tek gözünü kırpmadan birçok kez seni aldattı. Sejeong'la konuşmaya devam ediyorsun yoksa onunla da mı yeniden sevgili olacaksın? Senin onurun yok mu?"

Jihyo ellerini yüzüne kapatıp gözyaşlarını serbest bırakmıştı artık. Kimse onun Daniel'e ne kadar ihtiyacı olduğunu ve ona mecbur olduğunu anlamıyordu. Yoongi'nin dizleri üzerine çöktüğünü ve onu izlediğini hissedebiliyordu. Buraya geldiğinden beri sürekli onunla atılan Yoongi şimdi neden onu düşünüyordu?

"Neden bunu yapıyorsun Yoongi? Neden beni korumaya çalışıyorsun?"

Nasıl buna cevap verebilirdi? Yoongi kendisi de neden bunu yaptığını bilmiyordu ama içinde bir yerlerde eski kendisi gibi hissediyordu. Sanki asla çekip gitmemiş, o lisedeki Yoongi gibi onu korumak istiyordu. Onun kalbinin kırılması eskisi gibi yakıyordu canını. Jihyo'ya dokunamasa da Daniel'i binlerce parçaya ayırabilecek gibi hissediyordu.

"Seni önemsiyorum çünkü benim için eskisi gibi taze kalbimdeki yerin ama sen... Neden onu bu kadar seviyorsun sana zarar vermesine rağmen Jihyo?"

Jihyo daha fazla düşünmeden Yoongi'nin elini usulca kavramıştı. Yoongi daha ne olduğunu anlamadan Jihyo onun elini karnına yerleştirmişti.

"Çünkü bir bebeğim var Yoongi."

______________________________

Boynundaki güçlü sızıyla gözlerini aralayabilmişti Jeongyeon. Bu gece uyumayacağına söz verse de uykunun kollarına düşmüş olmalıydı. Yerde, yatağın yanında, pek de rahat bir uyku çekmemiş olacak ki ayağa kalkarken her yeri çıtırdamıştı. Gözlerini yatağa çevirdiğinde dün gece uykusunda bile ağlayan ve Jeongyeon'u endişeyle yatağın kenarında uyutan Lavanta'yı görmeyi beklemişti... ama Lavanta orada yoktu. Banyoya gitmiş olabilir diye önce banyoyu kontrol etmişti Jeongyeon, orada kimse yoktu. Sonra mutfak, salon, çalışma odası... Hayır, Lavanta evde yoktu.

Daring Woman ; 2yeon ✔Where stories live. Discover now