12

151 22 4
                                    

Bugün Jihyo'nun kafeye gitmediği nadir günlerden birisiydi çünkü kontrol vardı. Kontrole gidip gitmemek arasında gidip geliyordu çünkü karnındaki bebeğe iyi bir gelecek verip veremeyeceğini sorgular olmuştu. Bir bebek huzurlu bir aileyle büyümeliydi ve Jihyo bu bebeği istiyorsa Daniel'i de kabul etmeliydi. Kafasındaki düşüncelerle artık az da olsa belli olan karnını kapatacak kıyafetler aramaya başlamıştı. Bulduğu bol bir tişörtü üzerine geçirdikten sonra kimliğini almak için dolabını açmıştı ki aniden bir midesinin bulandığını hissetmişti. Tuvalete zar zor yetişmiş, resmen midesindeki tüm asidi kusmuştu. Hamilelik gün geçtikçe zorlaşıyor ve Jihyo bunu tek başına kaldıramayacağından emin oluyordu. Ayağa kalktı ve artık ezberlediği hareketleri tekrar etti; yüzünü temizle, yeri temizle, tuvaleti temizle. Ağrılarına rağmen işini bitirmiş ve evden çıkabilmişti Jihyo. Arabasına bindiğinde içinde kötü bir his olduğunu sezmişti ama bir anlam verememişti. Kısa bir yolculuğun ardından kliniğe geldiğinde anlamıştı Jihyo o kötü hisin sebebini. Kimliğini evde unutmuştu.

"Kahretsin! Kimliğimi unuttum. Kimliksiz giremez miyim?"

Danışmadaki kadın bir süre bilgisayarını kurcalamıştı. Umutsuz bir şekilde kafasını kaldırınca Jihyo bütün bu eziyeti bir kere daha çekmenin imkânsız olduğunu hissetmişti. Bebek onu bu kadar zorlarken kendini düşünmek de sadece eve gidip uyumak istiyordu artık. Kafasında soru işaretleri olmasaydı vicdanını orada bırakıp eve dönebilirdi ama yapamıyordu çünkü Jihyo hamile olduğunu bilmeden içmişti ve bebeğin iyi olup olmadığını öğrenmesi gerekiyordu.

"Ah! Yetiştim! İşte kimliğin burada, kafede unutmuşsun."

Jihyo duyduğu sesle hemen yanında durup kimliği danışmaya uzatan adama çevirmişti gözlerini. Onu tüm olası ağrı ve uğraştan kurtaran kişi şaşırtıcı bir şekilde Min Yoongi'den başkası değildi. Yoongi'nin kliniğin yerini nereden bildiğini bilmiyordu Jihyo ama şu an ona sarılacak kadar mutlu hissediyordu kendini.

"İçeriye geçebilirsiniz doktorumuz sizi bekliyor."

Jihyo içeriye geçmeden önce minnettar bir şekilde Yoongi'ye dönmüştü. Onun böyle bir iyilik yapması Jihyo'yu utandırmıştı, özellikle de son söylediklerinden sonra ona karşı mahcup hissediyordu.

"Seni önemsiyorum çünkü benim için eskisi gibi taze kalbimdeki yerin ama sen... Neden onu bu kadar seviyorsun sana zarar vermesine rağmen Jihyo?"

"Çok teşekkür ederim, bir ara sana bu iyiliği bir şekilde geri öderim. Geri dönmek eziyet olurdu. İşte görüşürüz!"

Hızlı bir şekilde ona veda ettikten sonra arkasını dönmüş ve doktorun odasına doğru adımlar atmaya başlamıştı Jihyo ama duyduğu adım sesleri onu olduğu yere çivilemişti. Yoongi de onunla birlikte içeriye geliyordu. Hem de yüzünde sanki kendi bebeğini görecekmiş gibi heyecanlı bir ifade vardı.

"Beni kovamazsın, hadi doktoru bekletiyorsun aptal."

Yoongi onu kolundan içeriye çekiştirmiş ve bebeğin babasıymış gibi elini onun beline koymuştu. Jihyo onun ne kadar iyi bir baba olabileceğini görmüştü o an, Daniel'in de böyle olmasını dilerdi. Çağırmasına rağmen bebeğini görmeyen Daniel'in de böyle olmasını dilerdi. Jihyo ultrasona yattığında karnında hissettiği soğukluk tüylerini ürpertmişti. Bebeğiyle tanışırken bile yalnızdı, Daniel orada değildi. Gözyaşları akarken yüzünü saklamak için cama çevirmişti Jihyo. Yanağında hissettiği parmak onun yüzünü okşamış ve yüzünü pek de iyi saklayamadığını belli etmişti. Yoongi ona lisedeki gibi aşkla bakıyordu şimdi.

"Evet, bebek oldukça sağlıklı görünüyor. Babası gibi yakışıklı ya da annesi gibi güzel olacağına eminim."

Doktor ikisine bakıp gülmüştü. Jihyo, Yoongi'nin bebeğin babası olmadığını söylemek için ağzını açmıştı ki Yoongi gözleri kısılana kadar gülümsemişti doktora. Elinde telefonuyla ultrasondaki bebeğin ilk fotoğraflarını sanki kendi bebeğiymiş gibi çekmişti. Doktor Jihyo'nun toparlanması için odadan çıkınca Yoongi hemen onun doğrulmasına yardım etmişti. Karnındaki jeli temizlemiş, onu sedyeden indirirken elini tutmuştu. Jihyo bu sahnenin lisede kurduğu hayallerden birisi olduğunu biliyordu ve Yoongi'nin her hareketi kalbini kıpırdatıyordu. Bebek için Daniel ile birlikte olacak olsa da kendi için Yoongi'yle bu birkaç saati geçirmek günlerdir çektiği tüm acıları unutturmuştu ona.

"Bir şeyler aşeriyor musun? Bu aylarda çok olur diye okudum."

Günlerdir canı dondurma çektiğinden bu soru tam da kalbine dokunmuştu Jihyo'nun. Yine de böyle aşermeler şımarık hissettiriyordu bu yüzden Jihyo hâlâ dondurma yememişti.

"Biraz dondurma istedi canım bi ara ama her aşerdiğimde bir şeyler almak için kalkarsam yorgunluktan bitap düşerim bu yüzden bebeğimi şımartmamaya çalışıyorum."

Yoongi işaret parmağıyla onu cezalandırılmasına Jihyo'nun alnına vurmuş ve 'aptal' diye mırıldanmıştı. Jihyo nereye gittiklerini bilmiyordu ama tahmin edebiliyordu, Yoongi onları kliniğin yakınındaki dondurmacıya götürüyordu. Dondurma tezgahına geldiklerinde Jihyo karnında minik hareketler hissedebiliyordu. Bebeğin bacakları geliştiğinden ne zaman yemek yese Jihyo'yu böyle korkutuyordu.

"Ah! Yine mi beni tekmeliyorsun!"

Yoongi dikkatini dondurma tezgahından Jihyo'nun karnına çevirmişti. Gözleri heyecanla patlamış ve elleri iki yana açılmıştı. Ellerini Jihyo'nun karnına koymak istediği belliydi ama çekiniyordu. Jihyo onun ellerini tutup bebeğin tekmelediği yere yerleştirmişti. Yoongi'nin kahkahalarıyla bebek daha da hareketlenmişti sanki. Jihyo bu kahkahaları bir ömür bir şarkı gibi dinleyebilirdi ama her anne gibi fedakârlık yapmak zorundaydı çünkü üvey bir babayla yaşamak onun için en zor sınav olmuştu her zaman.

"Anneni tekmelemeye utanmıyor musun ufaklık? Biraz daha dondurma almazsak kendisi çıkıp alacak galiba! Bize ikişer top, benimkinde biri limonlu diğeri vişneli olsun. Sen Jihyo? "

"Hayır naneli dondurmalar iğrenç Yoongi!"

Yoongi tezgahın başında elinde naneli dondurmasıyla Jihyo'nun alnına işaret parmağıyla vurmuştu. Her dondurma alışlarında böyle tartışmayı asla kesmemişlerdi.

"Vişneli ve limonludan başka bir şey yemiyorsun Park Jihyo bu konuda konuşma hakkın yok!"

"Benimki naneli olsun lütfen."

Dondurmaları Yoongi ödemiş ve beraber arabaya dönmek için yol almışlardı. Günler sonra dondurmaya kavuşmak sanki cennete düşmüş gibi hissettirmişti Jihyo'ya.

"Naneli sevmiyorsun sanıyordum. Sanırım görmeyeli zevklerin gelişmiş."

Pek farketmese de ayrıldıkları dönem Jihyo ağlayarak bol bol naneli dondurma yemişti ondan nefret edip unutmak için. Pek işe yaramasa da Jihyo naneli dondurmaları sonunda sevmeye başlamıştı. Bunun sebebinin Min Yoongi olduğunu yeni farkediyordu tabii.

"Bi ara sevmediğim için yedim, birinden nefret etmek için ama insan elinin tersiyle ittiği şeyi bir yandan da çekiyor galiba. Biraz daha yemezsem doğum lekesi yerine bebeğimin saçları senin lisedeki halin gibi olurdu galiba"

Yoongi'nin nane yeşili saçları her zaman başına bela açardı ve okul temsilcisi Jihyo sık sık onu en az cezayla kurtarmaya çalışırdı. Böyle tanışmışlardı zaten, birbirleriyle her zamanki gibi tartışarak. Yoongi gittiğinde de tartışarak bitmişti.

"Jihyo! Ne yapıyorsun o adamın yanında?"

Daniel, arabanın yanında sinirli bir ifadeyle ikisini bekliyordu. Bebeği görmeye geciktiği için özür dilemek veya üzülmek yerine sadece sinirli görünüyordu. Jihyo ona doğru birkaç adım atmış ama sonra duraklamıştı. Yoongi derin bir nefes vermiş ona bakıyordu, içinden Jihyo'nun kendini düşünmesini ummaktan başka çaresi yoktu. Tam arada duran Jihyo kararsız bir ifadeyle ikisini de bakmıştı.

"Gidelim Daniel."

Jihyo ifadesiz bir şekilde ayrılırken Yoongi sinirle dondurmasını yere fırlatmıştı.

_____________________________

Merhaba okuyucular!

Bu bölüm sadece Jihyo oldu farkındayım bu 2yeon severleri kızdırmış olabilir ama zaten sonraki bölümlerde sadece ikisine odaklanacağız. Gecikme için üzgünüm yazmaya vakit bulamadım bölüm sayısını arttırmaya çalışıyorum.
Kitap 1K olduğunda final yapmış olsak da özel bölüm yayınlayacağım. İlginiz için çok teşekkürler.

Her şey dahil 1048 kelime.

Daring Woman ; 2yeon ✔Where stories live. Discover now