05

155 25 12
                                    

TW/ Bu bölüm selfharm (kendini yaralama) içermektedir.

Genç, uzun boylu, zayıf ve sarışın bir kadın kapıda ona bakıyordu. Evlerine kimse gelmez ve adresi bilmezdi, bu güzel ve şık kadını da tanımıyordu Lavanta.

"Sen Jennie'nin eşi olmalısın, içeriye girmeme izin vermeyecek misin?"

Jennie'nin adını duyar duymaz kalbi panikle çarpmaya başlamıştı Lavanta'nın. Jennie, misafiri en iyi şekilde ağırlamazsa yine canını yakabilirdi, bu Lavanta'nın en çok korktuğu şeylerden birisiydi. Bu yüzden hemen kapıda bekleyen kadının girmesi için kenara çekildi ve onun montunu aldı. Kadın rahat bir şekilde, sanki buraya daha önce gelmiş gibi, koltuğa oturmuş ve televizyonu açmıştı. Bu davranışları Lavanta'yı şaşırtsa da Jennie ona evi tarif etmiş olabilirdi değil mi? Sonuçta Jennie'nin olan her şey önemliydi ve Lavanta bunları korumak zorundaydı. Bu yüzden usul adımlarla koltuğa yaklaşmıştı. Şimdi kadını daha iyi inceleme fırsatı bulmuştu; uzun ve bembeyaz bacakları giydiği mini pembe elbisenin yanında harika görünüyorlardı, arkadan toplanmış neredeyse beyaz saçları da omuzlarını ortaya çıkartmıştı. Bu kadın, Jennie'nin Lavanta'ya söylediği her şeye sahipti. Lavanta hayranlıkla kadına bakarken kadınla göz göze gelince alışkanlık sebebi hemen kafasını aşağıya eğmişti.

"Fena durmuyorsun, buraya gel."

Ne yapacağını bilmeyen Lavanta, kadının bakışlarından ürkmüştü. Yine de bu Jennie'nin misafiriydi, boyun eğmek zorunda olduğunu biliyordu. Kadının yanına usulca oturdu ve başını aşağıya eğdi. Kadın önce onu kendine doğru çevirdi ve çenesinden tutup kendine baktırdı. Lavanta, her günkü gibi Jennie için en güzel şekilde hazırlanmıştı. Makyajı veya kıyafetinin bozulması istediği son şeydi.

"Sadece Jennie'nin her gün buna sahip olması tamamen bencillik..."

Ani bir baskıyla dudaklarının üzerinde başka dudaklar hissetmişti Lavanta, tıpkı Jennie'nin istemediği zaman zorlaması gibi acı bir öpücüktü bu... Geri çekilmek istiyordu ama bunu yapamayacağını biliyordu, sonuçta bu kadın Jennie'nindi. Kadının onun makyajını dağıtıp boynunu kirletmesine izin vermişti. Zaten istese de kıpırdayamıyordu, tüm vücudunu saran acılık onun kıpırdamasına engel oluyordu sanki.

Kapının sertçe açılmasıyla Lavanta üzerindeki kadını itmiş ve Jennie'ye doğru koşmuştu. Ağladığını şimdi farkediyor, sadece Jennie'ye sarılmak istiyordu.

"Hayatım, bu kadı-"

Suratında hissettiği sert tokatla dizleri üzerine düşmüştü Lavanta. Bu da neydi? Kötü kadın olacak bir şey yapmıştı. O kadına engel mi olmalıydı? Eve almamalı mıydı? Neyi yanlış yapmıştı?!

"Ne tür bir eşin var Jennie, hemen beni öpmeye çalıştı..."

"Seni sürtük! Ondan hemen özür dile! Hem de ben yokken hemen başkasıyla mı öpüştün?"

Sürtük demişti Jennie ona, özür dile demişti. Duyduklarını sindirmekte zorlanıyordu Lavanta, hayır o kadın onu öpmeye çalışmıştı. Ya da kendisi mi yapmıştı?.. Jennie her zaman doğruyu söylerdi, Lavanta yine kötü bir kadın olmuştu.

"Özür dilerim efendim! Özür dilerim Jennie... Kötü bir kadınım ben! Kötü!"

Jennie ona göz ucuyla bile bakmadan koltuğa geçip kadının yanına oturmuştu. Lavanta usulca ayağa kalkmış, kafasını kaldırmamıştı.

"Beni aldatmaya utanmıyorsun ha? Git odana ve çıkma! Kendi cezanı kendin ver!"

İkisini orada bırakan Lavanta koşar adımlarla odasına girmişti. Kapıyı kapatır kapatmaz hıçkırarak ağlamaya başlamış, kendini tutmayı bırakmıştı. Neler yaptığını düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Sürekli her şeyi yanlış hatırlıyor, Jennie'yi yalancı durumuna düşürüyordu. Sanki kafası patlayacak ve delirecek gibi hissediyordu. Yatağına uzanıp yüzünü yastığa bastırmıştı hıçkırıkları onları rahatsız etmesin diye. Dakikalar geçiyor ama hıçkırıkları dinmiyordu, suçluluk duygusu ona ceza zamanı olduğunu hatırlatmıştı. Yatakta doğrulup titreyen elleriyle baş ucundaki çekmeceyi açmıştı. Tarafından cezalandırılmaya alışkın olduğu jilet çıkmıştı ortaya yeniden. Tereddüt etmeden kollarını açmıştı Lavanta. O anda kollarında yer kalmadığını farketmişti, yenilerin üzerine yapmamalıydı yoksa çıkan iz dikkat çekerdi, bunu ona Jennie söylemişti. Lavanta açıkta duran bacaklarını hedef alarak onlara kesikler atmaya başlamıştı. İşi bitince geriye çekilip saymış, tam 13 tane olduklarından emin olunca jileti eski yerine bırakmıştı.

Hıçkırıkları dinince içeriden gelen sesi farkedebilmişti. Lavanta bunun düşündüğü şey olmaması için dua ediyordu. Gidip bakmak istiyordu ama odasından çıkmaması gerektiğini biliyordu. Gittikçe artan sesler ve gülüşmeler zaman geçtikçe Lavanta'nın kalbini bacaklarından daha çok acıtmaya başlamıştı. Jennie'ye karşı gelemezdi ama çıkıp bakmak ve kendi gözleriyle görmek istiyordu. Yine yanlış mı duyuyordu? Bunun doğru olup olmadığını istese de kanıtlayamazdı. Kapının önünde kararsız bir şekilde beklerken gözüne makyaj masasının üstünde duran polaroid bir makine çarpmıştı. Onu alıp gördüklerinin fotoğrafını çekebilir miydi? Sonuçta fotoğraflar asla yalan söylemezdi...

Aklından geçen şeytani fikirlerle kendi kafasına vurdu. Bunu Jennie'ye yapamazdı. Jennie onun hayatını kurtarmışken, onun emrinden nasıl çıkabilirdi Lavanta... Tüm gününü evde geçirip altından çıkmıyor ama hâlâ yeterli olamıyordu, şimdi zaten her şey kötüyken daha ne kadar kötüye gidebilirdi? Aklından sorular geçerken bir çığlık yankılanmıştı. Lavanta kendini bir anda koridorda bulmuştu. Jennie'nin canı yanmış olabilirdi, ama yanmamıştı. Zevkten atılan kahkahalar yerini çığlıklara bırakmıştı. Gözleri ona yalan mı söylüyordu yine yoksa duyup gördükleri doğru muydu? İçindeki tüm suçluluk duygusuyla fotoğraf makinesinin düğmesine basmıştı Lavanta. Çıkan karanlık fotoğraf birkaç saniye sonra felaketin bir kanıtı olacaktı...

Daring Woman ; 2yeon ✔Where stories live. Discover now