13

34.5K 1.7K 340
                                    

Kuzey'e hafifçe dokunup ittirdim.
Kaşlarım hafiften çatılırken "sarhoş musun?" Dedim yüzünü incelediğim sırada emir, yanına gelmem için kaş göz yapıyordu.
"gel, buraya herif yedi seni, gel" başımı sallayıp ayağa kalkacakken kuzey, bileğimden tutmuştu.

Emir ve Gökay kuzey'in sarhoş olduğunu var sayarak çok üstünde durmamışlardı ama kuzey, çabuk sarhoş olacak biri değildi bunu onlarda biliyordu.
Kafasını omzuma yasladıktan sonra gözlerini kapattı.

"Kuzey..."

"Hmm"

"Kolum kopacak" uykulu gözlerle bana bakmış ve yarım bir gülüş sunmuştu sonra başımı alıp bacağına yasladı. Ayaklarımı önüne doğru uzatıp gözlerimi kapattım.

"Gökay, düzenli manita istiyorum ben"

"Kuzey bir yandan sen bir yandan dalga geçip duruyorsunuz, uyu ulan"

"Farklı bir aşk istiyorum ama"

"He yarram he"

"Kuzey ve Ares de ibne'cilik oynuyorlar her halde. Baksana...o kadar ibne dövüyoruz. Ares, kuzey onu öptü diye ağzını açmadı. En son bize atar yapan çocuğa bak hele"

Emir, hala konuşuyordu ama Gökay, cevap vermeyince o da pes edip uyudu.

Gözlerimi açtığım sırada ilk üç saniye nerede olduğumu çözmekle geçmişti.
Sonra da aklıma dün gece gelince gözlerimi yeniden kapatmak istedim.
Doğruldum. Kuzey'in eli saçlarımın üzerinde kalmıştı. Arkamı dönünce emir, hariç diğer ikisinin uyandığını görmüştüm.

Kuzey, omzumda yattı diye kolum koptu dedim ama kesinlikle onun bacağı da fena uyuşmuştu.
"Kuzey, afedersin"
ne dediğimi başta anlamamıştı ama gözlerimle bacağını işaret edince umursamaz bir tavır takınıp başını sallamış dediğim şeyi geçiştirmişti.

Sanırım şimdilik sorun yoktu.
Nezarethanenin kapısı açılınca uzun boylu bir adam içeri girmişti.
Üstünde mavi bir tişört altında ise krem rengi pantolonu vardı. İçeri girince gözlerinde ki güneş gözlüğünü çıkardı ve doğrudan kuzey'e baktı.
Sıkıntıyla iç çekip gözlüğü tişörtüne taktı.
Buraya bakan polis memuruna gülümseyen yüzüyle döndü.

"Ben bizim kerataları alayım artık memur bey"
Havalı bir tipti, tatilden dönmüş de hemen soluğu burada almış gibi gözüküyordu.
Polis memuru kafasını tek seferlik sallayıp bizim kapıya anahtarlığı geçirdi.

"Kuzey, oğlum bir rahat dursana"
Kuzey, elini parmaklara yapıştırmış kim olduğunu bilmediğim adama doğru dönmüştü.

"Bu sefer suçsuz olan taraf biziz"
Kapımızı açan memur kuzey'e şaşkınca baktı. İki kişiyi hastanelik etmişlerdi tabii.
Tek tek oradan çıkmaya başlayınca adam'ın gözü bana döndü.

"Anaaaa" dedikten sonra eğilip yanaklarımı sıktı.

"Bu kim la, çok tatlıymış" gülmemek için başka yere baktım.

"Suçun ne senin?" Dedi hala bebek sever gibi.

"Şimdi abicim anlatıyorsun neden yaptığını" dedi adam kuzey'e. demek kuzey'in abisiymiş abicim demeseydi asla anlayamazdım çünkü kuzey, karamsar bakışlarla etrafı süzerken o gülümsemeden duramıyordu.
Bambaşka kişilerdi.

Dışarı çıktık.

"İki kişiyi hastanelik etmişsiniz oğlum, neden? Yan mı baktılar, pistte yer mi bırakmadılar hayırdır?"
Kuzey, sıkıntıyla iç çekti anlatmak istemiyor gibiydi. Abisi Gökay ve Emire döndü

Hayırdır anlamında göz kırptı onlara.

"Yaa, Furkan abi şu bizim çocuğa saldırdılar yani saldırmaktan kastım..." Kuzey'e döndüm.
Gözlerini kapatmıştı.
Abisinin şaşkın bakışları bende durmuştu ardından kuzey'e karşı bakışları değişti.

"İyi yapmışsınız" dedi. Elini beline atıp emir'in omzuna dokunup hadi anlamında kafasını yana yatırdı.

İmzaları ve bizden aldıkları telefonları aldıktan sonra sessizce tanımadığım adamın arkasından yürüdük

Onlar arabaya doğru yürümeye başlayınca Furkan abi, yanıma gelip omzuma dokundu.

"İyi misin?" Demişti ve iyi olmamı istermiş gibi bakıyordu.

Başımı salladım sadece.

"İyiyim, kuzey'ler geldi. Bir şey yapamadılar"

Arabanın yanına vardığımızda kuzey, arkayı işaret etti. Arkaya oturunca emir öne bindi kuzey, diğer kapıdan gelecekken Gökay, binecek gibi olmuştu
Kuzey, hemen onu kolundan tutup "ben binicem bekle" dedi.
Gökay, "önce kapanındır" deyip binmeye çalışınca kuzey, kafasına vurdu.

"Lan, ares'in yanına gideceğim ne yapayım cam kenarını" deyince abisi kaşlarını havalandırmış kuzey'e bakmaya çalışıyordu. Kuzey de sonunda Gökay'ı ikna edince arabaya bindi ve Gökay, da onun arkasından binip kapıyı kapattı.

Elini omzuma koyunca ilk defa bu hareketinden dolayı gerilmiştim.

Nedense artık eşcinsel olduğunu öğrenmeleri kuzey'in umurunda değil gibiydi ve her an her şeyi yapabilecekmiş gibi geliyordu bana.

Kuzey, bakışlarını bana çevirince kalbim ağzımda atıyormuş gibi geldi, hemen başımı cama çevirdim ama gülümsediğini hissedebiliyordum.

Eliyle tişörtümü biraz indirince yapacağı şeyi hemen anladığım için hemen ona, döndüm. Sırıtıyordu.
Başını eğdiği sırada dudaklarını boynuma bastırmadan önce Gökay onu belinden kavramış geri çekmişti bile. Kuzey'in abisi dikiz aynısından bizi görünce tuhaf tuhaf bakmıştı. Umarım anlamamıştır.
Emir, kuzey'in bu hallerini yine görünce elini alnına koyup görmemiş gibi yaptı.

"Ne yapıyorsun, oğlum. Bir rahat dursana" kuzey, sırıtıp bana baktı.

Göz kırpınca Gökay'ın kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı.

"Ares'i istiyorum" sesi bana gelmişti.
Ananın amı, kuzey.
Gökay, göz bebeklerini sonuna kadar açmış kuzey'e bakıyordu.
Hala dalga geçtiğini düşünüyorlardı.

Yolun sonuna kadar kuzey, bana ulaşmaya çalıştı ama Gökay onu o kadar sıkı kavramıştı ki ilerleyemiyordu. Bıraktığı anda öpeceğini biliyordum nerede olursak olalım yanımızda kim olursa olsun umurunda değildi artık.

YAVRU KUŞ - BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin