BÖLÜM 26 BİZ KARDEŞİZ

252 248 21
                                    

İrem'in Anlatımıyla

1 HAFTA SONRA

Efe yine ziyaretime gelmişti. Ama bu sefer çok neşeliydi. Önceden her gelişinde suratı asık olurdu. Acaba bana güzel haberleri mi vardı ?

Neşeli bir şekilde oturdu.  Ellerimi tutup konuşmaya başladı.
"Ece, buradan çıkmana çok az kaldı. Durumlar harika ilerliyor. Bir dahaki duruşma gerçekten seni özgürlüğüne kavuşturacak. "
Ece demişti, bana. Yine mi eskiye döndü ?
"Bu habere çok sevindim. "
"Ben de. Nasılsın  ?"
"Bu haberden sonra nasıl kötü olabilirim ? Sen nasılsın? "
"İyim,Ece."
"Bak yine karıştırdın. İrem ben. "
"Yok,karıştırmadım."
Daha fazla üstüne gidip onu kırmak istemiyordum.
"Peki."
"Mütiş birşey oldu."
"Yüzünden belli.  Hayırdır, ne oldu ?"
"Kardeşimi ,ikizimi buldum!"
"Ne ?! Ciddi misin ? Çok sevindim. "
"Ben de. Hatta onu hergün görüyormuşum."
"Çok ilginç.  Kimmiş, ben tanıyormuyum ?"
"En iyi sen tanıyorsun ."
"Valla çok merak ettim.  Kim bu ?"
"Sensin."
Birden yüzüm düştü. Ne diyeceğimi bilemedim. Yanlış mı duymuştum.
"Ne? A-anlamadım. Bu olanaksız."
"Bana inanmayacağını bildiğimden sana kanıtla geldim."diyip cebinden bir kağıt parçası çıkardı. Kağıtı benim önüme koydu.
Kağıtı açtığımda bu kağıdın DNA testi olduğunu gördüm.
Gerçekten kardeşmiydik ?
Ama nasıl?
Derin nefesler alarak sonuca baktım. %99.9.
"Bu i-imkansız. Sen bu testi nasıl yaptın ?"
"Son gelişim de sana sarılmıştım. İşte tam o zaman saçının bir telini kopardım. Buradan çıkınca da kendi saçımdan bir tel kopartıp test yaptırdım."
"Ben den habersiz nasış yaparsın? !"
"Konu bu mu ? Ciddi olamazsın. İrem ben sana biz kardeşiz, sen benim kaçırılan kardeşimsin , sen Ecesin diyorum. Sen bana bu testi nasıl yaparsın, diyorsun."
"Ben ne tepki vereceğimi bilmiyorum. Yıllarca anne,baba dediğim insanlar gerçek değilmiş. Başka bir aileye aitmişim. Sen de bunu anla. Hazmedilmesi kolay birşey değil."
"Seni anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun. Mektup olayından sonra senin Ece olduğuna çok emindim. Sadece delilim yoktu. Test yaptım ve bu şüphem doğrulandı. Ben kardeşimi buldum. Ne yapsaydım, sen söyle sen benim yerimde olsan ne yapardın ? Anne ve babamızın şu anki mutluluğunu görsen eminim sen de bunu
yapardın. "

Sessizliğin içinde düşündüm. Ben de olsam Efe 'nin yaptığının aynısını yapardım.
Oturduğum yerden kalkıp Efe'ye doğru ilerleyip ona sarıldım.
"Senin gibi bir abiye sahip olduğum için çok şanslıyım. Bana biraz zaman ver, bu durumu kabullenmem için."
"İstediğin zaman olsun. Seni seviyorum ,Ece."
İçimden Ece diye tekrarlıyordum. Ben Eceydim. İrem geçmişimdi,Ece geleceğim. Ama beni ben yapan geçmişimdi ,İremdi.
Ben nasıl bir karmaşanın içinde doğmuştum.
    "Ben de seni seviyorum."
dedim,görevli'nin 'süreniz doldu.'diye ikinci kez uyardığında.

                      * * *
Bugün İrem' in dava günüydü.
İrem,kaçırıldığı zaman sahte bir kimlik hazırlamışlardı, onu kaçıranlar. Bu yüzden İrem' in sahte kimlik kullandığını sandılar. İrem bile kimliğinin sahte olduğunu bilmiyordu.  Ve 12 yaşına geldiği zaman ailesi'nin daha doğrusu babasının zoruyla hırsızlık yapmıştı. İrem, hakime hırsızlık olayını anlattı. Babasın' ın kumar borcu olduğunu ve ödemek için hırsızlık yapmasını söyledi. Ve tehditler savurmuştu. Eğer yapmazsa "Annen'i öldürürüm" demişti. İrem de yapmak zorunda kalmıştı. Zaten insan sevdiği için ölümü bile göze alabilirdi . O da hırsızlık yapmayı göze almıştı. Hırsız olmayı...
Efe DNA testini gösterip kardeşin'in yani İrem'in kaçırılma olayını anlattı.
Avukatta yaptığı derin araştırmalar sonucu İrem'in babası yani babası sandığı adamın bir sürü suç davası vardı. Ölü sandığı annesi de akıl hastanesindeymiş.
Annesi bebeğini çok erken kaybetmişti. Daha 5 yaşındayken. İrem'i ölen çocuğuna benzetip onu
ç-almıştı. Ölen kızının yerine koymuştu  , İrem'i. Bir süre sonrada aklını kaybetip akıl ve ruh sağlığı merkezinde kalmaya başlamıştı. Babası da çocukluk travması olmasından korkup 'annen öldü.' demiş. Kalbinde daha büyük yara açmıştı,halbuki.  O günden beri annesi'nin öldüğünü sanıyordu,İrem.

Avukatın yaptığı  bu açıklamalar doğrultusunda İrem'i serbest bırakmaya karar verdiler. Onu özgürlüğüne geri kavuşturdular.

                        * * *
İrem'in ricasıyla Efe ;İrem'in annesinin kaldığı akıl hastanesine gittiler. Annesini kontrol eden hemşire ile konuştu ,İrem.
"Merhaba, annem'in durumu nasıl ?"
"Merhaba, anneniz mi ?"
"Evet."
"Yani geldiği ilk günden beri durumu aynı ,ne yapsakta onu ileri götüremedik. Çeşitli ilaçlar, sayısız seminerler,konuşmalar düzenledik ama bir türlü sonuç alamadık. Yaşından dolayı da tansiyon, şeker hastalıkları gibi şeyler başına bela oldu. Hatta bir kez kalp krizi bile geçirdi."
İrem hüzünlüce hemşireyi dinliyordu. Bunca zaman annesinin yanında olmadığı için pişmanlık duyuyordu.

İrem'in babasına gelince öleli 1 yıl olmuştu. Arkasından belalar bırakarak çekip gitmişti,bu Dünyadan.

                     * * *
İrem artık bizle kalmıyordu. Gerçek ailesinin yanında yaşamaya başlamıştı. Tabii Asena Hanım bulmuş,yıllardır kayıp olan kızın. Şimdi hiç bırakır mı ?
Efe ile İrem'de eskisine göre daha iyi anlaşıyorlardı. Tam bir abi - kardeş ilişkisi...
  İrem bizle kalmadığından çok konuşma fırsatı bulamıyorduk.  Okulda da rahat olamıyorduk.
Bu sabah beni bir köşeye çekerek konuşmaya başladı. Çok telaşlıydı.
"Güneş, ben bittim. Bu sefer gerçekten bittim."
"Sakin ol. Ne oldu ?"
"O adamlar... Adamlar yine geldi."
"Hangi adamlar geldi? Bak birşey anlamıyorum. "
"Tefeciler. Babam'ın borçlu olduğu adamlar. Onlar bana ulaştı,bir şekilde.
"Ee?"
"Ne? Adamlar ya canın, ya paran ,diyor. Öldürecekler beni. "
"Rahat ol."
"Ne rahatı ? İyi misin, sen? Adamlar öldürecek ,beni."
"Sen de parasını ver,gitsin."
"Güneş, ben o kadar parayı nereden bulacağım ? "
"Senin bir ailen var. Hem de zengin bir ailen.  Ailene durumu hiza et, onlar sana yardımcı olur. "
"Ben onları bu işe bulaştırmak istemiyorum . Adamlar bela'nın kendisi. Onları da bu belaya çe-"
"İrem, neyi bizden saklıyorsun? Bizi neye bulaştırmak istemiyorsun ? Hani biz bir aileydik. Hiçbir şeyi saklamayacaktık,
birbirimizden. Her zorluğun üstesinden geçecektik ." dedi, Efe. Yanımıza doğru geldiğini bile fark etmemiştik.
"Şey ... Abi..."
"Ne abi ?
"Şey..."
"İrem, geveleme de söyle. Ne oldu ?"
"Abi, babam ölmeden önce tefecilerden borç almıştı. O ölünce de borç bana kaldı. Bu zamana kadar onlardan kaçtım ama izimi bulmuşlar.
Ya canın ,ya paran diyorlar. "
"Ya bu nasıl bir adam ? Kendi öldü ; dertleri çıktı ,başımıza."
"Bitmiyor ki ,çilesi."
"Neyse ne kadar borcu varmış ?"
"Çok para, çok ..."
"Ne kadar abiciğim? Söylermisin?"
"Sadece bankaya olan borcu 5 bin tl. Tefeciden de 500 bin tl almış. Yani toplam 505 bin tl borcumuz var. Ödeyemeyiz."
"Ne olursa olsun öderiz. Bir daha seni kaybetmeye kalbimiz dayanmaz."
"Ama nasıl ödeyeceğiz ?"
Emregil yanımıza geldi.
"Ne oldu,ne konuşuyordunuz?"
"Ya birşeye de dahil olma. "dedim,anlık sinirle.
"Tamam,ne bağırıyorsun ? Sormadım, farzet."
"Öyle olmuyor,işte."
"Güneş,tamam. Bunda birşey yok. Zaten sıradan şeyler konuşuyorduk. "

Sınıfa girince yine düşüncelere daldım. Emre'ye neden böyle davranmıştım, ne oluyordu ,
bana ?

İnsan bazen kendini bile anlamaz ,kendinden bile soğur ya...
İşte tam o noktadaydım.
Kendimi anlamıyordum. Sürekli birisinin kalbini kırıyor,onu üzüyordum. Bu durumu da anlamıyordum.
Gittikçe kendimden soğuyordum. Bir kum tanesi olsam biri beni üflese ve sonsuzluğa uçsam. Yok olsam.
Artık kimseye zararım olmazdı. İnsanlar , hatta Dünya benden kurtulurdu.
Ölsem ne güzel olurdu.

#vampirlerlesavaş#
#gözdekaraçaylı#

VAMPİRLERLE SAVAŞ Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ