yalan.

3.8K 285 150
                                    


Okul günlerimden biriydi. Resim sınıfında hoca yapacağımız çalışmalardan birini akıllı tahta üzerinden gösteriyordu. Bize aşamaları anlattığı sırada kimse hocayı takmıyordu. Sıkılmaktan bayılacaktım neredeyse.

"Sus be hoca sus artık ben bile sıkıldım," diye söylendi Çağan.

Ben başımı masaya dayadığım sırada yanımda oturan Ülkü'nün sesi duyuldu.

"Hocam! Tuana uyuyor!" dedi. Başımı kaldırdım ve Ülkü'ye ters ters baktım.

" Uykusu olan çıkabilir. Hatta gidin birazda idarede uyuyun." dedi hoca.

"Bu hocaya giricem boydan," diye söylendi Yağız.

"Ülkü, salak mısın arkadaşım," dedim dişlerimin arasında. Koluma elini koydu ve yapmacık bir tavırla gülümsedi.

"Salaklık yapma canım arkadaşım eğer seni hocaya söylemeseydim uyumaya devam edeceğin için şu karşımızda oturan dombili sınıf başkanımız senin adını, gizlice tuttuğu not defterine yazıp müdüre ispitleyecekti." kaşlarım havalandı.

"Uyarabilirdin ya, hani?"

"Sana böyle bi'iyilik yaptığıma dua et sen." dedi. Kolumdaki eline ve ona baktım. Göz kırpıp elini çekti. Oflayıp önüme döndüğümde Çağan'ın benim eskiz defterimi karıştırdığını gördüm.

"Hayırdır, dalga geçmek için mi bakıyorsun?" dedim şakayla karışık. Başını iki yana salladı.

"Can sıkıntısından yapacak bir şey bulamadım."dedi ve defteri kapatıp kolunu masaya, çenesinide eline dayayıp bana bakmaya başladı.

O böyle bakınca dün kitapta gördüğüm yazılar geldi aklıma. Ben donuk gözlerle ona baktığımda beni dürttü.

" Kaldın öyle, bir şey mi oldu? " gözlerimi kırpıştırdım ve birkaç saniye durdum.

"Çağan," diye mırıldandım başta. "Bana söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?"

"Ne gibi?" dedi kaşları çatılırken.

"Sakladığın bir şey mesela..." başta duraksadı.

"Ben senden bir şey saklamam," dedi ve yanağıma makas attı. "İçindeki şüphe her neyse at kafandan." dedi. İçim rahatladığında gülümsedim. O da gülümsedi ve önüne döndü.

Belkide hepsi öylesine yazılmış şarkı sözleriydi. Hem Çağan birini sevse benden gizleyeceği yoktu değil mi? Tabi sevmese daha iyiydi, onu başka bir kızı benden daha çok severken görmek garip hissettirirdi.

-Çağan Efe Ak'tan-

"Ülkü n'apıcam ben ya? Anladı diyorum Allah kahretsin!"

"Ya abi, baştan düzgün anlatsana sen şu işi."
Nefesimi verdim. Boş sınıfın içinde dakikalardır volta atıyordum. Olduğum yerde durdum.

"Bak şimdi ben buna kitap verdim ya,"

"Ee?"

"Kitabın içine şarkı sözleri yazmıştım. Onu biraz düşündürtsün istemiştim ve büyük ihtimal anladı n'apıcam ben?"

"Ya tamam işte, sen anlasın diye yazmadın mı? Anlamış ne güzel işte?"

"Anlamasın! Hayır anlamasın! Ya benden uzaklaşırsa... Çok korkuyorum Ülkü..."

"Ya abi, sen yıllardır bu kız seni görsün diye çabalamıyor musun? Al işte ne güzel anlamış daha Allah'tan ne istersin ki?"

"Ya anlamıyorsun beni! O bana hiçbir zaman o gözle bakmadı, bense senelerdir aşığım ona, hepte çok korktum ona açılmaktan. Çünkü kız beni kardeşi gibi görüyor resmen ya! Beni öpmesi sarılması bile bi'arkadaș, kardeş şefkatiyle. Şimdi sen söyle ben nasıl olurda ona açılırım? Eğer o kitaptaki cümleleri anlarsa ben biterim... "

Ülkü ayağa kalktı ve karşıma geçti.

"Abim, abicim, canım abim. Allah aşkına mantıklı düşün biraz. Sana defalarca söyledim. Sen bu kızı en sonunda kaçıracaksın. Baksana çevresi geniş. Herkes onun peşinde. Ya birine aşık olursa? O zaman napıcaksın?"

"Hayır! Öyle bir şey olmasın hayır..."

"Ya sen bana söylesene. Sen bu kızı gerçekten seviyor musun? Gerçekten başkalarının yanında görmekten korkuyor musun?" durdum. Ben ona deli gibi aşıktım ama benim için kolay bir şey değildi itiraf etmek. Benden uzaklaşırsa n'apardım?

"Çok seviyorum... Deli gibi seviyorum yıllardır! Canımı bile veririm onun için ve onu başkasının yanında göremem hayır... " tam o sırada kapı açıldı ve içeri Leya ile Tuana girdi. Tuana şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Sen kime deli gibi aşıksın Çağan?" Ülkü'nün sırtı bana dönüktü. Kaşları havalandı ve elini yüzünden geçirip "hassiktir" der gibi baktı.

Onlara döndü. Tuana, anlayamadığım bir ifadeyle bakıyordu hala bana. Bu hayalkırıklığı mıydı yoksa öfke miydi anlayamıyordum...

" H-hayır Tuana, sen yanlış anl-"

"Çağan sen birini seviyormuşsun... Kim o?" dedi Tuana sakin olmaya çalışırken.

Leya'ya doğru baktığımda çaresizce omuz silkti.

"Tuana bak sen her şeyi yanlı-"

"Çağan sen birini seviyorsun ve bana söylemedin mi?" dedi bağırarak. Gözleri dolmaya başladı. "Oysa daha bugün sormuştum..."  "Hani bir şey saklamıyordun..." dedi ses tonunu ve omuzlarını düşürerek.

Hiçbir şey diyemedim. Ama en azından onu sevdiğimi duymamıştı. Buna rağmen yine de hala bir sorun vardı.

Ben ne açıklama yapacaktım?

"Ya ben sana her şeyimi anlatıyordum, sen nasıl söylemezsin! Hani birini seversek diyecektik birbirimize," dedi gözleri dolduğunda.

Gözünden bir damla yaş süzülürken içimden sanki bir şey kopmuştu.

"Yıllardır sevdiğin o kız kim Çağan!" diye bağırdı tekrar. Ben Tuana'ya doğru yürüyeceğim sırada hiç beklemediğim bir cümle kulağımda yankılandı. Ülkü'nün yalanı olduğum yerde durmama neden olucak kadar büyüktü.

" Buse'yi seviyor. Yan sınıftaki Buse."

Cümle hepimizin kulağında, boş sınıfta ve beynimin içinde yankılandı.
İşte şimdi daha büyük bir yalanın içindeydik.

ortalik karisti hocam..

oy verip takip etmek farz artik size💕

KarmaşaWhere stories live. Discover now