5. Bölüm

69 10 0
                                    

"Ben de aynı hyunjin hyung gibiyim. Kimseye derdimi ya da düşüncelerimi paylaşmıyordum. Liseye başlayınca iyice içine kapandım. O sıralar derslere de pek önem vermiyordum. Bir de notlar almaya başlamıştım. Bir söz buluyor sonra kendi dilinde ne anlatmaya çalıştığını söylüyordu. Her yerde buluyordum. Çantamın içinde sıramın altında dolabımın içinde evin önünde felan. Çok fazla alıyordum o notlardan. Sahibini aramaya çalışmadım. 2 yıl boyunca öyle oldu. Stajyer olunca bile notlar aldım. Ama bu sefer bana kendimden bahsediyordu. Anlamadım bana neden beni anlatıyor acaba diye düşündüm. Bir ara iltifat etti. Kendimi o kişi sayesinde sevmeye başladım. İlk önce Seungmin hyungla tanıştım. O da bana çok yardımcı oldu. En çokta vocal konusunda yardımı dokundu. Sizinle tanışınca tamamlanmış hissettim. Ben yine gereksiz bir sebepten dolayı mal gibi ağlıyordum. Birdan biri gelip bana sarıldı. Tanımadığım birisydi ama neden ona güvendiğimi bilmiyordum. Orada öylece ağladım omzunda. Benden büyük olamlıydı. Maske takıyordu. Yüzünü göremedim. Zaten saçıda gözlerini kapatmıştı. Ona içimi döktüm neden ağladığımı söyledim. Yorulduğumu söyledim. O ara fark etmiştim benim hırkamın cebine bir not bıraktı. Sonra gitti. Notu okuduğumda kendimle yüzleşmemi ve artık toparlanmam gerektiğini söyledi. Bir daha da not bırakmadı. O kişi sayesinde ilk defa birisine içimi döktüm. Beni anlayan birileriyle konuştum. Ve şu an çok mutluyum. Seungmin hyungun da dediği gibi bazenleri mutlu görünmeye çalışıyorum ama beni farkedenlerin olması çok iyi bir şey. Bu gerçekten çok güzel. Hani yalnız hissetmiyor insan kendini. Daha çok mutlu oluyorum. Sizinle iyiki tanıştım. Benim canım hyunglarım. Şimdi hepimizin hikayesini herkes biliyor değil mi?" Beni tanımamasını da şimdi anlatıcam. Ama önce minho benden önce konuştu. "Şimdi kesin Seungmin o notları bırakan kişi çıkacak. Sen nasıl böyle hepimize birden sahip çıkıp izliyordun. Vallaha bak. Muazzam birisisin ve gerçekten böyle kutu gibisin ama şu kilitli olan kutulardan. " o aklındakileri söyleyince hepsi bana baktı. Bende gülümseyip ellerimi iki yana açtım. Hepsi teker teker sarılmaya eşlik ettiler. Felix "Seungmin sen olmasan biz ne yapardık. Hepimizin elinde emeğin var. Peki biz sana ne yaptık ki? Eğer var ya biriniz bile bundan sonra köpüşümün bir dediğini iki ederse o her kimse onun ağzına sıçıyım ve amına koyuyum OKEY? " yine hepimiz bir ağızdan "KÜFÜR YOK" deyince ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Aslında hepiniz benim yaptıklarımı dikkate alarak bana çok yardımcı oldunuz. Benim dediklerimi yaparak çok güzel şeyler yaptınız bana. Hadi yatalım. Ananı bu ney saat gece 3 olmuş ve hepimiz uyanığız bence film izleyelim. Sabahlarız. Bunu ilk defa yapacağız. Jisung izlediğin animasyonlardan birini şu televizyona takalımda izleyelim." Jisung koşarak bilgisayarını ve gerekli kabloları getirdi. Bilgisayardan en çok izlediği ve hala bıkmadığı yürüyen şato isimli animasyonunu açtı. Aslında çoğu kişi bunu izlemişti. "Sakın sahneler gelmeden konuşmayın. Özelliklede hyunjin ve felix hyung. Bir kere film izlemeye başladık daha ilk 10 dakikasında tüm filmi bana anlattınız." Animasyonu açtı. Herkese baktım şöyle bir. Benim dizlerimde Minho hyung. Hemen omzumda Jeongin. Aşağıda bacaklarımın altında kanepeye yaslı felix hyung changbin hyung ve hyunjin changbinin omuzlarına başlarını koymuşlar. Changbinde başını bacaklarımı arasına koymuş. Jeongini hemen yanında da Jisung hyungun dizinde yatan chan hyung. Gerçekten de biz bir aileyiz. Kimseden çıt çıkmıyor. Ben filmi izlediğim için "tekrar bir kahve ister misiniz?" Hepsi ellerini havaya kaldırdı. Mutfağa gidip kahveleri yaptım. Salona gittiğimde hepsi uyumuştu. İlk önce omuzda yatanları alalım. İyiki artık spor yapıyorum. Hyunjini kucağıma alıp topladığım yatağın içine koydum. Üstünü örtüp saçlarının arasına öpücük koydum. Felixi de odasına götürüp yatağına koydum. Üstünü örtüp onun da saçlarının arasına öpücük kondurdum. Changbini uyandırmam lazım çünkü onu taşıyamam. Biraz omzıunu dürttüm. Sessiz bir şekilde"Hyung hyung changbin hyung hadi yatağına götürüyüm seni kalkta." Biraz gözünü kırpıştırarak bana baktı ayağa kalkması için yardım ettim. Kolunun altına girip belini tuttum. Odasına doğru yürüdük. Yatağına koyup üstünü örttüm. Onunda saçları arasına öpücük kondurdum. Chan hyungun uyanmaması için jisung hyungu uyandırmam lazım. Onuda biraz dürttüm. Kısık bir sesle "hyung kalkta chan hyung uyanmasın zaten düzgün uyuyamıyor. Yavaşça kafasını kanepeye bırak benim kucağıma gel seni taşırım ben." Yavaşça chan hyungun başını koltuğa bıraktı. Sonra ayağa kalkıp kollarını omuzlarıma sardı. Onu da yatağına taşıdım. Üstünü örtüp başına bir öpücük koydum. Tam gidecekken kolumdan tuttu. Ona döndüm. "Özür dilerim. Seni suçlamamam lazımdı." "Hyung önemli değil hem bende senin yerinde olsam öyle yapardım" hayır yapmazdım hemde asla. Tekrar saçlarına öpücük kondurdum. Yüzünde gülümse oluştu. Salona geçtim. Önce animasyonu kapattım. Jeongini kucağıma alıp changbin hyungu koyduğum odaya götürdüm. Üstünü örtüp saçlarını öptüm. Minho hyungu da güç bela kucağıma alıp Felix hyungun odasına götürdüm. Üstünü örtüp başına öpücük koydum. Chan hyung malesef uyanmak zorunda. Hyungun yanına gittim. "Hyung hadi kalk artık odana git de öyle uyu burada rahat edemezsin." Biraz yüksek sesle konuştuğum için hemen uyandı. Biraz etrafa baktı sonra bana " keşke yine uyuyabilsem. Seungmin benimle yatsana bugün belki yine hemen uyurum. " " tamam hyung. Ama önce şu bilgisayarı odaya koymam lazım. Bir de kahveleri dolaba koyuyum." Önce kahvelerin hepsini dolaba koydum. Hepsinin adını yazdım. Belki sabah kalkınca içerler. Sonra karışmasın. Bilgisayarı almaya gittiğimde chan hyungu hala koltukta oturur halde buldum. Sanırım başı ağrıyor. Önce bilgisayarı koşarak odaya koydum. Kapıyı kapattım. Chan hyung için bir bardak su ve kullandığım ağrı kesicilerden birini odaya götürdüm. Chan hyung bana baktı "Gerçekten inanılmazsın." Elindeki ilacı içti. Bardağı mutfağa koydum. Chan hyungun yanına gittim. Bana sıkıca sarıldı. "Seungmin ben çok teşekkür ederim. Sen olmasaydın belkide gerçekten de bu grup olmazdı. Benim yükümü hafiflettiğin içinde ayrıca teşekkür ederim." Ayrılıp chanı hyungu jisung hyungun odasına gittik. Önce ben yattım. Chan hyungta benim yanıma yatıp başını göğsüme koydu. Ellerini belime yerleştirdi. Bende ellerimi saçlarına götürüp okşadım. Düşünmeye başladım. Yarın nasıl olacağız? Hepimiz hikayemizi biliyoruz. Ve bu gerçekten çok güzel bir şey.

.............

Sabah pencereden içeriye sızan güneşle sabah okduğunu anladım. Yuh. Ben sabaha kadar düşündüm mü. Chan hyungun telefonundan saate baktım. Saat 6.30. Tamamdır kahvaltı hazırlana zamanı. Yavaşça chan hyungun başını yastığa koydum. Kollarını belimden çektim. Yine aynı yavaşlıkla odadan çıktım. Mutfağa gidip dünden kalan pilavı ocağa koydum. Dolaptan 5 tane yumurta ve tereyağı çıkartıp yumurta kızartma tavasına koyup yumurtaları tek tek kızarttım. Pilavın altını kapatıp kimbap yapmaya başladım. Salondan telefonu alıp şarkılarımızın olduğu listeyi açtım. Sesini biraz kısıp şarkının her yerini söylemeye bazende dans etmeye başladım. Kimbap bitince masaya yaptığım yemekleri ve yanına dün yaptığımız Hyunjin saçlı kimchiyi koydum. İlk önce kendi odama gidip. Ses çıkartmamaya özen göstererek üstümü giydim. Tam üstüme kazağımı geçirecektimki Hyunjinden bir hıçkırık sesi aldım. Olmaz benim üstümde çizikler vardı yaa ananı sikiyim. Üstüme kazağımı geçirip Hyunjinin yanına gittim. Ben gelir gelmez ağlamaya başladı. Onun gözyaşlarını silip buruk bir şekilde gülümsedim. "Hyunjin. Kimseye bir şey söyleme zamanı gelince bende sçyleyeceğim tamam mı?" Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Bu sefer daha sesli ağlıyordu. Biraz öyle durduktan sonra. "Hadi kalk yemek yaptım. Diğerlerini de ben uyandırıcam." Onu da kaldırıp. Jisung hyungların odasına gittim. Jisung hyungu hafif omuzlarından sarstım. "Hadi hyung kalk. Kahvaltı yapıcaz." Bana biraz boş gözlerle baktı. O gözlerin anlamını bilsemde. Komodinin üstünde olan suyu üstüne atıp odadan kaçtım. Odadan bağırışlar duyuluyordu. Minho hyungun odasına gittim. Kapıyı ardımdan kapatıp kilitledim. Felix hyungun yanına gidip. "Hyung kalk hadi kahvaltı yapıcaz." O da uyanmayınca jisung hyunga uguladığım taktiği uygulayıp odadan kaçacakken kapı kapalı olduğu için başımı vurmuştum. Felix hyung kahkaha atmaya başladı. Minho hyung da ölü bir şekilde yerde yatan bana bakınca utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Hemen kapıyı açıp çıktım. Changbin hyungun odasına gittim. Evet changbin hyung yine yüzünü yorgana gömmüştü. Jeongin ise yorganı üstünde değil yerdeydi. Changbin hyungun yanına gidip yorganı yavaşça açmaya başladım. Changbin hyung kaşlarını çatıp elini yüzüne çekince yumuşak bir tonda ve fısıldaşarak. "Hyung sen kendi yüzüne güvenmiyorsun ama bana inan ki eskiden olduğu gibü artık fazla şiş değil yüzün ayrıca sen yakışıklısın. Kendine güven. Bize inan tamam mı? Şimdi kalk da kahvaltı yapalım." Elini yüzünden çekip uzamış saçlarını ellerimle iki yana ayırdım en güzel ve yalancı gülümsememi sundum. Jeonginin yanına uçarak atladım. Bana "SİKTİRGİT SEUNGMİN HYUNG YAAA" bütün üyeler sanki bu anı bekliyormuşçasına Chan hyung ve jisung hyungun ağzında fırça, Hyunjin bornozla Minho hyung ve Felixin ağzında yaptığım kimbapla birlikte "KÜFÜR YOK" jeongin bıkmış bir şekilde "Of ya gençlik ölmüş. Küfürsüz hayar mı olur lan. Az biraz vic-" sözünü bitirmesine izin vermeden elimle dudaklarına vurup " Sus lan sabah sabah seni mi çekicem. Eğer bir kere daha benim yaptığım yemekleri yerseniz size asıl köpeği göstericem size." Deyip jeongnin üstünden kalktım. Mufağa gidip masaya oturdum. Ardından sıra sıra Chan hyung, Hyunjin, Changbin hyung, Jeongin, Jisung hyung, Felix hyung ve Minho hyung oturdu. "Hepimize afiyet olsun." Dedi chan hyung. Yemeğe başladıkları zaman çok sessiz oluyorlardı. "En sevdiğim anlardan birisi de bu anlar. Yemek yerken kimseden çıt çıkmıyor. Çok güzel bir ortam. Huzuru ve sessizliği tüm zerremde hissediyorum." Deyince hepsi gülmüştü. Ben yemeğimin azını yiyeöediğim için. Ayağa kalkıp dolaba yürüdüm. Gece yaptığım kahveleri hepsinin önüne koydum. Kendiminkini alıp tezgaha yaslandım. Tüm üyelere baktım. Hepsi gerçekten çok mutlular. Minho hyunga baktığımda bana baktığını farkettiğimde telaşlı bir şekilde önüne döndü. Bu görüntüyü görünce yüzümde yamuk bir sırıtış oldu. "Bugün markete ve mağazaya gideceğim. İstediğiniz bir şey varsa söyleyin. Ayrıca şirkette bir şey unuttuğunuzda bana söyleyin getiririm size. Bir de tek başımayım. Yani biraz yalnız kalma ihtiyacı oluyor içimde." Son söylediğimi içten bir şekilde söylemediğim için beni anlamalırını istedim. Changbin hyung "Olmaz öyle bende gelicem. Bir kaç bir şey lazım. Felix liste hazırlasın diğerleri için alırız. Yanına da adınızı yazın ki kimin ne sevdiğini biliyoruz zaten." Changbin hyung beni anlamıştı. Bu büyük bir gelişmeydi.

( Hepinize merhaba okurlar. İlk öncelikle çok teşekkür ederim hikayemi okuduğunuz için. İkinci olarak ise beni çok mutlu ettiniz. İlk oyumu aldığımda ve hihayemi birilerinin okumasına çok mutlu olmuştum. Her gün bir bölüm atacağım.)

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon