18. Bölüm

33 7 0
                                    

Telefonu kapatıp yanımda oturan Chan hyunga anlattım. O da hemen arabayı çalıştırıp şirkete yakın olan güzel iki katlı evlere bakmaya başladık. Benim gözüme bir ev takıldı. Chan hyung "Sen bu evi alacak kadar paraya sahip misin ki?" Bende gururlu bir gülümsemeyle "Ben neden bu kadar çok çalışıyorum acaba. Bir de büyükbabamın bana bıraktığı yüklü bir miktarda para var. Onlarla alacağım." Chan hyung bana şaşkınca bakmaya başladı. Evin üstünde yazılı olan telefon numarasını tuşlayarak adamın buraya gelmesini rica ettim. Adam yarım saat sonra geldi gülen yüzüyle. "Kusura bakmayın birden fazla ev olunca biraz zorlanıyorum." Bende gülümseyerek "Önemli değil." "Oh gelin evi gezdireyim. Bu arada bu evi almak isteyen ilk kişisiniz. Bu yüzden eğer evi beğenirseniz size daha az bir miktar söylemek isterim." Adam cebinden bir çok anahtar olan bir anahtarlık çıkardı. Kapıyı açtı. "Ev içinde tam 10 tane oda var." Mutfak ve salonu göstererek "Gördüğünüz gibi mutfak ve salon birleşik ayrıca evin en son katında da ağaç ev tarzında üçgen çatılı olan o şeylerden var. Adını hatırlamıyorum. Bir de evin alt katında büyük bir oda var. Birlikte tüm odaları gezdik. "Pardon acaba evi çekebilir miyim?" "Tabiki de çekebilirsiniz." Fazla beklemeden kapının girişinden başlayarak tüm odalarını çektim. Üyelerin sevdiği çoğu şeyi de listeleyerek Minhoya attım. 5 odası hepimizin yatak odası olacaktı. 1 odasını kendi kütüphanem yapacaktım. 1 odasını 3RACHA için kayıt odası yapacaktım. 1 odasını vokal için pratik odası yapacaktım. En alt kattaki odayı dans pratik için kullanacaktım. 1 odasını hepimiz için etkinlik odası yapacaktım. İçinde üyelerin sevdiği oyunlar sinema için projeksiyon oyun konsolları ve daha bir çok şey. En üst katı da oturup sohbet etmek için ve dinlenmek için yerleştirecektim. Ev sahibi olan amacanın yanına gittim. "Ben bu evi almak istiyorum. Anahtarları bugün alabilir miyim acaba. Yarın da öğleden sonra size parayı teslim ederim." Adam biraz şaşırmıştı "Elbette. Fiyatı da bu adamı çok sevdiğim için çok tatlı bir ev sahibi olacağınıza eminim. Fiyat iki yüz bin won olabilir. Hem zaten çok fazla ev satıyorum." Fiyat beni biraz şaşırtmıştı. Anahtarlıktan bu evin anahtarını verip "Ben en iyisi gideyim. Size hayırlı olsun. Güle güle kullanın. Bahçeyi göstermeme gerek yok diye düşünüyorum. Çok büyük değil fakat rahattır. İçinde meyve ağaçları felan var." Deyip evden çıktı. Chan hyunga döndüm "Hyung bana marketten temizlik malzemelerini getir ben de pratik odasını interneti vokal odası ve senin çalışma odan için olan işçileri çağıracağım. Sakın bana gerek yok deme çünkü zamanınızın çoğunu bu evde geçireceğinize kalıbımı basarım." Chan hyung lafımı ikiletmeden evden çıktı. Bende gerekli görevlileri aradım. Hepsi bugün gelip her şeyi halledecekti. Biraz sonra kapı çaldı. Kapıyı açtım. Chan hyung "Bütün temizlik malzemeleri hizmetinizde." Diyerek içeriye girdi. Bende kollarımı sıvayıp mutfaktan başladım evi temizlemeye. Daha çok ahşap renkleri vardı. Bar masası ve sandalyeleri de çok hoş duruyordu. Yarım saat kadar mutfakta oyalandım. Kapı çaldı. Elimdeki bezi suya bırakıp kapıyı açtım. Tüm görevliler buradaydı. Hepsine "Hoşgeldiniz. Hepinize görevli olduğunuz yerleri göstereyim en iyisi. Fazla zaman kaybetmek istemiyorum." Görevliler içeri girdiler. Ses yalıtım için olan odaları gösterdim. Hoparlör bağlanacak olan ve bir çok bilgisayarın olacağı kayıt odasını da gösterdim. Projeksiyon takılacak olan ve internetin en çok kullanılacağı olan yeri de gösterdim. Ayna takılacak olan pratik odasını da gösterdim. Elime telefonu alıp evin konumunu minhoya attım. Yarına kadar eşyaların burada olacağını söyledi. Chan hyung yanıma gelip "Seungmin çok yoruldun bence sen eve git. Bak bir kere lütfen bırak da biz yapalım. Hem bak Minho seni iyi tanıyordur." Chan hyunga baktım. Başımı iki yana salladım "Olmaz hyung ben bile kendimi tanıyamıyorum o nasıl tanıyacak beni. Bazenleri çok kesin konuşuyorsun." Chan hyungun biraz bana kırıldığını biliyordum. Şu işler bitsin onu derin bir sohbete davet edeceğim. 2 saat sonra tüm evin her şeyi bitmişti. Görevlilere yaptığım yeşil çayı içirip biraz sohbet ettik. Görevliler gittikten 10 dakika sonra eşyaların hepsi gelmişti. Tam 2 kamyon. Görevlilere döndüm. "Eşyaları biz monte edeceğiz. Bir de eşyaların hepsini salona taşımamız gerekiyor." Telefonla Minhoyu aradım "Alo Minho güzelim" karşıdan Minho "Evet gülüm." Gülüm demesi kalbimi hızlandırmıştı "Şey yaa eşyalar geldi de Hyunjini de alıp gelin. Haa şey vardı yaa şey şey hah benim bazanın altında monte etmek için kullanılan malzemeler vardı onları da alıp gelin." Hyunjin arkasından bağırdı "Tomomm gülüüüüm." Minho vurmuş olmali ki Hyunjin bağırdı ben de kıkırdadım. "Sırf sen bu çocuğu çok seviyorsun diye katlanıyorum. Yoksa elimde kalırdı. Tamam beş dakika sonra geliriz." Minho telefonu kapattı. Tam beş dakika sonra kapı çaldı. Kapıyı açmaya gittim. Hyunjin beni es geçip koşarak alt kata indi. Aşağıdan bir çığlık yükseldi. Bende hızlı bir şekilde Minhonun dudaklarından öpüp aşağıya gittim. Hyunjin etrafa dolu gözler ve hayranlıkla bakıyordu. "Seungmin burası çok güzel. Çok teşekkür ederim." Hyunjin Minhodan daha çok seviyordu dans etmeyi. Onun kurtarıcısı dans olmuştu. Minhonun kurtarıcısı ise ben olmuştum. Koşarak bana sarıldı. Burnunu üstüme sildiğini hissettiğimde onu kendimden ayırdım. "Iyyy. Pis sümüklü lama seniii." Bana baktı ve burnunu çekerek güldü. Bende o gülünce güldüm. Birlikte yukarıya çıktık. Onlar eşyaları taşırken ben de tüm odaları temizledim. Eşyalar salona konduktan sonra görevlilere ve diğerlerine çay koydum. Onlar hem çay içip hem de sohbet ediyorlardı. Bende en son banyoları da temizledikten sonra oturdum. Biraz yaşlı bir görevli "Daha önce bize hiç böyle davranan biri olmamıştı. Benim bugün karımın ölüm yıl dönümü. Onu her şeyden çok seviyorum. Kızım için bugün gidemedim yanına. Kızım da ortaokula gidiyor. Ve sizin hayranınız. Onu hayata bağlıyorsunuz." Duyduklarım ile şaşkınlıpımı gizleyemedim ve "Ne?" Diye çığlık attım amca bana baktı ve devam etti "Merak etmeyin biz yeminliyiz. Bu meslekte bulunan adreslerin kimsenin bilmemesi lazım. İster ünlü olsun ister başka birisi. Eğer birisi bilirse özel hayatın gizliliği kadar öbemli bir kuralı çiğnemiş olursunuz." Dayanamadım ve sordum "İlk defa böyle davranıldığını söylemiştiniz. Ne oluyordu tam olarak? Biraz meraklı birisiyimde." Amca bir iç çekti "Bize böyle karınca gibi yaklaşıyorlar. Kimisi sanki kendileri çok iyi yapıyormuş gibi bizim başımızda bekleyip monte ederken dikkat etmemizi söylüyor. Kimisi bizim her yaptığımızda bir şey buluyor. Kimisinde bazenleri gün boyu bitiremiyoruz. Hiç yemek yemeden eve döndüğümüz bile oluyor. Sizin gibisini ilk defa gördüm. Kızım sizi sevmekte çok haklı." Kocaman gülümsedim amcaya "Amca kızınız annesini çok seviyordu sanırım. Bizimle hayata tutunduğunu söylemiştiniz. Kızınızı bir gün kalem ve kağıtlarıyla evimize bekliyor olacağım." Amcada bana gülümsedi ve diğer görevlilerin biten çayına bakıp "Hadi biz gidelim artık zaten siz monte edecekmişsiniz." Deyip evden çıktılar. Kapıyı kapatıp içeriye gidecekken kaslı ve güçlü kollar beni sardı "Böyle iyi kalpli bir sevgilim olduğu için çok şanslıyım." Dedikten sonra enseme bir öpücük koydu. Ondan uzundum. Ardından arkamaı döndüm ve o da başını benim göğsüme kodu. Çenemi onun başının üstüne koydum. Chan hyung bizi böyle görünce "Var ya Minhonun neredeyse her halini gördüm fakat sen Seungmin sen onun gerçekten başını döndürmüşsün. Baksana şu haline." Hyunjin arkadan bağırdı "Chan hyung biz ona Seungmin etkisi diyoruz. Normalde senin biri sana kızdığı zamanki halini bir de Jeongine kozdığı gün sana nasıl kızdığını hatırlar mısın? Süt dökmüş kediye döndün resmen." Onun dedikleriyle ikimizde kıkırdadık. Minhodan ayrılınca onun yanaklarını tuttum ve dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. Ondan tamamen ayrılınca amerikan tezgahın önünde bulunan monte aletlarini aldım ve salona geçtim. Eşyalardan birisini amerikan tezgahın öününde bulunan boş yere taşıdım. Kılavuzu elime alıp bir süre okudum ve parçaları birleştirdim hızlı hızlı. Bitince çok güzeldi. Küçük bir kıtaplık gibiydi. Diğerlerine döününce hepsi beni izliyordu. "Hadi şu kanepeleri ters dönderin de ayaklarınu da yapalım. Bu küçük kitaplığı da sen kendi odanı seç Hyunjin Jeonginle kalacaksın. Jeongin için bu öyle değil mi Minho?" Minho başını salladı. Hyunjin önümdekini alıp yukarıya çıktı. Kendi odasını bulmuş olmalı ki koşarak aşağı indi. Birlikte kanepeyi ters çevirip ayaklarını da monte ettim. Diğer bütün eşyaları da böyle tek tek birleştirdik. Bütün odalar eşyalar ile dolmuştu. 2 saattir uğraşıyorduk. Saat de 10 a geliyordu. Diğerlerine döndüm. "Üyelerin sevdiği şekilde bir sürü şey var. Elimizde liste de var. Onlara nevresim kutu oyunları sevdiği oyun kutular ve onların sevdiği bir şekilde mutfak alet edavat lazım. Onları almak için birisi benimle birlikte AVM ye gidecek. Kim bu şanslı kişi?" Üyelerde göz gezdirdim. Hyunjin elini kaldırdı "Ben gelirim seninle. Aklıma çok güzel bir şey geldi. Yarın hani sen Felixle birlikte çalışacaksınız ya sabah erken kalkar şimdi bu. Diğerleri çok uykulu olacak zaten. Hiç bir şey anlamazlar. Bizde Minho hyungla hiç bir şey olmamış gibi yaparız. Evden çıkarken. Chan hyung. Bizi şirkete götürmek yerine buraya gelsin. Güzel bir kahvaltı yaparız. Sonra da biz şirkete gideriz. Nasıl fikir?" Minho alkışladı ve "Bravo sana Hyunjin çok güzel bir fikir bu. Salak Felix Seungum nerede Seungum nerede diye sorarsa ne yaparız?" Chan hyung gülerek. "Seungun seni markette bekliyor deriz. Buraya geliriz işte çok güzel bence." Şaşkınlıkla ağzımı açtım. "Bencede çok iyi fkir." Dedim. "Bir de üst lazım. Hepimizin aslında bir valiz sığmadığı ya da giymak isteyip giyemediğimiz. Bir sürü markadan gelen eşyalar da var. Onların yarısı Hyunjinin bazasının altında. Bir diğer yarısı da Chan hyungun bazasının altında. Benim bazamın altında giymek isteyip de kullanmadığınız ayakkabılar felan var. Onları da getirin. Siz onları getirene kadar ben Hyunjinle önce dolapların içini dışını güzelce temizleyelim. Koltukları da silelim." Minho benim yanağıma sulu bir öpücük bıraktı "Ohhh. Benim akıllı ve zeki sevgilim." Bende onun yanağına sulu bir öpücük verdim. Minho ve Chan hyung birlikte evden çıktılar. Ben de Hyunjinle birlikte yukarı kata çıkıp dolapları silmeye başladık. Dolaplar bitince salondaki koltukları ve yatak odasındaki koltukları da sildik. Tam ben suyu dökünce kapı çaldı. Minho elinde iki tane valizle kapının önünde ter içinde kalmıştı. Onlar valizleri tek tek salona taşıdılar. Onlar işini bitirince "Biz Hyunjinle çıkarız birazdan. Sizde o bavulların içindeki her şeyi düzgün bir şekilde aynı benim gibi katlayıp dizeceksiniz. Ayakkabıları da tozlu oldukları için bir poşeti kesip üstüne koyun. Sonrada onları düzgünce ayakkabıyı yıpratmadan temizleyin." Kafalarını onaylar bir biçimde salladılar. Hyunjinle hazırlanıp evden çıktık. Saat daha on birdi. Üyelerin sevdiği her dekorasyon ürününü kendi albümlerimizi ve birkaç tane takım elbise aldık. Üyelerin hayvanlarını ve hayvan figürlerini de aldık. Tilki peluşlarından alıp kasaya vardık. Ücretlerini ödeyip arabaya taşıdık her şeyi. Oyuncakçıya gidip 8 tane 1000 parçalı yapboz ve daha bir çok kutu oyunu aldık. Legoları da alıp oradan da çıktık. Son olarak odaların bazıları için mum ve lambalara baktık. Yastık ve yorgan kılıflarına da baktık. Bir araba dolusu eşya almıştık.

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora