4. Bölüm

91 9 0
                                    

Hyunjin konuşmaya başladı. "İlk öncelikle ben gerçektende duygularımı ve hilerimi anlatmakta çok kötüyüm o yüzden fazla duygu yüklü olmayacak ama olsun. Sizin beni anlayacağını biliyorum. Bunun nedeni de önceden hiç arkadaşımın olamayışıydı. Annem ve babam bana hep destek oldular ama ben hep yalnız olduğumu hissediyordum. Stajyer zamanlarında gerçekten hiç bir görevliyi dikkate almıyordum. Ruhum çekilmiş gibiydi. O zamanlarımda bana en çok destek olan kişi Seungmin. Ona ne kadar teşekkür etsem az. Bana baskı uygulamıyordu. Bir keresinde kavga ettik. Kavganın sebebi kendime dikkat etmemem ile ilgiliydi. Böyle artık çalışmaya başladığım zamanlarda yemek yemiyor banyo yapmıyor ve uyumuyordum. O da artık bıkmıştı bana kendimle ilgilenmem ile ilgili. Kavgada şunları söyledi hala unutmuyorum. 'bak Hyunjin seni böyle saldım ama kendine bakman lazım. Bende çok çalışıyorum ama senin gibi kendime bakmamazlık yapmıyorum. Şu haline bak. Sen yakışıklı biriydin çirkine döndün. Yemek yememekten iğne gibi oldun üflesem uçacaksın. Banyo yapmamaktan saçların yarrama döndü. Kokunu hiç sorma ayağımdaki çorap gibi kokuyon lan git bir kendine çeki düzen ver lan sıkıldım yaa aa. Eğer kendine çeki düzen vermezsen benim karşıma çıkma çıkarsan yer zaman ve yorgunluk farketmeksizin seni eşek sudan gelinceye kadar döverim tamam mı?' demişti. Evet gerçekten hiç bir sözü unutmadım. Bana kızarken biraz ağladın ya çok tatlıydın o zaman. Sonra işte Chan hyung ben pratik odasında ağlarken yanıma geldi. O konuştuktan sonra yemek yedim banyo yaptım uyudum ve Seungminin yanına gittim. Beni görünce duygulandı biraz ağladı sonra yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Iyy nasıl suluydu o yaa. Şimdi de endişelerimi kimseye anlatmadan resimlerime döküyorum. Bu beni gerçekten rahatlatıyor. Ve söz söylemeseler bile beni daha da güçlendiriyor. Benim hikayem bu kadar sıra Felix te." Hyunjin kavgada söylediklerimi söylerken yanağıma bir yaş süzüldü. Yanımda oturan felix yanağımı sildi. Jisung konuşmaya başladı. "Hey ben Felix ten büyüğüm nasıl unutursun." Yanımdan felix sesli bir of verdi "Evet benden büyüksün ama bir günlük. Hyunjin nasıl istiyorsa o. O yüzden susta bugün senden büyük oluyum. Hah. Koreye ilk geldiğimde en çok koreceye çalıştım. Bunda chan hyungun dediği gibi Seungmin çok yardımcı oldu. Sadece dil konusunda değil kore gelenekleri sağlık ve daha sayamayacağım bir çok şey. Bende changbin hyung gibi size göre hareket ediyorum. Biriniz üzülünce üzülürüm ama  pek belli etmem ve üzülen kişiyi güldürmeye çalışırım. Biriniz mutlu olunca daha çok mutlu olurum. Kameranın önünde çoğu zaman gülüp eğleniyorum. Bir keresinde bir fanla konuştum. Hayatında gerçekten çok zor zamanlar geçirmiş benden daha çok gülmemi ve üzgün olan tüm staylere ilaç olamamı istedi. Benim kendime özgüvenim yoktu. Bu öyle bir özgüvensizlik değil. Bedenime özgüvenim yoktu benim. Şu sizin çok sevdiğiniz çilleri Avusturalyada görenlerin midesi bulanıyordu. Kendimi çok yalnız hissediyordum o zamanlar. Ama şimdi çok iyiyim. Sizin sayenizde mutluyum ve hep sizin sayenizde hep mutlu olacağım. İyiki varsınız. Siz çok seviyorum." Konuşma yaptıktan sonra ona sarıldım. Diğerlerinede bakıp gelmelerini istedim. Aile sarılması yaptık. "Biz de seni çok seviyoruz felix hyung. Ama seninde yanlışın var bazı yerlerde. Onları kendi hikayemde anlatırım merak etme." Han yalandan öksürdü. Hepimiz ona döndük. "Bende çoğu zaman stajyerlik dönemimde yalnızdım. Chan hyungla tanışınca abim olduğunu hissettim. Sonra Minho hyung beni hep dinledi. Tavsiyeler verdi. Bende hep özgüvensizlik vardı ama felixinki gibi değil daha çok sesim rapim ve dansınla ilgiliydi. Bir keresinde dans yaparken aniden kriz geçirdim. Kimse yoktu ama Seungmin vocal dersinden pratiğe gelince beni gördü. Hemen ilacımı verdi sakinleşince ne olduğunu sordu. Genelde onunla pek konuşmam ama benim ne demek istediğimi anladığı için pek soru sormadı. Sabaha kadar ağladım. Bana çunları söyledi sakinleşince. 'Hyung bak senin kendine olan özgüvensizliğini biliyorum. Lütfen bunu kafana takma ve inan sen hayatımda gördüğüm en iyi vocalist ve rapırlardan birisisin. Dansında benim dansımdan kat be kat daha iyi. Şimdi yuda git ve biraz dinlen. Pratik yaptıktan sonra yanına geldiğimde seni üzgün değil mutlu görmek istiyorum' dedi. Ben hala inanamıyorum o kadar yoruldun sonra birde sabaha kadar ağladın nasıl dans edecek enerjiyi bulabiliyorsun. Grup çıkışını yaptıktan sonra korkularım ve endişelerim arttı. Burada da Minho hyung çok yardımcı oldu. Beni hep dinledi. Benim hikayem böyle sıra sende Seungmin." Herkesin gözü benim üzerimdeydi artık kendimi onlara açmamın zamanı geldiğini düşündüm derin bir nefes aldım. "Siz benim ne kadar çok çalıştığımı biliyorsunuz. Yalnızca işimde değil derslerimde de. İl önce ortaokuldan başlıyım. Benim babam bir katil. Hala hapiste. Kimi öldürdüğünü bilmiyorum. Annem ise... bu gerçekten çok zor. O da sürekli başka erkeklerin altına giren bir orospu. Ve ben onun oğluyum. Çok zor zamanlar geçirdim o zamanlar. Herkes benimle dalga geçiyor. Alay ediyorlardı. Hyunglar siz bilmiyordunuz. Ben hep kapalı bir kutu oldum. Kimse yarfım etmedi. Kendi kendime o dalgaları aştım. Bir gün intihar edecektim ama vazgeçtim eğer ölürsem ben kaybederim çünkü. Minho hyung seninle okul çatısında konuşan bendim. Seni ikna edemediğimi düşünmüştüm. Oradan gidince. Şu kantinde karşı geşleceğin zamanda da beni görüp durdun. Hiçbiriniz bilmiyorsunuz. Changbin hyung senin arkanda duran çocuk benim. O zaman onlara şunu söylemiştim neredeyse tüm okul benim bağırtımı duyup toplanmıştı 'siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Hiç kimse göründüğü gibi değildir. Beni sadece size gösterdiğim tarafımla görüp dalga geçiyor birde buna gülüyorsunuz. Sizde hiç mi utanma yok. Ben sizin yüzünüzden kendi ırkım adına utanıyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü benim ırkım yani insanlık gayliğin bir hastalık olduğunu sanıypr. Hiç mi utanmıyorsunuz. Haa. Bir çocuğun arkasından konuşmaya haa tabi tabi yüzüne söylemeyin ama arkasından konuşun. Ha ha çok güzel. İnsanların hayallerini yıkıp parçalarken başkaları hakkında atıp tutarken hiç mi vicdanınız olmuyor hiç mi utanmıyorsunuz. Biriniz acısını başkaşarından çıkarır biriniz gerçekten her gün başka kızlarla yatar. Benim bildiklerimi bilseniz gördüklerimi görseniz bir damika bile yaşayamazsınız. Ama yook illa başkalarını yargılayıp kendinizi kenara itin. Vallaha çok güzel. Hacalarım size de yazık. Utanmadan sıkılmadan her gün öğrencilerin dedikodusunu yapın. Ayrımcılık yapın. Kavga olunca haklı olana ceza verin. Sonra derste adalet eşitlik saygı falan filan. Siz eğer böyle büyüklüğünüzü bilmezseniz ben adalet diye bir kelimeyi duymayacağım ağzınızdan. Saygıdan hiç bahsetmeyin bile. Çünkü siz öğrencilerle yiyişirken saygı felan unutuluyor. Şimdi biraz saygı saygı. Bundan sonra o çocuğun arakasından konuşun onunla dalga geçin hepinizi dava ederim. Hocalardan çok daha iyi bir bilginim ben. Hukukta önüme geçeni henüz göremedim çünkü. ' dedim ve okuldan çıktım. O günden sonra da changbin hyungun en azından benim yanımda çirkin ithamlarda bulunmadılar. Hepinize böyle yardımlar yaptım. Yaptığım şeylerin bazılarını söyleyeyim de kurtuluyum sizden. Chan hyung sen stüdyoda çalışırken bazen uyuyorsun uyanınca üstünde battaniye oluyor ya da evede uyuyunca onları hep ben koyuyorum. Minho hyung sende bazen bir yere gideceğin zaman bie şeyleri unutuyorsun. Birden cebinde beliriyor ya onları ben koyuyorum. Arada jeongin okula giderken sabah yemek oluyordu ya hani onlari hep ben hazırlıyordum. Hyunjin ve jisung hyung siz birer yastık sevdalısısınız ve bunu hep unutuyorsunuz ben sizin yastıklarınızı hep valizimde taşıyorum. Biryerlere giderken. Felix  hyung senin bazen canın bir şeyler çekiyor ya hani kore yemekleri. Sen söylemesende ben senin telefonunu elime bir kere almam yetiyor. Ekran fotoğrafını hep değiştiriyorsun. Farklı farklı üyeleri koyup duruyorsun bende senin canının ne çektiğini biliyorum ya da anlıyorum. Chan hyung hani seçmelerde çok yorulduğumuz için ara verdik ya o arayı ben istemiştim sen de çok şaşırmıştın bende sanki bilmiyormuş gibi davrandım. O arayı istememin bir çok nedeni var. Mesela Jisung hyung sen çok az uyuyordun bir kere bayıldın ama sen hatırlamıyorsun. Minho hyung da çok az yemek yiyordu aynı şekilde felix hyung ve hyunjin de öyle. Chan hyung da baskı altındaydı. Jeongin de fazla yanlışı vardı. O arda da sürekli şirkete gelmemin nedeni jeongine yardım edip chan hyungun yükünün hafiflemesini amaçlamıştım. Yine seçmelerde minho hyung ve Felix hyung elenince takımın nasıl dağıldığını fark ettim. Ben sizden daha kötü olmuştum. Yine ben konuştum PD ile. Böyle daha bir çok şey var. Bazıları çok küçük olyor ama siz beni hiç farketmiyorsunuz. İçime kapanık biriyim ben. Bazenleri gereksiz gergin oluyorum. Birinize bir şey olunca çok dikkat etmedim diyorum. Kendimi suçluyorum. Bugün olan olayı size en başından anlatayım. Şirketteyken minho hyungu aradım evde bir şey var mı yok mu diye. Eve gelip istediği kahveyi yapıp odasına gittim. Gitiğimde beni görünce ağlamaya başladı. Biraz konuştuk sarıldık sonra birden kalktı mutfağa gitti peşinden gittim bana şunları söyledi..." onlara Minho hyungun bana söylediklerini söylediğimde bir bana bir de Minho hyunga bakıyorlardı. Changbin hyung tam konuşacakken ben konuştum. " Changbin hyung özür dilerim ama onun hiçbir suçu yok. Biz hallettik. O an kendinde değildi. Bende sinirlenip odayı dağıttım zaten. Kriz geçirdim. Bu krize ne denir bilmiyorum ama bazenleri annem de benim gibi yapıyordu. Kendine ve etrafındaki eşyalara zarar veriyor bağırarak ağlıyorsun. En çok bu huyumu sevmiyorum. Şimdi beni anlamanız biraz zor ama izlerseniz benim sizi anladığım gibi anlarsınız siz de benim gibi. Chan hyung neyse vazgeçtim sonra söylerim sana. Hadi bakalım jeongin sıra sende" jeongin önce biraz yorum yapmamız gerektiğini söyledi. Hepsi bir ağızdan. "TEŞEKKÜR EDERİZ" deyip sarıldılar. Changbin hyung "biz gerçekten çok teşekkür ederiz. Senin yaptığını kimse yapmaz. Sana söz veriyoruz bir daha salonda yemek yemeyeceğiz. Öyle değil mi?" Sonunu biraz sert söylemişti. Diğerleride hemen başlarını salladılar. Sonra birden Felix yanağımı öptü. Ben dondum. "Ohh bee. Vallaha ben daha çok teşekkür ederim çünkü sen olmasaydın eğer bu aileye sahip olamayacaktım. Aynı şekilde Minho hyungta. Sana sözüm olsun yarın en sevdiğin kurabiyeyi yapacağım." Aklıma tatlılar geldi. "Minho hyungla şu yeni denediğimiz tatlı vardı. Ondan almıştım getirin de yiyelim. Şeyin üstünde şeyin hah buzdolabının 5 paket olması lazım." Jisung koşarak mutfağa gitti. Tatlıları getirdi. "Siz öyle şireli olduğuna bakmayın çünkü içinde fazla şeker yok. Şirkete yakın olduğu için az şekerli yapıyorlarmış. Bu arada jeongin sakın seni unuttuğumuzu sanma." Onlar tatlıları yerken mutfağa gidip telefonumu aldım.

Chan Hyung

Siz:
Hyung
C

han hyung

Chan Hyung:
Efendim Seungmin

Siz:
Hyung ben izin istedim ya
şirkete gelmeyi ihmal
Etmeyeceğim
Yani bir süre boyunca şirkette görünmez
Olacağım
Bana
Yardım
Et de beni görmesinler
Mesela yangın merdivenlerini
Kullanacağım
Tamam mı?

Chan Hyung:
Tamam Senugmin sen nasıl istersen
Siyah giyinmeyi unutma birde şu
Jisungun şapkalarını kullan

Siz:
Teşekkürler hyungum benim 😸

Telefonu kenara bırakıp salona geçtim. Chan hyunga bakınca hala telefonla oynadığını gördüm. Bu aralar diyete çok fazla uyuyor. Elime bir tane tatlı alıp ağzına götürdüm. Önce tatlıya sonra bana baktı. Göz kırpıca elimdeki tatlıyı ağzına aldı. Bende bir tane tatlı alıp yemeye başladım. Sıra Jeongine geldi. Ona bakınca bir şey anlamadı. "Sıra sende jengin" dediğimde anladı. Tatlıyı kenara bırakıp üstünü düzeltti. Yalandan öksürdü. 

 

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Where stories live. Discover now