Fatih çenesini kaşıdı bir süre "başkan konuş açık açık" diye fikir sundu kendince.

"Yapmadım mı sanıyorsun. Sabah biraz konuşalım dedim sanki anasına sövmüşüm gibi terslendi sonra özür dileyip kedi gibi oldu ama konuşmama asla izin vermedi." Deyip ayaklandı. Normalde kankasıyla sevdiği adamı konuşacak yapıda biri değildi ama belliki dolmuştu.

"Başkan bilemedim ki, benim hiç uzun ilişkim olmadı. Uzun olan ilişkimin içinde de karşı taraf şu anlık yok." Diye başkanın bulanık havasını hafif esprileriyle değiştirmeye çalıştı. Hakan neyse deyip üzerini değişti. Rahat bir şeyler giymek iyi gelmişti.

Bora duştan çıkınca Fatih çoktan gitmişti. Eşofmanını da giyip rahat rahat dolandı odanın içinde. Hakan kendisini izliyordu diye mutluydu. Pencereye ilerleyip bir sigara içti. Hava fazlasıyla soğuk olduğundan bitirdiği gibi alelacele kapadı pencereyi.

Hakan yanını işaret edip "gel" dedi. Önünde bilgisayarı vardı bir şeylerle uğraşıyordu. Bora yanına gelip onun gibi sırtını yatak başlığına verip kafasını esmerin omzuna yasladı "Ne yapıyorsun"

"Önemsiz ya, dilekçe yazıyorum. Boşver bunu bir şeyler izleyelim mi?" Diye sordu esmer. Boranın ruh halinde bir sıkıntı vardı farkındaydı ama ne yapacağı hakkında fikri yoktu. Cümleye ciddi bir şekilde 'Bora..' diye başladığı her an bir anda konunun bambaşka bir yere kaydığını fark etmişti.

Bora, esmerin omzundan biraz daha yukarı kayıp boynuna dayadı burnunu "istiyorsan izleyelim uykum yok" diye mırıldandı. Şu an kımıldamak dahi istemiyordu. Kollarını esmere sıkı sıkıya sarıp biraz sıktı. Elinden gelse esmeri alıp göğsünün tam ortasında yaşatacaktı. Kanı öyle bir kaynıyordu ki durduk yere yükseliyordu esmerine. Durup durup öpesi geliyordu. Nefessiz bırakacak kadar sarılası geliyordu.

"Sadece benim isteğimle değil oğlum, sende istiyorsan" deyip boynuna yuva kuran kumrala baktı. Kumralı cevap veremeyecek kadar mayışmıştı. Kokusuyla huzur buluyordu kumral, çekinmeden esmere her defasında söylüyordu. "Sen istiyorsan istiyorum" diye yanıtladı en nihayetinde esmeri.

"Önerin yoksa bir şey açacağım" diye teklifvari bir soru sordu esmer. Bora tekrar omuz silkince filmin adını yazıp donma, kasma olmadan izleyebilecekleri siteleri aradı. Bora ekrana bakınca okuduğu film adıyla şaşkın şekilde kaşlarını çattı. Aksiyon bekliyordu ya da ne bilelim gerilim, en kötü ihtimal bir romantik aşk filmi.

Esmer filmi açıp yatağın ayak ucuna yerleştirdi bilgisayarını, kalkıp ışıkları kapatıp geldi kumralın dibinde oturdu yine. Filmi açıp pür dikkat izlemeye koyuldu yanında kumralının hala inanmaz gözlerle baktığını fark etmeden. "şu kıza bayılıyorum" diye keyifle söylendi esmer.

"Ciddi miyiz şu an, beni mi kandırıyorsun?" diye sordu Bora. Esmeri dönüp ona baktı, kumralın şaşkın halini görünce yüzündeki gülümseme daha büyüdü "neye şaşırdın çok seviyorum bu filmi, hırsız favorim ama kızın dengesiz halleri çok iyi" diye ciddi ciddi film eleştirisi yaptı.

"Şu an çizgifilm izleyip, hakkında yorum yapıyoruz!" Diye olan durumu kendine tekrar anlatmaya çalıştı kumral. "Çizgifilm değil 'Karmakarışık' o. Bir çok filmden daha kaliteli" huysuzlandı esmer. Bora Nasıl onunla aynı fikirde olmazdı ki. Hem izlediği şey basit bir çizgifilm değildi tamam animasyon film olabilirdi ama kesinlikle basit bir şey değildi.

"Evet özür dilerim Karmakarışık olduğunu anlamamışım" deyip güldü
Bora. Inanamiyordu şu an, 3 yıldır okulda her adımında sorun yaratan, her anını burnundan getiren çatık kaşlarıyla nam salan esmeri şu an animasyon film izliyordu. Hakanı şu an alıp ciğerine ciğerine koyası geldi. Akan filmi umursamadan ani bir hamleyle esmerin uzattığı bacaklarına oturdu. Iki eliyle esmerin yüzünü tutup burnuna, alnına, dudağının kıyısına sıkı öpücükler kondurup çekiliyordu.

61. DAKİKAWhere stories live. Discover now