7. Bölüm

2.7K 170 66
                                    

Bora tam dibindeki gözlere baktı bir kaç saniye, yüzündeki donuk ifadeyi bozmadan ayaklandı. Cevap vermeden. Gururu çok baska şeyler fısıldıyordu ama esmerin yaşadığı kırıklığı kendi gururundan önce tutmaya çalışıyordu.

"Gidelim kardeşim" bora ayaklanıp Necatinin omzuna elini koydu. Kapıya ilerleyip. Necati şaşkın olsa da ikiletneyip devam etti. Hakan, Boraya sataşacaktı ve Bora da sessizce sineye çekip, gidecekti. Olacak iş değildi. "Bora!" Hayretler içerisindeki ses tonunu gizlemedi Necati. Bora onun ne demek istediğini anlamıştı ki cevapladı "aynı odada kalıyoruz artık, sıkıldım huzursuzluktan" omuz silkip söylediği cümleler rahatlıkla çıkmıştı ağzından. Duyan herhangi biri üzerinde düşünmezdi bile. Kendi bile inandı söylediği cümleye. Aynı odada kalıyoruz diye huzursuz olmak istemiyorum artık.

Öğleden sonra üst üste girdiği derslerden bir miktar yorulsa da hiç isyan belirtisi yoktu yüzünde. O daima gamsız ve umursamaz bakışları takınmıştı yine.

Yurda girdiğinde odaya dahi çıkmadan yemekhaneye gidip açlıktan guruldayan karnını doyurmak istedi. Aldığı bir çeşit yemek, ekmek ve ayranla masa aradı gözleri. Boş yoktu ama arada selamlaştığı bir arkadaşının tek başına oturduğunu görünce onun yanına ilerledi. Selam verip oturdu masaya. Günlük konulardan sohbet edip yemeklerini yemeye başladılar. "Beşiktaş bu yıl batırıyor abi" diye cümlenin tamamlanmasıyla yan tarafındaki sandalyenin çekilmesi bir oldu. Bora kaşlarını çatıp gelene bakınca hiç bir şaşkınlık yaşamadı. Sanki bu anı daha önce yaşamıştı. Ya da yaşayacağını tahmin ediyordu.

Sandalye çekildi, esmer bedenini yorgunlukla Boranın hemen yanındaki sandalyeye bıraktı. Tek eliyle taşıdığı tepsiyi de gürültüyle masaya bıraktı Hakan. "Devam edin, boş masa yoktu." Derken gözünü Boranın açık kahverengi gözlerine dikmeyi de ihmal etmemişti.

Bora tepki vermeyip tekrar arkadaşına döndü ama sohbetleri kesildiği için ikisi de bir daha konuşmadı. Yemeğini bitiren genç masadan kalkıp uzaklaşınca konuştu Bora. "Iki tür insandan korkarım Hakan, biri akli dengesini yitirmiş olandan, diğeri ise hırsına köle olmuş insandan. Ve sen ikisi arasında gidip gidip geliyorsun." Hakandan korktuğunu açıkça ifade etmekten çekinmedi. Onun ne düşüneceğini dahi umursamadı. Bora ilk defa Hakandan korkuyordu. Bu korku göreceği fiziksel hırpalanma değildi kesinlikle. Çünkü çok gereksiz bir savaş halindeydi Hakan ve bu savaşta, bir taraftan biri mutlaka yenik çıkacaktı. Bora iki tarafın da zarar görmesinden yana değildi kesinlikle.

"Dalga mı geçiyorsun? Neyin hırsından bahsediyorsun? Ulan doğru düzgün meramımı anlatmama izin vermeden kesip attın. Bir sor, bir dinleseydin önce." Sesi kısıktı hakanın. Gerçekten amacı derdini anlatmaktı. Bora nın  o kırılmaz inadını aşıp ona ulaşmaktı.

"Gerek duymamışım ki dinlememiş sormamışım Hakan! Bak ben rahatsız oluyorum senle insan gibi konuşmaktan. Oğlum biz yumruklarla konuşuruz lan, biz böyle anlaşırız. Bana medeni insan gibi konuşma tepe taklak oluyorum." Gerçekten de dediği gibiydi Bora. Esmer ona ılımlı yaklaştıkça afallıyordu. Verecek cevap bile bulamıyordu. Bunca zaman hır-gürle sürdürdükleri ilişkileri birden boyut değiştirince adapte olmakta zorlanıyordu Bora.

"Yav sen iste ben yine kaşırım seni. Elimi üstünden mahrum etmem" alaylı konuşması Borayı da gevşek bir ifadeye bürüyünce devam etti Hakan "yavaştan anlaşmaya başlarız lan. Gel boynuma atla demiyorum. Beni anla önce, sözlerimi duy sonra zaten oturur her şey.. hm?" Hakanın cümlesi bir öneri gibi dursa da ses tonundaki yalvarış belirgin şekildeydi. Lan deyişi bile argo değil de sevgiyle yalvarış kelimesi gibi çıkmıştı ağzından. Kendi farkında değildi ama kumral genç bunu çok net hissetmişti.

Yutkundu Bora, gözünü önündeki boş tabağa dikip hiç sekmeden, duraksamadan düşünmeden konuştu "istemiyorum hakan! Anlaşmak da, seni duymak da, seni anlamak da istemiyorum." Ardından hakana döndü yüzünde yine o gamsız gülüşüyle "biz birbirmizde sevecek yüz bırakmadık hakan efendi hepsini yumruklarimizla çoktan kana boyadık" deyip göz kırptı. Hakanın konuşmasına fırsat vermeden kalktı. Önündeki teosiyi alıp bulasikhaneye bıraktı, odaya girdi.

61. DAKİKAWhere stories live. Discover now