16. Bölüm

2.2K 160 60
                                    


Yorumlarınızı beklediğimi unutmayın ve birde varsa fazladan bir votecik. ^.^ ♡



Önde kumralı kendine bile ağır gelen bedeniyle yürüyordu. Belli ki zihni bomboş sadece yürüme emri verilmiş organlarına itaat ediyordu.

Yurdun ve ana yolun yol ayrımına gelince ana yola gidip bir minibüs beklemeyi düşünüyordu Bora. Sırtında esmerin onu yurda yönlendiren eli olmasaydı eğer. Yorgundu ve en kısa yoldan dinlenmenin tek yolu su an yatağına yetişmekti diye itiraz etmedi sırtında onu yönlendiren ele. Kendisi bir adım geriden takip eden Hakanla tek temasları sırtında onu hafif destekleyen eliydi.

Yurda girince kendi odalarına doğru adımladılar. Bora farkında değildi ama sırtındaki el artık beline inmiş kendiyle birlikte onu yönlendiriyordu. Buna da ses çıkarmadı bora. Konuşmaya bile mecali yoktu zaten.

Odaya girince Hakan onu durdurdu. Yorgun bakışlarla baktı esmere. Hakan girişteki elbise dolabına yönelince Bora kendi yatağına adımlayacaktı ki Hakan yine onu engelledi. Nazik ama seri hareketle durdurup kumralın sırtının duvara yaslanmasını sağladı. Iki genç birbirlerine sessizce bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki. Ya da Hakan böyle düşünüyordu çünkü Bora sesszice bile birşeyler anlatacak güçte değildi şu an, zaten bundandi tepkisiz ve bomboş bakışı.

Hakan elini yavaşça Boranın montuna atıp üzerinden indirmeye çalıştı. Bora anında kaşlarını çatıp sert bir hareketle itti üzerindeki elleri. "Napıyorsun?" Dik dik bakmayı da ihmal etmedi esmere.

"Kötü kokuyorum dedin, duş al. Bende o ara yemek getireyim." Sakindi, uysaldı Hakan. Kelimeleri bile narin çıkıyordu ağzından. Sanki bir kaç saat önce kavga eden o değilmiş gibi. Odadan sevdiğini türlü hakaretlerle kovan o değilmiş gibi.

Bora yatağına ilerledi montunu sert hareketlerle soyarken konuştu. "Tch. Ben demedim. Sen kötü koktuğumu söyledin. Hatta dur!" Deyip elini kaldırdı bir şey düşünüyor gibi yapıp devam etti. "Bok gibi kokuyorsun evet buydu." Dedi çatık kaşlarını kaldırıp Hakana gözünü dikerken.

"Ben.. ben içki kokuyorsun..ictin sandım. Özür dilerim"

"Tch. Bu da yanlış. Özür dileme. Boktan biriyim özür dileme." Sesi kendinden habersiz yükseliyordu boranın.

Hakan, kumralına bir adım daha atıp düşük omuzlarını düzeltme gereği duymadan derin bir nefes aldı. " Tamam haklısın, ama şu an trip atmanın sırası değil. Gir duşuna, yemeğini ye, uyu biraz sonra dilediğin kadar tiriplen vallahi ses etmem." Hâlâ uysaldı sesi.

"Sana" deyip yüzünü esmere yakınlaştırdı bora. Aralarındaki üç santimi de eğilerek yok etti ve devam etti cümlesine "ne?" Arkasını dönüp yorganı açtı. Gözü hiç bir şey görmüyor sadece uyumak istiyordu. Yatağına oturunca coraplarina eğilip çıkarmaya çalıştı. Çorapla uyuyamıyordu. Kirli çoraplarını zaten kirli olan yere bırakınca yatağa girecekti ki Hakan hemen önünde dikildi. Elinde triko bir kazak ve penye bir pijamayla. Esmerin kıyafetleriydi bunlar. Bora anlam veremeyince kaşlarını çatıp baktı esmere.

"Ya kendin üzerini değişirsin ya da ben değiştireyim" hakan yumuşak bir tonda konuşsa da sözleri keskindi. Az önceki uysallık yoktu üzerinde.

"Siktir git"Bora fısıltıylakonuşup onu takmayarak döndü önüne, cebindeki telefonla cüzdanı komodinin üzerine bırakmakla meşguldü.

Hakan kumralın bir tepki vermediğini görünce elindekileri yatağa bıraktı gelişi güzel. Boranın omzunu tutup kendine doğru çevirdi. Elini kumralın kazağına atıp çıkarmaya çalışıyordu ki Bora onun elini tuttu. Ikisi birbirlerinin gözlerinde kilitli kaldı bir süre. Hakan derin bir yutkunmadan sonra konuşabildi. "paçaların hep çamur, kazağının yarısı nemli."

61. DAKİKAWhere stories live. Discover now