20. Bölüm

2.3K 138 80
                                    


Medya: Hiraizerdüş - Uğra Bana

Aralarında geçen bir kaç dakikalık sessizliği Boranın cümlesi kesti "Yol gösteremem, çıkış nerededir bilmiyorum ama" diye böldü cümlesini ağır, yavaş ve büyük bir sakinlikle elini hakanın yüzüne doğru uzattı. Ilk önce elinin tersiyle sol daha sonra avucunun içiyle sağ gözünü silip yaşlardan kurtardı. "Bir daha benim yüzümden ağlama" dedi fısıltıdan bir oktav daha yüksek seste.

Hakan yüzünde hissettiği ellerin sıcaklığına kendini bırakmamak için savaş veriyordu içinde. O ele yanağını yaslamamak için binbir türlü irade gösterse de gözlerindeki kırgınlığın hemen yanına ışıltı yerleşmişti bile. Bu kadar işte. Tüm ruh halinin anında değişmesi bu kadar kolaydı. Ihtiyacı olan tek şey Boranın bir nebze sevgisiydi. Bir katre kıymet görse sevdiğinden tüm kötü düşünceleri çöpe yuvarlanıyordu.

"Hoşuna gitmeyen bir durum olunca öfkelenme, sinirlenip dağıtma; benimle konuş. Istediğin şeyleri bahanelerle bana diretme, net biçimde söyle." Esmerin gözünün içine bakıp konuşuyordu. Biliyordu ki esmer nefesini tutmuş sadece onu dinliyordu. Ve biliyordu ki şu an o ne dese yapacak durumdaydı. "Her şeyi benimle konuş. Başkaları beni bilmez, sana kendimi en iyi ben gösterebilirim."

Bora, esmerin yanağında gereğinden fazla duran elini çekmek için hareketlenince Hakan seri şekilde elini tutup eski yerine bıraktı sağ yanağında sevdiğinin eli varken ve minik minik okşarken daha rahattı. Çakraları daha net açılıyor, Boranın cümlelerini daha net algılıyordu bi kere.

Bora onun bu hareketine yarım ağız gülümsedi ama elini de çekmedi. Kaldığı yerden devam etti esmerin çıkmış sakallarını belli belirsiz okşamaya. "Seni görmeden, bilmeden kırmışım özür dilerim." Diye bitirdi cümlesini.

Hakanın gözleri biraz daha dolunca Bora kaşlarını çattı. Hakan yanağındaki ele daha da yanaşıp "seni sevdiğimi söylerken bile paramparça edip durdum özür dileme benden çünkü sen özür dilersen benim senden dileyecek bir şeyim kalmıyor elimde." Kafasını eğip "özür dilerim bir daha asla seni incitmeyeceğim." Dedi esmer.

Bora samimi bir gülüşle kafa salladı. Bir süre bakakaldılar birbirlerine "arkadaş olalım mı?" Diye sordu birden kumral.

"Arkadaş değil miydik zaten" sesi yavaş yavaş normale dönüyordu esmerin. Kumralıyla hemen hemen her yanlış anlaşılmayı halletmişler ve bir sonuca olmasa da güzel bir yere bağlamışlardı. Keyfi yavaş yavaş düzeliyordu.

"Tch beni kovan Hakanla arkadaşlığımı bozdum. Ben şu an kalbindeki inceliği bana gösterecek olan Hakanla arkadaş olmak istiyorum." Dedi yüzünde güzel bir gülümsemeyle.

Hakan hiç vakit kaybetmeden kafasını salladı onaylayarak. Burnunu bir kez daha koluyla silip boğazını temizledi. "Seni yeni yeni Hakanlarla tanıştıracağım sadece bir kez güven bana olur mu?"

Bora elini yavaşça çekip kucağına bıraktı. Güvenmek istiyordu ama kalbinin bi tarafı hala korkuyordu. Her defasında kovan, onu bu odada yoğun yalnızlığa bırakan birine kendini bir kereden bırakmak yanlış geliyordu. Çünkü biliyordu ki esmeri bir kere kalbine alsa ve esmer onu yine bıraksa geri dönülmez bir noktaya varacaktı. Bora salak biri değildi kendini çok iyi tanırdı. Bundandı zaten hayatına geçici kimseyi almayışı. Yalnızlığını silen birinin daha derin bir yalnızlık vermeyeceğinden emin olamıyordu.

Derin bir nefes alıp bükülmüş belini dikleştirdi. Gözünü odada yorgunca dolandırırken yatağında duran kitaba çarptı bakışları. Yavaşça kalkıp kitabını aldı, geri gelip oturdu Hakanın yatağına. Kırmızı kitabı esmerin kucağına bırakıp gözlerinin içine baktı. "Bu kitapta kendimden çok şey gördüm. Beni görebilecek misin bakalım" deyip gözüyle işaret etti kitabı.

61. DAKİKAWhere stories live. Discover now