18. Bölüm

2.3K 151 22
                                    


Aldığım duyuma göre yorum yapmayanın rüyasına kendine has gürültüsüyle Fatih dalıyormuş. Benden söylemesi.



Gün boyunca girdiği derslerden yorulup kendini yurda atmıştı Bora. Yemek saati gelmişti ama henüz gitme girişiminde bulunmamıştı. Kahvalti edecekleri masa hala aynı şekilde duruyordu. Bora masayı toplayıp kahvaltılıkları dolaba koyduktan sonra masada kalanları çöpe atmak için peceteyle temizlemeye başladı. Hoş masa da çer-çöp olacak kadar zaman tanımamıştı esmere ama yine de temizlemeye koyuldu. Masada kalan, aslında bilerek en sona bıraktığı, ucunda zeytin olan çatalı eline alıp oturdu çalışma sandalyesine. Bir anlam ifade edecekmiş gibi baktı uzun uzun tek işlevi yiyecekleri yemekte kolaylık sağlayan çatala. Nedense çok dokunmuştu esmerin bunu yiyememesine. Daha doğrusu yemesine fırsat vermemesine. Kapı birden açılınca gördüğü esmer yüzünden elindeki çatalı masada çalıştığı bilgisayarın arkasına saklamak istedi hemen. Hızlı hareket etmesinin getirmiş olduğu afallamayla çatal ve zeytin yeri boyladı.

Esmer odaya girdiğinde düşen çatala kaşlarını çatarak baktı. İlerleyip ayağının dibinde duran çatalı alıp doğruldu. Yerdeki zeytin dikkatini çekince onu da alıp kumralına döndü. "lazım mıydı?"

Bora sanki çataldan haberi yokmuş gibi davranmaya niyetliydi. Önündeki şerminden aldığı, teslim etmesi gereken sunum dosyasını hazırladığı bilgisayara odaklanmış bir şeyler yazıyordu. Esmerin sesiyle göz ucuyla ona bakıp "tch bende az önce gördüm çöpe atacaktım" dedi umursamaz tavırla.

Esmer elindekileri çöpe atıp üzerindeki montu indirdi. Sessizlik içinde hareket ediyordu. Dolabından havlusunu alıp banyoya ilerledi. Duşunu alıp çıktığında saçını kuruturken kumralın önündeki bilgisayara baktı hafif çatık kaşlarıyla. Elindeki havluyu yatağına bırakıp çalışma masasının üzerindeki ufak gözden bilgisayarını çıkardı. Onu da yatağına bırakıp "Bilgisayara ihtiyacın olursa bunu kullan" dedi. Ifadesiz tutmaya çalıştığı sesi Boranın bakışlarıyla karşılaşınca istemsizce cılız çıkmıştı "kullanabilirsin yani." Diye tamamlayıp yutkundu. Kurutma makinesine ilerlerken kumralın sesiyle duruldu.

"Eyvallah hallediyorum bi' şekil"

Esmer, sekteye uğrayan eylemlerini yine rutin düzene koyup saçını makineyle kurutmaya koyuldu. Gözü kumralına değmiyordu. Daha doğrusu değdirmemekte çabalıyordu. Işlerini halledip yeni çoraplarını giyerken "yine de şifresi '24'." Diye mırıldandı.

Bora ona dönüp baktı ama karşılığında yüzüne bakmayan bir esmerle karşılaştı taa ki odadan çıkana kadar. Hiçbir şey demeden hazırlanıp çıkmıştı esmer. Tavırlı değildi kesinlikle ama garip bir hali vardı. Kırgındı ama soğuk değil. Akışına bırakmış gibiydi. Belki de vazgeçmişti. Borayla konuşurkenki o heyecanı olmasa karşısında eski Hakan var diye düşünürdü.

Bora tekrar işine döndü. Aklındakileri rafa kaldırıp sunum dosyasını büyük bir özenle hazırlamaya koyuldu. Içi rahat etmediği için bir hışım kalkıp esmerin yatağında duran ıslak havluyu kaldırıp sandalyeye astı. Gece gelip uyursa yatak nemli olmasın diye düşünmüştü. Aslında umrunda olmayacaktı ama vicdanen rahat etmiyordu. Geri dönüp bu kez geceye kadar hiç kalkmadan ödevini halletti. Saate baktığında vakit gece yarısını geçiyordu. Esmer gelmemişti. Omuz silkip yatağına geçti. Rüyanın attığı bir kaç komik videoya gülüp Bilalin attığı hal hatır mesajlarına cevap verdikten sonra uyudu.

Sabah yine alarm sesiyle uyandı. Otomatiğe bağlamış gibi elini yüzünü yıkadı, giyindi, kahvaltısını yapıp okula gitti. Gün öyle sıkıcı ve huzursuz geçmişti ki bir an önce yurda gelip uyumak istiyordu. Bahçedeki bir bankta sınıftan kızlı erkekli arkadaş grubuyla otururken esmeri gördü karşı binadan çıkıp onların tarafa doğru yürüyordu yanında fatihle.

61. DAKİKAWhere stories live. Discover now