28. Bölüm

1.8K 139 87
                                    

Medya: Rei - Ah Canım Sevgilim


Esmer giydiği siyah gömleğe uyumlu pantolon kemerini düzeltmekle meşgulken Fatih odaya destursuz daldı yine.

"Kankalar sizce hangisi" deyip elindeki biri beyaz biri de indigo rengi olan gömleği gösterdi. Odadan atletle çıkıp buraya bunu sormaya gelmiş olması ne Borayı ne de Hakanı şaşırtmıyordu.

"Niye illa ağır takılıyorsun ki, nasıl rahat edeceksen onu giy" diye mırıldandı esmer. Kemer bir türlü rahat oturmuyordu beline. Kilo mu almıştı neydi sebebi anlamamıştı kendi de.

Bora çoraplarını giydiğinden eğildiği yerden kalkıp sırıttı "sırf yaşın küçük diye beyaz gömlek giyip ağır abi takılacaksın değil mi?"

Fatih çok biliyorsun sen der gibi bakıp boraya cevap vermeyip esmere döndü. Hakan kendi dünyasında bir şeylerle uğradığından tekrar boraya dönüp "söyle işte hangisi uygun" dedi çocuksu tavrıyla.

Bora hala sırıtıp cevap vermezken fatih omzunu düşürüp "He yenge, hepsi senin arkadaşın haliyle büyükler beni küçük çocuk gibi görmelerini istemem" dedi.

Bora, fatihin üzerindeki huysuzluga gülümseyip mavi gömleği gösterdi. "Meyhaneye bizle geliyorsan, yaş farkın kalmamıştır koçum. Kasma" deyip göz kırptı.

Fatih gülümseyip elindeki beyaz gömleği esmerin dolabına tıkıştırıp maviyi geçirdi üzerine "ben hazırım, Şerminden arabayı alıp geliyorum hazır olun sizde" deyip çıktı odadan. Hakanın sınavı olduğundan içmeyecekti. Gece vakti araba bulmakla uğraşmamak için kızlardan arabayı istemişlerdi. Zaten ne Nurun ne de Şerminin de araba pek umrunda değildi.

Bora, esmerin sessizliğinin yine farkındaydı. Anlamıştı ki Hakanın sevmediği ama katlanmak zorunda olduğu mevzularda yoğun bir sessizlik kullanıyordu. Muhtemelen kırmamak için susmayı tercih ettiğindendi.

"Içmeyeceksin değil mi?" Deyip yanaştı esmerine. Zaten ilikli olan düğmelerine elini götürüp üstten ilk iki düğmeyi açıp gevşetti.

Hakan kafasını iki yana sallayıp doğruladı kumralını. Açılan düğmelerine bakıp boranın gözlerinden kendini görmeye çalıştı. Açık dursa daha mı iyi olacaktı. Yakalarını düzeltip geriye adımlayacağı an bora nazikçe tuttu kolundan. Açtığı düğmelerin gevşetiği yakayı hafif yana açıp yanaştı esmerine. Belinden tutup kendine çekti, burnunu o çok sevdiği esmerin boynuna gömdü. Içmeden sarhoş ediyordu resmen. Gün içinde buradan bir yudum nefes almazsa soluksuz kalacağından korkuyordu artık.

Esmer onun bu hareketiyle minik bir gülümseme verip elini kumralın saçına daldırdı. Kısa da olsa yumuşacık saçları Hakanı her defasında transa koyuyordu. Hoş şimdi ki transa girme sebebi sadece saçlar değil boynunda kumralın dudaklarının olmasıydı.

Bora esmerin boyun girintisine dokunuşlarının zıttı sıkı bir öpücük bırakıp geri çekildi. Esmer uyarılmış olmanın verdiği hazla geri çekilen kumralın dudağına ilerlese de kumral hafif geri çekildi. Kendi, esmerin dudak kıyısına minik bir öpücük bırakıp "tehlikeli sularda yüzüyorsun" diye uyardı esmeri.

"Sen öperken sıkıntı yok ama.." huysuzluğu suratından olduğu gibi sesinden de belliydi.

"Ben öpmüyorum yavrum, nefes alıyorum. Ama sen öpersen bu gece bu odadan çıkamayız" deyip göz kırptı. Elini az önce açtığı düğmelere atıp tekrar ilikledi. "Yaka böğür açık çıkabileceğini düşünmedin herhalde?" Deyip tek kaşını kaldırıp sordu.

"Çıksam n'olur" diye diklendi kumralına. Huysuzluğunu dindiremediği için kavga çıkarmaya niyetliydi. Ne demek opturmemek. Masum ufak bir öpücük olacaktı. Belki biraz masum olmayabilirdi. Belki Fatih gelene kadar işin içine diller girebilirdi ama sonuçta sevgilisiydi yahu ileri gitse ne olacaktı.

61. DAKİKATempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang