"Bana bakınca ne görüyorsun Yusuf?" Güç bela kurduğum cümlenin ardından yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Ardından yutkundu ağır bir şekilde ve yüzümün her bir santiminde gezdirdi gözlerini. Konuşacağını anladığımda merakla cevabını bekledim.

"Bir kadın beliriyor başta. Kardeşini, kendini kurtarmaya cesareti olan ve bu uğurda her şeye cesaret edebilecek bir kadın." Sonra durdu. Yüzünde ki gülümseme silindi önce, sonrasında  anlam veremediğim bir ifade oluştu. Kırgın bir ifade. "Sonra küçücük bir kız dolanıyor-" elini yüzümden çekerek alnını gösterdi. "Tam burada. Kayıtsız yaşamak istiyor bu hayatı. Kimseye dert olmadan, kimse ona dert olmadan öylece yaşamak istiyor. Annesi, kardeşi ve hayalleri."

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerken, oturduğum yerde daha da diklendim. Burnumu çekerek gözlerine baktım.

"Benim seni gördüğümü söylemen ama senin de benden farkının olmaması. Bu biraz sinir bozucu bir şeymiş kaptan." Kısık sesime rağmen sesli bir şekilde gülebilmiştim. Aynı şekilde onun da dudaklarında bir tebessüm peyda olurken, onunla karşılıklı bu şekilde oturmak bir yerde daha da fazla konuşmak istememe neden oldu. Bu isteğin önüne geçemezsem neler olurdu diye düşünürken buldum kendimi.

Yine kendimi bir şeylerden kısıtlıyordum. Yine belki de bana iyi gelecek şeylerden kaçıyordum çünkü korkuyordum. Sorumluluklarım vardı, bir gün bu evden gidecektik ve belki de bir daha görüşmeyecektik. Ona bu kadar alışmam iyi değildi ve ben alıştığım şeyleri kolay kolay bırakabilen bir insan değildim.

Gelen hapşırma isteğimin önüne geçemezken kendimi tutamamıştım ve son anda ağzımı kapatabilmiştim. Gözlerim yanarken ve burnum kaşınmaya başlarken Yusuf karşımda sitemle konuştu.

"Gece gece de yüzüm yıkanmadı demem artık." Bir yandan da eliyle yüzünü siliyordu. Sinirlerimi anında bozmayı nasıl başarıyordu bu adam? Beni normalde tanıyan herkes sessiz, sakin, kolay sinirlenmeyen biri olarak anlatırken, bu sıfatlara onun yanında sahip olmak oldukça zordu.

"Ağzımın içine kadar dibime girmişsin  sonra yizim yikinmidi dimim. Demezsen deme be, çık git odamdan uyuyacağım."

Yusuf'un eli dudaklarının üzerinde dururken gözlerini belerterek bakıyordu hareketlerime. Oturduğu yerden battaniyeyi çekmeye çalışırken hâlâ aynı durumdaydı.

"Babannemde ne kadar melek gibi kız ağzı var dili yok diyordu senin için. Kadın bu halini görse bir dili var ağzına sığmaz falan diyip aydınlanma yaşardı herhalde."

Dudaklarım aralık şekilde söylediği kelimeleri dinlerken, Yusuf verdiğim tepkiye gülümsedi fakat hemen boğazını temizleyerek duruşunu düzeltti ve aynı ciddiyetle yüzüme baktı.

"Babannen tespit gibi tespit yapmış resmen. Bir de torununa bak, anca insanların sinirini bozsun ne boş adamsın sen ya."

Yusuf kafasını yana çevirip dişlerini gösterecek şekilde gülümserken "hoş diyecektin galiba, dilin sürştü." diyerek kendi kendini yükseltirken alayla baktım bu tavrına. Bu ne kendini begenmişlikti böyle? Tamam yakışıklıydı, gerçekten güzel bir adamdı ama boştu işte.

"Abi?" Tanıdık ses ikimizinde bakışlarının aynı yere dönmesini sağlarken elinde su kabıyla ayakta dikilen Yaren'i gördük. "Senin ne işin var burada, en son baktığımda uyuyordun?"

Yusuf ağır ağır ayağa kalkarken bende battaniyeyi toparlayıp sarınarak yatak başlığına yaslanmıştım. Yaren elinde ki oval kabı yanımda ki sehpanın üzerine bırakırken yanıma oturdu.

VİSAL/TAMAMLANDIМесто, где живут истории. Откройте их для себя