17.Bölüm

15.6K 1K 258
                                    

KEYİFLE OKUYUN.

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

Medya: Dedublüman- Geçmesin Günümüz

Geçmesin günümüz, sevgilim yasla
O güzel başını göğsüme yasla
Geçmesin günümüz, sevgilim yasla
O

güzel başını göğsüme yasla

Birleşebilir mi ah, aşk ihtirasla
O güzel başını göğsüme yasla
Birleşebilir mi ah, aşk ihtirasla
O güzel başını göğsüme yasla

Birleşebilir mi ah, aşk ihtiraslaO güzel başını göğsüme yaslaBirleşebilir mi ah, aşk ihtiraslaO güzel başını göğsüme yasla

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Küçükken sihirli güçlerimin olmasını çok isterdim. Öyle ki evde yalnız başıma oynarken en büyük dileğim sihirli güçlerimle kendime nefes vermekti. Şöyle düşününce de zaten dişe dokunur başka bir dileğim yoktu.

Çocukluk aklı işte. Eksiğimin nefes olduğu düşünüyordum. Biraz fazla nefesim olsa her oyunu oynayabileceğimi. Daha çok oynayabileceğimi...

Bu sihirli güç isteğim ile beraber olan dilek, büyüdükçe ve olayları farkına vardıkça yeni bir bedenimin olması isteğine dönüşmüştü. Sağlıklı bir beden. Çünkü sorun o zamanlar ergenliğime girerken, en çok dış görünüşün önemli olduğu zamanlarda sağlıklı bir beden kaçınılmaz bir istek oluyordu. Yani benim zihnimde dönüp duran şey buydu.

Solgun yüzüm, kilo almayan bedenim, bazen yorgunken saçlarımı yapmaya bile dermanım olmayan ellerim bu dileğimin başlıca sebepleriydi.

Yıllar böyle geçerken bedenimi kabullendim. İyileşeceğime dair her umudu besledim. İyileştim de. Olmaz denilen anda hayata tutundum. Ama işte ne olursa olsun ne kadar geçiyor olursa olsun bazı şeyler içimde ukde kaldı. En sevmediğim günler hep doğum günlerim oldu. Pastaları sevmez oldum. Hele ki üzerinde mum olan pastaları hiç.

İçimde kalan bu ukdeyi ilk nakil olduğum sıralarda gittiğim psikoloğa ağlama krizine girdikten sonra anlatmıştım. Çünkü bazı şeyler hiç kolay olmuyor. Başkalarına göre iyi şükür kurtuldun diyemiyordum ben kendime. Hayatımın on yedi yılı gitmişti. Bu hiç es geçilecek bir ayrıntı değildi ki.

O zamanlar psikoloğum pasta ve hastalığımı hatta ölüm korkumu özdeşleştirdiğimi, bir nevi pastaya karşı koşullandığımdan bahsetmişti. Sürekli bu konu hakkında konuşur olmuştuk. Zamanla pastaya, mumlara karşı olan öfkem durgunlaştı. Kabullendim. Derin bir nefes aldım her doğum günlerimde. İçimden konuştum. Artık o on yedi yaş doğum günün yok Nazlı diye diye kendimi ikna ettim.

İşe yaradı da. O negatif duygular bedenimi terk etti. Umut damarlarımda akmaya başladı. Öyle ya da böyle on yılı geri de bıraktık. Bu on yılda on tane pasta üfledim. Her birinde başka bir düşünce belirdi kafamda. Her birinde başka bir his oldu yüreğimde.

NAZLI SEVDAWhere stories live. Discover now