27. Bölüm

Mulai dari awal
                                    

Bora şaşkınlığını gizleyemeden "az önce ne oldu?" Diye sordu.

Hakan eliyle bekle deyip telefonu gösterdi. "Bir dakika sonra arayacak, bambaşka bir tepki verecek onu bekliyorum" dediği an telefon çaldı. Açıp tekrar kulağına dayadı.

"Karakuzuum, mutlu musun sen şimdi ahh ne dualar ettim senin için bir bilsen" diye şakıyordu kadın.

"Annem teşükkür ederim de babam orada değil mi?" Diye sordu. Babası henüz bilmiyordu. Açıkçası çekiniyordu da. Babasının ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Normalde etliye sütlüye karışmayan biriydi. Sessiz sakin biriydi ama otoritesini sessizlikle çok güzel bağdaşırmış bir babaydı.

"Karşımda ne olmuş ki?"

"Anne babam kim diye soracak?" Daha devam edecekken annesi kesti sözünü "niye yavrum babanın isim hafızası kötü mü sanıyorsun. Emin ol ilk günden aklına kazıdı Bora ismini" dedi annesi hin bir sırıtışla.

"Ne!" Diye şaşırsa da kendini toparlayıp "Ne zamandan beri biliyor?" Diye sordu.

"Imm, geçen seneden miydi önceki miydi hatırlamıyorum" annesi bir şeyler yiyerek konuşuyordu. O denli rahattı ama esmerin kalbi göğsünden fırlayacak gibiydi.

"Ondan mı geçen sene tavırlı gibiydi bana?" Diye buruk şekilde sordu annesine.

Annesi sabah kahvaltı bile yapmadan canının çektiği limona tuz serperek yerken oğlunun buruk sesiyle bir kaç saniye duruldu "belki" diye yanıtladı. Biliyordu ki eşi şu an kabullenmişti.

"Peki ondan mı bu yıl her dakika arayıp her adımımı kontrol etmesi?" Bu kez sesinde sitem vardı. Çünkü babası her an arayıp ne yaptığını nerede olduğunu, onu çok sevdiğini her şeyi konuşabileceğini, kimse için üzülmemesi gerektiğini söylüyordu.

Kadın yüzünün burusuklugunu tek gözüyle dindirmeye çalışıp zoraki açtığı ağzını şapırdatıp "Galiba" diyebildi.

Hakan verecek tepki bulamayınca daha doğrusu bir yandan babasından çekindiği için utanıp bir yandan rahatladığı için mutlu olup ne diyeceğini bilemeyince annesiyle hemen başka bir hakkında konuşmaya niyetlendi "sabah sabah ne yiyorsun anne?" Sesi bariz belliydi konuyu değiştiriyorum diyordu.

Tabi özlem hanımın psikolojisi bu soruyu başka şekilde anlamış olacaktı ki burun çekme sesinin ardından konuştu kadın "sende aynı baban gibisin, iki limon yedim diye gözünüze battı değil mi? Armut almadı geçen gün biliyor musun?" Deyip içli içli ağlamaya başladı.

Esmer kalkan kaşına acılan ağzına müdahale edemedi. Annesi çok garipti. Hemde çok. Normalde armut sevmezdi bile. " Anne sen armut sevmezsin" dedi.

"Size mi soracağım sevip sevmediğimi?" Deyip kapadı telefonu kadın. Hakan şaşkınlıktan açılmış gözünü telefona dikti. Ne olmuştu annesine.

Bora yarım ağız gülümsese de esmere birşey dememeyi tercih etmişti. Esmerin telefonuna gelen mesajla transtan çıkıp mesajı açtı.

Babam: Oğlum, annen bu aralar çok garip. Her zamankinden farklı bir evrede. Menapoz olduğunu düşünüyorum. Dikkatli ol üzmemeye çalış. Üzersen hesaplaşırız

Hakan okuduğu mesajla yeni yeni taşlar yerine oturmuş gibi hissediyorken Bora da göz ucuyla baktığı mesaja karşılık esmerine mırıldandı "babana söyle başka  ihtimalli de gözden geçirsin" deyip güldü. Esmerin şakağına minik bir öpücük kondurup yataktan çıkarak tuvalete ilerledi.

Hakan, kumralın dediğinden bir şey anlamayıp ayaklandı. Yatağını toplayıp kahvaltıya inmek için hazırlandı. Bora da lavabodan çıkıp hazır olunca ilerlediler. Tabi Fatihi çağırmayı unutmayıp. Böyle bir hata yapamazlardı!

61. DAKİKATempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang