~26~

1.8K 138 269
                                    

Pazartesi sabahı yeni uyandığım için şişik gözlerim, uykumu hiçbir zaman tam olarak alamadığın için sürekli esniyor olmam ve sırtımdaki çantanın ağırlığı ile burdaydım. Apartman kapısında, Jungkook'u bekliyordum.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bana yolda olduğunu söylediğinden beri 20 dakika geçmişti, hava cidden soğuktu ve beni bu soğukta bekletiyordu. Bana arabayla gidebileceğimizi söylese de eğer sabah yürüyüşlerime engel olacaksa okula bensiz gitmesi gerektiğini söylediğim için vazgeçip benimle gelmek zorunda kalmıştı. Beni bekleterek de intikam falan alıyor olmalıydı.

Sonunda uzaktan görünen kabarık uzun saçları ve üzerinde bir takım gibi duran okul formasıyla sokağın başından göründüğünde rahatlayıp onun yanıma gelişini izledim. Ben her ne kadar uykuluysam, Jungkook bir tavşan gibi sekerek hareket ediyordu. Çok mutlu görünüyordu ve ona bakarken yüzündeki kocaman gülümsemesini bu mesafeden dahi görebiliyordum.

"Günaaydınnn!" Jungkook sonunda yanıma vardığında etrafımda dönmüş, önümde durup mutlu bir şekilde bana bakıyordu. "Yarım saattir seni bekliyorum Jungkook. Gidelim hadi."

"Dur ya, niye acele ediyorsun. Saat zaten erken değil mi?" Haklıydı. Saat ilk ders saatine göre erkendi. Ama bu benim rutin yürüyüş saatimdi ve okula giderken bazen çevreyi dolaşıyor, yolu uzatıyor ya da sınıfta uyumaya çalışıyordum. Jungkook da artık bu düzene alışmak zorundaydı.

"Erken değil. Gidene kadar ders başla-"

"Günaydın çocuklar."

Kapıdan çıkıp kocaman gülümsemesiyle bize bakan Taehyung'a ikimiz de şaşkınlıkla bakarken, yanımıza yaklaştı.

"Okula mı gidiyordunuz? Ve Jungkook, burda ne işin var?"

Jungkooka baktığımda yutkundu. Onun bakışları da beni buldu ve Taehyung'a tekrar döndüğünde sanki ondan hiç hoşlanmamış gibi konuştu. "Ben de okula gidiyorum." Yüzü ifadesizdi. Tüm bunları benim için yaptığını anlatıyordu bana. Bu haline gülümsedim, ama aynı zamanda kötü hissettiriyordu.

"Nasıl yani, okulun arka tarafta kalmıyor mu?"

"Sizin okula nakil oldum Taehyung."

Konuşması bana biraz sert gelmişti. Taehyung ne düşünüyor bilemiyordum ama sanki başından savar gibi konuşmuştu. Birilerini ciddiye almayan Jungkook gerçekten ürkütücüydü. Onun bu haline denk gelmek istemezdiniz.

"Ah, bu harika." Gülümseyerek konuşan yüzü gerçekten sevindiğini belli ediyordu ama Jungkook'un tavırlarındaki belirgin değişikliği fark etmiş olmalı ki kötü bir şey söyleyip söylemediğini düşünür gibi oldu. Tekrar konuştuğunda "Sizinle gelebilir miyim, yoksa beraber mi gideceksiniz?" diye sormuştu ve bu soruya tam cevap verecekken Jungkook'un sözümü  keserek "Beraber gideceğiz." demesi ona şaşkınlıkla bakmama sebep oldu.

Taehyung hafif şaşkın yüzüyle Jungkook'a baktığında kaşlarımı çatmış ona bakıyordum ki, onun bazı şeyleri fazlasıyla ciddiye aldığını fark ettim. Benim yüzümden hoşlandığı çocuğu tersliyordu, ve hiç pişman olmayan yüzü gülümseyerek bana bakıyordu. "Gidelim Jimin." diyerek kolumdan tutup çektiğinde cevap veremeden peşinden gitmek zorunda kalmıştım. Yapabildiğim tek şey ise arkasından "Afedersin." diyerek Taehyung'a seslenip tekrar Jungkook'a dönmekti.

"Ona neden öyle davrandın Jungkook?"

"Nasıl davranmışım?"

Soruma soruyla cevap verdiğinde yüzüme dahi bakmıyor, gözleri asfaltta gezinirken karışılık veriyordu. "Resmen kovdun çocuğu. Ayıp oldu..."

"Ayıp falan olmadı. Kendi arkadaşlarıyla gitsin."

Şaşkınlıkla yüzüne bakarken bunu gerçekten Taehyung için söyleyen kişinin Jungkook olup olmadığından şüphe ediyordum. İki gün önce yanında tavşan kesildiği çocuğa karşı şimdi bir kaplan olmuştu.

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Where stories live. Discover now