~5~

3.6K 277 218
                                    

Gezi sona ermişti. Son olarak sınıfça fotoğraf çekilmek kalmıştı bize. Bayan Hwang herkesi kontrollü bir şekilde alana topladığında sol tarafa doğru ilerledim. En kenara geçtiğimde birkaç metre ileride elinde kamera ile duran kameramana, ve onun yanında açıyı kontrol eden bayan Hwang'a baktım. Çoktan herkes ön taraflara geçmiş, kimileri oturarak değişik pozisyonlar almış ve okul sitesinde yayınlanacak bu fotoğrafın kenarında köşesinde dikkat çekebilmek için çeşitli yollar aramaya başlamıştı. Tanrım... Ben ise nasıl daha az dikkat çekerim diye düşünüyordum. Fakat kamera açısı tamamlandığında ve bayan Hwang yanımıza yaklaştığında hayatımın her döneminde bana sorun çıkaran bir şeyin tekrar yüzüme çarpmasını izledim. Bayan Hwang fotoğrafta herkesin rahatça görünmesi için boy sırasına göre dizmeye başlamıştı... Aslında boyum idealdi. Ama sınıfın geneli 1.75 üzeri olduğu için kesinlikle öne düşecektim.

Bayan Hwang'ın gözüne takılıp da beni öne almaması için arkaya doğru hareket ederken gözlerim benimle aynı fikirde olduğunu düşündüğümden arkaya doğru ilerleyen Yoongi'yi gördü. Gördüğüm manzara sessizce gülmeme sebep oldu çünkü evet Yoongi ile aynı boydaydık. Yaniii min yoongi? Kısa olduğu için arka tarafa ilerliyor. Oldukça komik bir manzara aslında, taa ki o beni fark edene kadar. Gözlerimi hızlıca kaçırıp ona baktığımı fark etmemesi için içimden dualar ettiğimde gerçekten aptal olduğumu hissettim çünkü çoktan fark ettiğine emindim. Yine de hiçbir şey olmamış gibi önümde duran Jaehyun'un arkasına iyice tüneyip fotoğrafı bir an önce çekmelerini istedim ama az önceki gülüşün bir bedeli vardı sanırım. Çünkü kimse, min yoongiye gülemezdi.

Bayan Hwang boya göre ön tarafa daha kısa olanları alırken Yoongi de ikinci sıraya gönderilmişti. Ve öne geçer geçmez "Bayan Hwang, Jimin görünmüyor." diye seslenmiş ve bayan Hwang ile birlikte çoğunluğun bakışlarını bana yöneltmişti. Jaehyun önümden çekildiğinde görüş açıma giren doğa bilimleri öğretmenimiz eliyle beni göstermiş ve "Ah evet Park Jimin! Ön tarafa geç. Yoongi'nin yanına. Çabuk, haydi hızlı olun!" diye seslenmişti. Yoongi'ye kaşlarımı çatarak baktığımda bana sırıtan kedi suratıyla bakıyordu ama şu an kesinlikle inanılmaz sevimli göründüğünün farkında değildi. Bu yüzden nedense sinirlenememiştim şu anda ona. Yavaşça ilerleyip yanına gittim ve "Güldüğüm için mi yaptın?" diye sordum kameraya bakarak.

"Evet, hem de hayır." dedi bana. Cevabıyla kafamı çevirip ona baktığımda o da kafasını kameraya çevirmiş gülümsüyordu. Daha çok zoraki bir gülümsemeydi bu.

"Hayat bazen böyledir Yoongi." dedim ben de gülerek. Ne dediğimi merak ettiğinden soran bakışlarını yöneltti bana. Tam o sırada bir iki flaş sesi duymuş ama cümlemi tamamlamak adına Yoongi'ye bakmaya devam ediyordum.

"Boyun kısa olduğu için ön tarafa düşersin. Min yoongi olman bir şey değiştirmez. Veya 1.74 olman."

Birkaç flaş sesi daha duyulurken söylediğim şey için kendi kendime gülmeye başlamış ve Yoongi'nin suratıma tepki vermeden bakışına gülüşümle karşılık vermiştim. Sonra anında kafamı çevirip moralim hazır yerindeyken kameraya doğru poz vermiş, elimle kalp işareti yapıp gülümsemiştim. Önde olacaksam en azından fotoğraf konusunda iyi görünsem iyi olurdu. Bu sırada Yoongi'nin hala üzerimde olan bakışlarını hissediyordum.

Fotoğraf çekimi bittiğinde uzaklaşmıştım çünkü Yoongi'den ikinci bir laf duymak istememiştim. Herkes gitmeden önce son birkaç fotoğraf çekiniyor olduğu için bayan Hwang yine sinirlenmiş ve bizi anında otobüse tıkmıştı. Doğa koleksiyonu için ise, birkaç kişi dışında kimse bir şeyler toplamamıştı. Yoongi de bana engel olduğundan katılamamıştım koleksiyona. Ama buna çok takılmıyordum şimdilik. Sadece otobüse bindim ve bu kez diğerlerini beklemeden arkalara doğru ilerledim.

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Where stories live. Discover now