~13~

2.5K 208 144
                                    

Jungkook geldikten sonra çok geçmeden Seokjin de gelmişti yanımıza. Bu süre içerisinde kendimi toparlamış ve ortak aldığımız bir kararla annemi arayarak bugün burda kalacağımı ve endişelenmemesini söylemiştim. Tabii telefonu elime aldığım anda ekranda gözüme çarpan bildirimleri Namjoon gördüğünde, herhangi bir atakta bulunmaması için ona bunu kendim halledebileceğime zorlukla ikna etmiştim. Yoongi bana her yerden mesaj atmıştı. Mesajların çoğu ise, hiçbir sikime yaramayan geç kalmış özürlerindeb oluşuyordu.

Kendini gerçekten pişman mı hissediyor bilmiyordum. Çünkü cidden, bana tüm o kötü lafları söylerken sonradan pişman olacak birine asla benzemiyordu. Aksine, tüm bunlardan keyif alıyor ve her söylediğinde daha fazlasını yapmak istiyor gibi bir hali vardı benim gözümde.

Demek ki bazen, pişman olmaları için yaptıkları tüm pislikleri insanların yüzüne çarpmak gerekiyordu. Bazıları sadece bundan anlıyordu.

Kıyafet konusunda bana kendi kıyafetlerini vereceğini söyleyerek beni ikna eden Jungkook, aynı zamanda bir süre onlarda kalmam için de çabalamıştı. Fakat bunu yapamayacağımı söyleyerek onu reddetmiştim. Aslında, her şeyden çok isterdim burda onlarla kalarak güvende hissetmeyi. Fakat hala bilmedikleri şeyler vardı. Kusmalarım ve uyku sorunlarım gibi...

Bir iki kez beraber geçirdiğimiz film gecelerinde yanlarında kendimi tutamayarak kusmak için banyoya koştuğumda, bunu çeşitli nedenlerle yalanlamıştım. Örneğin tarihi geçmiş bir şeyler yediğim, o akşam yediğim herhangi bir şeyin dokunmuş olması veya midemi bozduğumla ilgili. Elbette ki buna inanmışlardı. Sonuçta en yakın arkadaşlarının onlara yalan söyleyebileceği düşüncesi her zaman geri plandaydı. Ve Park Jimin, ben, iyi bir yalancıydım.

Fakat eğer burda kalırsam üst üste kusmalarımın sebebini çok basit bir şekilde anlayacak, ve bunun için de kendilerine kızacaklardı. Zaten açılan yaraları fark edemediği için hep kendine kızan, hatayı yapan değil de bundan habersiz olan olurdu. Bu hep böyle olmuştu.

Kendilerine kızmalarını, bana kızmalarını veya çözüm sunmalarını istemiyordum. Bu yüzden bu durumu saklayabileceğim kadar saklamaya karar verdim. Onu reddettiğimde beni çok zorlamadı ve Seokjine yardımcı olarak aldığı şeylerle güzel bir yemek hazırladı Jungkook. Hepimiz, daha doğrusu onlar, üzerimdeki üzgün aurayı dağıtmak amacıyla konuyu çok o taraflara çekmeden sohbet etmeye çalışıyorduk. Özellikle Jin hyung, her zamanki şakalarından yaparak moralimi düzeltmeye çalışıyordu. Başarılı olduğu söylenemezdi ama yaptığı şakalar kötü dahi olsa bizi güldürmeyi başarıyordu. Yemek bittikten sonra ısrarlarıma rağmen onlara yardım etmeme izin vermemiş ve beni salondaki koltuğa tekrar oturtmuslardı. Mutfakta her şeyi hallederek salona geçtiklerinde ise, işte en nefret ettiğim kısım burda başlıyordu.

Her ne kadar istemesem bile artık üzerinde durmamız gereken konuya giriş yapmak için ilk önce Namjoon başladı konuşmaya. Ben L koltuğun ortasında üzerimde ince bir polarla oturuyorken Namjoon çaprazımda bana doğru dönerek oturmuştu. Seokjin hyung TV'nin yanında duran masaya kalçasını yaslayarak ayakta bizi izlerken Jungkook ise tekli koltuğun kenarlığına oturmuş ve üzgün bakışlarla yere bakıyordu.

"Jimin, şimdi bize sabah bana anlattığın gibi, ah hayır çok daha ayrıntılı bir şekilde, o piçin-" İç çekti. "Yoongi'nin sana yaptığı her şeyi anlatmanı istiyoruz. Hiçbir ayrıntıyı atlama lütfen."

İç çektim ve yorgun gözlerimi yere dikerek 4 ay öncesine gittim.

"Okulun ilk ayında, hiçbir sorun yoktu. Herkes birbirini yeni tanımaya başlıyordu. Pek sosyalleşemediğimi biliyorsunuz, bu yüzden kimseyle konuşmuyordum. Yoongi ise, genelde yalnız takılıyordu. Yan sınıftan Hoseok adında bir arkadaşı olduğunu biliyorum. Genelde onunla takılırlardı. Ah ve bir de başka sınıftan siyah saçlı bir çocuk. Sanırım adı Taehyung. Üçü yakın arkadaş. İkinci ay, sıkılmaya başladım çünkü kimseyle arkadaş değildim. Ve herkes sessiz takıldığım için benden nefret etmeye başladı. Ders notlarım iyiydi ve kimseyle konuşmuyordum. Bu yüzden hepsi benden nefret ediyordu. Sonrasında çeşitli sebeplerden Yoongi benimle kısa diyaloglar kurmaya başladı. Bazen not istiyor, bazen de önümden çekil, çık şuradan gibi şeyler söylüyordu. Bunu başta sadece beni sinir etmek için yaptığını sanıyordum. Sonra fark ettim ki, sanki bir sebepten sinirini benden çıkarır gibi bir hali vardı. Beni gördüğünde laf atmaya başlıyordu. Çoğu zaman kilolu olduğum konusunda şeyler söylüyordu."

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz