3.2 Proposition

122 12 3
                                    

İkili dağ başındaki boş eve girdiğinde Harry elindeki çantayı yerini bildiği odaya çıkartmıştı. O sırada Louis de oturma odasına geçmiş, rahatsızca boş koltuğa oturmuştu. Louis için uzun olan bir süre çocuk sesi duymadığı için vücudu bir anda kendisini salmıştı. Uykusu da gelmişti. Sırtını rahat koltuğun arkasına yaslayıp koltuğa yayıldı.

Harry merdivenlerden inip oturma odasına girdiğinde Louis bir Harry'ye bir de elinde ki kağıda baktı. Bu neydi şimdi?

Louis koltukta kıpırdanıp dik bir konuma gelirken pür dikkat Harry'nin elindeki kağıda bakıyordu. Hatta öyle dikkatli bakıyordu ki Harry'nin gülümsediğini bile görmemişti.

"Eğer o boşanma kağıdı ya da benzer bir şeyse yanıma bile yaklaşma Harold." Harry yüzündeki gülümsemeyi silip ciddiyetle koltuğa, Louis'nin yanına oturup elindeki kağıdı masanın üzerine buraktı.

"Belki de kendin baksan daha iyi olur Louis." Louis uzun zaman sonra adını sevdiği adamdan duyduğu hitapla içinin titrediği hissetti. Geriliyordu..

Louis derin bir nefes alıp masaya yaklaştığında Harry arkasına yaslanmış sevdiği adamın tepkileri izliyordu. Louis çatık kaşlarıyla kağıdı okumayı bititip ne zaman tutmaya başladığını bilmediği nefesini verdi. Yanındaki yastığı alıp hızla Harry'ye vurdu.

"Bunun için mi beni bu kadar gerdin Harold?" Louis dizlerinin üzerinde yükselip elindeki yastıkla Harry'ye vururken Harry kahkahalarını tutamıyordu. Louis'nin o an ki ifadesi görülmeye değerdi.

"Özür dilerim! Özür dilerim Lou. Seni korkutmak istemedim. Ama tepkin çok güzeldi." Louis derin bir nefes verip elindeki yastığı aldığı yere geri bıraktı. Yorulmuştu..

"Hayır, komik de değil nefen bu kadar güldün anlamıyorum. Seni kaybetmekten korkuyorum Hazz. Ve bu bana o kadar da komik gelmiyor. Çünkü seni kendimi sevdiğimden daha fazla seviyorum!" Louis kafasını Harry'nin omzuna koyup derin nefesler almaya başladı. Kalbine inecek sanmıştı. Hayatı boyunca bir Harry kendini öldürmeye kalktığında bir de bu şakayı yaptığında bu kadar korkmuştu.

Harry kollarını Louis'ye sarıp kafasını boynuna gömdüğünde Louis bütün korkusunun, bütün sinirinin uçup gittiğini hissetmişti. Buz gibi olan elini Harry'nin ensesine koyup saçları arasına uzun bir öpücük kondurdu.

"Neden bilmiyorum ama en ufak bir şeye bile böyle tepki veriyorum şu sıralar. Sanırım biraz fazla doldum bebeğim. Bağırdığım için de özür dilerim. Sadece korkuyorum." Harry tebessüm edip Louis'nin boynuna uzun kokulu bir öpücük bıraktı. Bu Harry'nin dilinde 'sorun değil' demek oluyorudu.

"Ben de üzgünüm Lou." Harry başını Louis'nin boynundan çekip göz göze gelmelerini sağladı." Peki cevabın ne?" Louis derin bir iç çekip koltuğa sıkıntıyla olurdu.

"Hazz.. Bu.. Bu biraz fazla değil mi? Kendimi kötü hissediyorum artık. Sürekli senin paranı kullanıyorum zaten." Harry de Louis gibi derin bir iç çekip sevdiği adamın ellerini tuttu.

"O benim param değil. Bizim paramız. Sen benim kocamsın Louis. Ve.. Bilmiyorum. Seni bu konuda teselli edemem. Beni biliyorsun teselli konusunda çok kötüyüm. Ama eğer kendini iyi hissetmek istersen bu kağıdı imzaladığında sen de kendi paranı kazanacaksın." Louis ellerini tutan adamın sol elini tutup bileğini, nabzının üstünü öptü.

" Senin menajerin olarak? " Harry mırıldanarak sevdiği adamı onayladı. Gerçi az önce Louis'nin yaptığı şeyden sonra nasıl bu kadar sakin görünüyordu bilmiyordu ama.. Sakindi işte (!)

Addiction // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now