Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•••••
"Hey! Ben Harry Styles. Seni teklifini kabul etmek istediğimi söylemek için aradım." Harry gergin bir biçimde oradan oraya yürüyor dudaklarını ısırıp duruyordu.Koltukta oturan Niall ise pür dikkat Harry'yi izliyordu.
"Tanıdım seni. Tabii ki buluşup konuşabiliriz Harry. Hatta bugün müsaitsen hemen bugün buluşabiliriz. Ne dersin?" Harry ufak bir düşünmenin arkasından bugün yapacak bir işi olmadığını farketmişti.
"Pekâlâ bana bugün uygun. Yani bugün buluşup konuşabiliriz." Saçmaladığı için Niall'a dönüp yüzünü buruşturmuştu. Telefonun öbür tarafından gelen kahkahayı duyunca rahatlamıştı. Sarah Jessica Ericsson çok rahat bir kadındı. Korkutucu rahat bir kadındı.
"Bir saat sonra atacağım konumda buluşalım baaay" Harry cevap vermek için açtığı ağzını telefonun kapandığını belli eden ses ile kapatmış şok içinde telefonuna bakmıştı.
Birkaç dakika boş boş telefona baktıktan sonra duyduklarını idrak etmiş ve telefonu hızla masaya atarcasına bırakmıştı. Koşar adım banyoya girerken Niall'a ne konuştuklarını anlatmaya çalışıyordu.
"Bir saat içerisinde evden çıkmam ve atacağı konuma gitmem gerekiyor." Hızlıca banyoya girip yine aynı hızla duşunu almıştı.
Belinde havlusuyla dolabın karşısına geçtiğinde çalan kapıyı duymuştu. Ama umursamamıştı. Mor bir pantolon, beyaz tişört seçip hızlıca giyindi. Aynanın önüne geçip saçını düzeltirken masasının üzerindeki bandanaya takılmıştı gözü. Bandanın yanından gözlüklerini alırken diğer elini de bandanaya doğru uzatmıştı. İçeriden ona seslenen Niall ile hızla bandanaya son bir bakış atıp almadan odasından çıktı.
Koridorda ki aynada saçlarına tekrar bakarken içerideki Niall'ın söylenmelerini dinliyordu.
"Ah! Hadi ama geç kalacaksın! Harry! Ben senin işini senden daha çok düşünüyorum resmen!" Harry son kez saçlarını düzeltip salona doğru adımlamaya başladı.
Salona girdiğinde Niall Harry'yi süzerken Harry de konuşan üçlüye şaşkınlıkla bakıyordu. Demek ki kapıyı çalan onlardı. Niall'ın kargosu geldi sanmıştı. Gerçi öyle olsaydı Niall'ın çığlığını duyardı.
"İlk gözlem için böyle giyindiysen fazla özenmişsin bebeğim. Kadın seni pembe puantiyeli gömlek ile gördü." Niall'ın konuşmasını umursamayan Louis son cümleyle kafasını hızlıca o tarafa çevirip Harry'yi süzmüştü. Harry'nin çatılmış kaşlarını görünce onun da kaşları çatılmıştı.
