2.4 New Season

134 14 64
                                    

Billie Eilish - Bored

Harry'nin New York'a gitme isteği Louis tarafından engellenmişti. Şimdi de Niall'ı evden kovmuş salonda oturuyorlardı. İkilinin arasında garip, gerici bir sessizlik vardı. Louis bu sessizlikten sıkılıp konuşmak için dudaklarını araladığında Harry hızla konuşmaya başladı.

"Birşeyler mi içsek? Ben gideyim ikimize kahve yapayım." Harry salondan koşar adım uzaklaşmış ve nefes nefese mutfağa girmişti. Ama bir sorun vardı. Canı birşey istemiyordu. Midesi bulanıyordu ve gidip kusmak istiyordu.

Cebinde çalan telefonla kendine geldiğinde aklı da başına gelmişti. Ne yapıyordu şimdi bu adam? Kahve de nerden çıkmıştı? Telefonu açıp hoparlöre aldı ve ada tezgahın üzerine koydu.

"Harry hızlı olacağım internette senin Louis ile kavga ettikten sonra tekrar birlikte görüntülendiğin yazıyor ayrıca bir de fotoğraf var. Tanrım! Lütfen kavga etmemiş olsunlar!" Harry Sarah'nın sızlanmalarını dinlerken aklına sıcak çikolata yapmak geldiği için malzemeleri çıkartıyordu. Elindekileri tezgaha koyup iki elini de ada tezgaha yaslayıp kafasını eğdi telefonuna bakmak için. Konudan bağımsız aklından geçen şeyleri söylemeye başladı.

"Bilmiyorum Jessica. Kavga ettik ama ona şimdiden o kadar bağlandım ki 'onsuz ne yaparım?' diye düşünmeden alıkoyamıyorum kendimi. Lowell gibi değil. Lowell'dan ilgi beklerdim çünkü beni sevdiğini hiç hissetmezdim. Ama şimdi Louis'nin gözlerine bakmam yeterli sevildiğimi hissetmek için. Nasıl annemin gözlerine baktığımda güven görüyorsam onun gözlerinde de saf sevgi görüyorum. Ama onun benim hakkımda olan düşüncelerini bilmiyorum ve bilmemek beni korkutuyor. Ya yeterince iyi değilsem, ya ona istediği hiçbir şeyi veremezsem, ya bir gün benden sıkılırsa. Ah! Kafamda o kadar çok şey var ki! Her neyse! Kafanı şişirdim Sarah ben, senin de işin vardır en iyisi kapatayım. Çayları götürmem gerek" Harry bu kadar konuşmanın üzerine 'çay nerden çıktı' diyerek arkasını döndü.

Karşısında, kollarını önünde birleşmiş omzunu kapı pervazına yaslamış yeri izleyen Louis vardı. Bu adam ne ara gelmişti? Harry korkuyla gözleri büyürken Louis'ye doğru birkaç adım yaklaştı.

"Konuştuklarımın ne kadarını duydun Louis?" Duymasında bir problem yoktu ama daha kendisine bile itiraf edemediği şeyleri söylemişti telefonda. Ve bunları böyle duymasını hiç istemezdi. Niye bilmiyordu ama bu onun için önemliydi.

"Benim hakkımda söylediğin her şeyi duyacak kadar uzun zamandır buradayım. Bunları bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun Hazz?" Düşünmemişti. Harry bunları Louis'ye söylemeyi düşünmemişti. Kendisine bile itiraf edemediği birşeyi nasıl söyleyebilirdi ki?

'Düşünmedim. Louis ben daha bunları kendime itiraf edemezken sana söylemem yalan olurdu. Sana yalan söylemeyi hiç istemem ben. Seni seviyorum! Seni o kadar çok seviyorum ki seni kaybetmeyi göze alamam! Sana bunları söylersem gidersin sandım. Çünkü sevdiğimi söylediğim kim varsa gitti ve ben seni kaybetmek istemiyorum!" Harry haklıydı. Harry çoğu konuda haklıydı ama Louis de bunu itiraf etmek istemiyordu.

"Ben de seni kaybetmek istemiyorum Hazz. Bize ne oldu böyle?" Bilmiyorlardı. İkisi de onlara ne olduğunu bilmiyordu. Kafaları karışmuştı ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. İkili bakışmasına devam ederken çalan telefon sesiyle korkmuşlardı. Harry hızla tezgâhın üzerindeki telefonu açıp kulağına götürdü. Ama hâlâ Louis'nin gözlerinin içine bakıyordu. Kopamamıştı.

"Harry! İnsanların sizin hakkınızda yazdığı şeyleri okuman gerek! İnsanlar kavga sebebinizin Kendall Jenner olduğunu ve senin Louis'yi aldattığını söylüyor! Buna acilen bir açıklama yapman gerek! Yoksa daha da kötüleşecek!" Harry böyle olacağını tahmin etmişti ama söyleyecek birşeyi yoktu. Sarah'yı onaylayıp telefonu kapatıp yine tezgaha koydu.

Addiction // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now