45.Bölüm:'Sen Benimsin Ben Seninim'

27.6K 1.3K 789
                                    

İyi okumalar dilerim.

Uzun bir Poyraz'lı bölüm oldu. Emek verip uğraşıyorum. Lütfen siz de bol bol yorum yapıp beğenin. Aynı zamanda takip edersiniz sevinirim.

45.Bölüm: Sen Benimsin Ben Seninim

🔫🔫

"Seni aldatmadım Karakurt."

"Seni seviyorum Asena."

Karakurt bana aşık. Direksiyona sarılıp öptüm. Geç saatlerde Türkiye'ye geldiğimiz için Albay, eve gitmemizi ve dinlenmemizi söylemişti. Saat şu an öğleden sonra ikiyi gösteriyordu. Tugay'a doğru sürüyordum.

Operasyon noksansız bir şekilde sonuçlanmıştı. Türkiye'ye ayak bastığım gibi yere çöküp toprağımı öpmüştüm. Özlemiştim. Ölümüne sevdalıyım; bayrağıma, ülkeme.

Tugay'a vardığımda arabayı park edip indim. Poyraz, Mert, Oğuzhan ve Batu; giriş kapısındaydılar. Gülümsedim. "Hayırdır? Karşılama töreni mi yapıyorsunuz?" dedim ama aynı tepkiyi alamamıştım. Hepsinin yüzü sirke satıyordu, biri hariç.

"Günaydın." dedi Poyraz, gülümseyerek. "Günaydın." dedim. Batu'ya baktım. Başını iki yana salladı. Ya kötü bir şey olmuştu ya da olacaktı.

Bir araba sesi gelince arkama döndüm. Taksiden inen kişiyi görünce kaşlarımı çattım. "Alparslan?" Bana bakmadı. Yanımdan hızlıca geçti. Alparslan'ı gözlerimle takip ettim. Poyraz'ın karşısında durup sert bir yumruk geçirdi yüzüne.

"Alp!"

Poyraz geriye doğru sendelemişti. "Ben sana demedim mi, kardeşimden uzak dur diye? Anlaman için kaç kez uyarmak gerekiyor?" Alparslan kükrüyordu. "Sen nasıl dokunursun ona?" Bir kez daha yumruk atmıştı. Alparslan'ın kolundan tutup çekiştirmeye çalışıyordum ama mümkün olmuyordu. Karıncanın tam bir ekmeği kaldırması kadar imkansız bir durumdu.

"Alparslan yapma." dedim. "Öldürürüm. Yemin ederim seve seve yaparım. Bir daha ona dokunduğunu görmeyeceğim." Poyraz neden bir karşılık vermiyordu? İfadesiz bir şekilde burnundan akan kana bakıyordu. "Alparslan, lütfen." dedim.

Poyraz'ın dudağının kenarı alaylı bir şekilde kıvrıldı. "Öldürsene. Ben yapamadım, sen yapsana." dedi Poyraz. Kaşlarımı çattım. Alparslan sinir bozucu bir şekilde gülmüştü. Kafayı yiyeceğim.

"Yeter!" dedim.

Alparslan bana döndü. Yüzündeki sinirli ifade silinmiş sıcak bir gülümseme yerleşmişti. Ellerini yanaklarıma bastırıp alnımdan öptü. "Harikaydın güzelim. Seninle gurur duyuyorum. Acil göreve gitmem gerek. Dönünce kutlayalım, olur mu?" Allah'ım ne olur bana yardım et. Şaşkın bir şekilde Alparslan'a baktım. Kollarını bedenime sardı.

"Kendine iyi bak. Seni çok seviyorum." deyip ayrıldı. Taksiye doğru ilerledi. Kapıyı açıp omuzunun üzerinden Poyraz'a baktı. "Bu iş burada bitmedi. Kardeşimin gözünden akan her bir damla yaş için seni pişman edeceğim." Araça bindi ve gitti.

Ben ne yaşadım?

Poyraz'a döndüm. Mahçup gözlerle baktım. Gülümsedi. "Hadi geçin, birazdan toplantı olacak." dedi Mert. "Revire gidelim mi?" dedim. "Olur." dedi Poyraz.

"Poyraz dayanıklıymış. O yumrukları ben yeseydim, tahtalı köyü boylamıştım." dedi Batu, ortamı yumuşatmak ister gibi. Sadece Poyraz gülmüştü.

Revire girdiğimiz gibi malzemeleri çıkarttım. "Alparslan adına özür dilerim. Yapmaması gerekirdi." dedim. "Yok, hakettim." dedi Poyraz. Yüzündeki kanı temizleyip pansumanı yapmaya başladım. Allah'tan kırık yoktu.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin