"Sadece hat işi kaldı o zaman?"

Kurduğu cümle nerede olduğumuzu bana hatırlatırken "öyle sanırım." diyerek karşılık verdim. Ardından telefoncuya girerek hat konusunu da hallederek aynı kalabalığın içine daldık. Bir yandan yürümeye çalışırken diğer yandan etrafı incelemeye çalışıyordum. Esnafın çoğu birbiriyle gerçekten aile gibi gözüküyordu. Bu samimi ortam bir anlık da olsa içimi ısıtmıştı. Başta farkedemediğim Trabzon yazısının önünden geçerken resim çekinen insanlara kaydı bakışlarım. Annesinin elini sıkıca tutmuş babasının elinde ki kameraya kocaman gülümseyen çocuğun yüzünde kardeşimi bulmak istedim. Kendim için olmasa bile onun böyle bir duyguyu yaşamasını çok istedim.

"Efendim abi."

Adının Yusuf olduğunu öğrendiğim adamın telefonla konuşmasını ve adımlarımızın yavaşlayıp bir kenarda durduğumuzu o an farkedebilmiştim. Bakışlarım tekrardan etrafta gezerken kulağım ister istemez ona kayıyordu.

"Aldım aldım, kasadalar tazeler."

Sanırım akşam yapılacak olan mangal hakkında konuşuyorlardı.

"Hamsi aldım, en iyi o gider dedim."

Daha önce hamsi yemiştim evet ama aramın çok da iyi olduğu söylenemezdi. Genel olarak et ürünlerinin tamamıyla bir sorunum vardı sanırım. Bunların arasında diğerlerine kıyasla biraz daha fazla tükettiğim tavuktu.

"Tamam abi, kolay gelsin."

Konuşması bittiğinde bütün bedeniyle bana doğru döndüğünü hissettim ve aynı şekilde karşılık vererek bakışlarımı yüzüne taşıdım.

"Alacağın başka bir şey varsa mağazaların olduğu tarafa gidebiliriz."

İhtiyacım olan başka bir şey yoktu sanırım. Gelirken çoğu şeyimi almıştım. Kardeşimle gezmeye çıktığımız o güne bırakabilirdim bu kısmı sanırım. Onunla bunları düşünmek, mağazaları gezmek daha iyi olabilirdi.

"Hayır yok, teşekkür ederim."

"Öyleyse eve geçsek iyi olacak gibi. Akşam trafiği bizi geciktirebilir."

Söylediği kelimeleri onaylandığımda kısa süre içinde arabaya ulaşmıştık. Arka koltuğa binmek biraz tuhaf gelmişti bu yüzden ne yapacağımı bilemesem de sonunda ön koltuğa yerleşirken bulmuştum kendimi. Arka koltuğa oturmak sanki onu şoförümmüş de beni istediğim yere götürmek zorundaymış gibi hissettiriyordu. Ona da kendime de böyle kötü bir duyguyu hissettirmek istememiştim.

Araba hareket ettiğinde cebimde ki telefonun varlığını hatırlayarak çıkardım ve yeni aldığım hattı da takarak bir kaç işlemin ardından Yıldırım, Nesibe sultan ve Murat abinin numaralarını kaydettim. Tüm bunları yaparken yanımda duran adamın bakışlarının arada bana kaydığını hissedebiliyordum.

Yıldırım'ı aramam gerektiği kafama dank ettiğinde hiç düşünmeden bunu işleve geçirdim. Bir kaç çalışın sonunda ise açılmıştı.

"Alo."

"Telefonumu efendi efendi açtığın günleride mi görecektim ben."

Yıldırım'la uğraşmayı seviyordum. Hayatımda bu yanımı ondan başka bir de kardeşim biliyordu. Dışarıdan soğuk biri olduğumu söyleyenler sanırım bu konuda haksız sayılmazlardı.

"Bilmem görecek miydin?"

"Gördüm şu an Yıldırım."

"Demek ki görecekmişsin Mihri, niye edebiyat yapıyorsun."

VİSAL/TAMAMLANDIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora