Hakan kitaba baktı kalın bir kitaptı. Hakkında çok şey duymuştu kimi yarıda bırakmış kimi sonuna kadar devam etmiş çok beğenmişti. "Tutunamayanlar" diye fısıldadı. "Senin tökezledigin sayfaları bulup oradan çıkaracağım. Bulunca elimi uzatacağım. Tutacaksın değil mi?"

Bora yorgun bir gülüşle kafa salladı. "Bulursan beni, tutacağım"

O an Hakan tüm mutsuzluklarını unuttu. Umutsuzlukları rafa kaldırdı. Tüm hayal kırıklıklarını toplayıp çuvala bastı. Bora şans vereceğine dair söz vermişti. Az önceki ağlayışlar onun değilmiş gibi gülümsedi anında. Bayram çocuğu heyacanı vardı üzerinde. Elindeki kırmızı kitap bayram şekeri mutluluğu veriyordu. Bir an önce okuyup hatmetmek istiyor sevdiği kumralın kalbine ulaşmak istiyordu.

Esmer karşısında oturan kumralı unuttu bir anlığına elindeki kitaba o kadar güzel gülümseyip bakıyordu ki gören biri Boraya değilde Kitaba aşık sanabilirdi. Bora onun bu halini görünce göğsünde bir yerlerin devrildiğini işlerin pek de normal gitmediğini anlamıştı, pek de umursamadan izledi karşısındaki bu masum güzel manzarayı. Hâlâ kesik kesik burun çekmeleriyle ufak nefes almaya çalışan esmere kendi de gülümseyerek baktı. Cebinden pecetesini çıkarıp uzattı esmere "al sil burnunu, kolunu pislettin hep"

Hakan ışıldayan gözlerini dikti sevdiğine "bazen gerçekten annem içine kaçmış diye korkuyorum" diye yalancı bir korkuyla konuştu. "Gerçi annem burada olsa en son senin içine kaçardı ya" deyip kendi kendine kahkaha attı.

Bora anlamsız bakışlarını yöneltince esmere "boşver" dedi esmer. Bora ısrarlı bakışlarını çekmeyince konuyu başka yere çekmeye çalışsa da başarılı olamayınca pes eder gibi soluklandı "annem senden pek haz etmiyor" diye mırıldandı. Ağzını tam açmadığı için de kelimeleri yuvarlayarak çıkarmıştı ki belki bora anlamaz da üstelemezdi.

Tabi ki Bora net sekilde anlamıştı. "Niye lan, annene naptım" dedi kendini savunmaya aldı direkt. Daha konuşacaktı ama esmerin kaçan bakışlarını görünce sorgulayıcı bakışlarını dikti yine esmere.

"Ben biraz huysuzlanınca, bir de okulu bırakınca, birde öfkelenip eve gidip durunca ha birde sürekli alttan ders alınca birde..." diye devam edecekken bora elini kaldırıp sözünü kesti. "Korkarak soruyorum ama sonucu bana nasıl bağlayacaksın"

"Işte bunların sonucunda annem sebebini sevdiğim bir kızın olma ihtimaline bağladı. Ben üzüldükçe o ilerideki gelin adayına bilendi falan. Oğlum anne işte, ben üzüldükçe o sana kıllandı." Diyerek en ılımlı açıklamayı yaptı. Halbuki annesi ciddi manada gelin düşmanı bir kaynana olacaktı. Hatta bunun gelin değilde bir damat olduğunu duyunca bile fikri değişmedi. Oğlunun çektiklerini damadın burnumdan fitil fitil getireceği günleri iple çekiyordu.

Bora, gelin lafıyla bozulsa da pek çaktırmamaya çalışıp gülümsemeye çalıştı ama başaramadı. "Iyi bir gelin götürürsün sever o zaman" deyip ayaklandı. Keyfi laçka olmuştu, anında bozulup anında düzelebiliyordu.

Hakan, kumralın bozulduğunu anlayınca kitabı hemen yana bırakıp pesine ayaklandı. "Ulan ne alaka, ben öyle üzülüp büzülünce ana yüreği demek kinlenmiş kendince. Seni görse sever öyle kötü biri değil sadece sevdikleri üzülünce o sinirlenir ama saman alevi gibidir siniri"

"Kim bilir ne anlattıysan kadına tanımadığı birine bile sinirli" diye alayla konuştu kumral. Yatağının kenarından sigarayı alıp balkona çıkacaktı ama esmerle konuşmasının bitmesini bekliyordu.

"Başa dönmeyelim işte. Eski eskide kaldı. Gelince sever seni" diye adımladı kumralına.

"Beni niye seviyor oğlum, kadın gelin bekliyor iyi bir gelin götürürsün sever" deyip dolabına adımladı niyeti bir hırka aramaktı ama gözünün önünde duranı görmekten aciz durumda olduğundan altını üstüne getirmişti bile.

"Sen gelin dememe mi kızdın" dedi esmer yandan sırıtıp konuşurken. Arkası dönük kumral öfkeli gözlerini esmere geçirememek için zor tutuyordu kendi. Dolaba gömülmüş hala arıyordu.

Esmer, onu hafif yana ittirip iki saattir elinin altına bir o taraca bir bu tarafa yuvarlanan hırkayı alıp verdi kumrala. "Gelin melin yok. Seni bekliyor" dedi gözünün içine bakarken.

Bora, esmerden bir kaç santim uzun boyundan ötürü kafasını hafif eğip çatık kaslarıyla baktı esmere. O kadar çok dibindeydi ki az önceki fısıltılı cümlelerini bile duymuştu rahatlıkla "ne demek beni bekliyor."

Hakan kendi ayarladığı bu yakınlığa daha fazla dayanamayacağını anlayınca bir adım gerileyip yutkundu. Zihninden geçenleri Bora duysa muhtemelen arkasına bile bakmadan odadan kaçardı. Düşüncelerinin daha fazla derinleşmesine izin vermeden kumralına odaklanıp cevapladı "adını biliyor, fotoğrafını falan da gördü. Mezuniyetimde gelecekler. Onu damat olarak karşılamasan bile muhtemelen bi yolunu bulur seni bir güzel silkeler öyle döner" deyip gülümsedi.

Bora da onun gülümsemesiyle güldü. "her türlü biri silkeleyecek yani diyorsun." Dedi elindeki hırkayı üzerine geçirirken.

Hakan onaylamaz bir ses çıkarıp "hayır her türlü kayınvaliden silkeyeleyecek" dedi iddialı sesiyle. Ardından kendine de kumralın dolabından bir hırka çıkarıp giydi.

Bora önden o arkadan çıktılar odadan. Balkona gelince kapıyı sessizce kapattı bora. Sigarayı ateşleyince Hakandan bir kaç adım öteye uzaklaştı. Hakan cebindeki sigarayı alıp dudağına yerleştirip çakmağa uzanınca Bora sakin bir hamleyle aldı dudağındaki sigarayı. Kendi paketine koyup bir şey demeden izledi dışarıyı.

Hakan memnuyetsiz bir homurtudan sonra tekrar bir dal çıkarıp yerleştirdi dudaklarına. Bora onu da alıp paketine attı. "la havlee" diye uzattı kızdığını belirtme adına.

"Içme oğlum nefesin bi yerlerinden çıkıyor, hem ne geldin peşimden dumana maruz kalma diye odada içmedim ben. Hadi git gelirim birazdan." Deyip elindeki yarılanmış sigarayı gösterdi.

"Görende ilk defa içiyorum sanır. Arada Bende içiyordum bi rahat ver" deyip bir dal daha çıkaracakken Bora elindeki paketi kaptı. Paketi hırkanın cebine atıp gözünü çekti esmerden. "Hadi odaya. Sözümü ikiletme" deyip ima yüklü sesiyle dalga geçti esmerle.

Esmer ufak bir kahkaha atıp baktı kumrala. Iki parmağının arasındaki dalı tam ağzına götürdüğünde yavaşça uzattı elini kumralın dudağına. Kumralın afallamasından faydalanıp yarılanmış dalı alıp kendi dudaklarına götürdü. Derin bir nefes çekip "sen de haklısın böyle içmek istediğini söyleseydin vakit kaybetmezdik" deyip göz kırptı.

Bora onun bu arsız haline gülümseyip kafasını iki yana salladı. Biliyordu ki az önce aldığı her sigarayı esmer böyle böyle ondan koparacaktı artık. Çünkü her sigara içişinde esmerin, kendi dudaklarına takılı kaldığını, bir süre yutkunamadığının farkındaydı Bora. Kim bilir ne kadar çok kurmuştu bunun hayalini. Şimdi bunu elde etmişken bırakmazdı. Biliyordu.

Yine de daha fazla içmemesi için esmerin eline uzanıp neredeyse bitmek olan sigarayı alıp son kez yudumlayıp balkon pervazına bastırdı. Kafasıyla gidelim diye işaret verip adımlayınca arkasından gelen esmerin mutluluktan uçtuğunun farkındaydı. Kendi içinde de mutluluğun büyük postallarla kol gezdiğini bildiği gibi.

Nedense çok hoşuma gitti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nedense çok hoşuma gitti. Paylaşayım dedim.


61. DAKİKAWhere stories live. Discover now