30

662 39 4
                                    

Cumartesi 16

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Cumartesi 16.55

Olduğum yerde heyecanla kıpırdanırken bakışlarım sürekli kapıdan dışarıya kayıyordu. Ritmik hareketlerle ayaklarımı yere vurarak derin bir nefes aldım. Bakışlarım Jimin ve Taehyung'a kaydığında huysuz bir ifade belirmişti yüzümde. "Ya..." Diye mırıldandım sesimi onlara duyurmak istercesine. Ellerimi kapının kulpuna yerleştirdim ve daha çok açtım kapıyı. "Gün batımını kaçıracağız." Bakışlarım tekrar dışarıya dönerken dalgası durulmuş denize yansıyan güneşe kaydı bakışlarım. Yavaş yavaş batıyordu ve gökyüzünü kızıllığına bulamıştı. Müthiş bir manzaraydı bu.

Taehyung'un bakışları anında bana dönerken bir an sonra dışarıyı süzmüştü. Yüzünde bir gülümseme belirirken Jimin'i kolunun altına aldı. İkisi birlikte mutfak bölümünden çıkarken heyecanla dışarıya çıkarak kumlara ayak bastım. Denizin kokusu burnuma doluyordu. Taehyung diğer kolunu da benim omuzuma atarken birlikte ilerlemeye başlamıştık. Gerçekten mutlu hissediyordum, tüm zamanımız bize aitti.

Şehirden uzak bir yerdeydik. Tam olarak neresi olduğunu bilmiyordum, yolculuk boyunca tek odaklandığım akıp giden yol ve Taehyung ile Jimindi. Karavanla birlikte geldiğimiz için yolculuk oldukça yavaş geçmişti ama bununla ilgili bir şikayetim yoktu. Hatta daha uzun sürmüş olsa bile yine sesimi çıkarmazdım. Taehyung radyoda çalan şarkılara eşlik etmeye başladıktan sonra Jimin'le birlikte kahkahalarımıza engel olamamıştık. Ses tonu gerçekten çok güzeldi ama bunun şarkı söylerken geçerli olduğunu sanmıyordum...

Tamamen sakin ve ıssız bir yerde kalacaktık. Deniz sezonu henüz açılmadığı için her yer sakindi. Deniz dingindi, etrafta doğanın sesi dışında hiçbir ses yoktu neredeyse. Ağaçlar ve kayalıklar çevremizi kapatıyor ve sadece denizin manzarasını sunuyordu. Issız bir koy gibiydi ama sahili vardı. Geldikten sonra karavanın hemen önüne masa ve sandalyeleri yerleştirerek bir düzen kurmuştuk.

Kumlar ayağımızın altında ezilirken gülümsedim. Denize girmek istiyordum, akşam güneşi yüzüme vursun, gece birlikte yıldızları izleyelim ve sabaha karşı güneşin doğuşunu izleyelim. Çocukça bir hevesle doluydum tam da şu an. Şehrin kalabalığından ve tüm sıkıntılardan uzaktaydık. Kolumu Taehyung'un beline dolarken adımlarımız yavaştı.

"Hayatım sen bir daha şort giymesen mi acaba ya..." Diye mırıldandı Jimin. Yavaşça Taehyung'un kollarının arasından çıkarken muzip bir ifade vardı yüzünde. Bakışlarım Taehyung'a kayarken kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. "Çok fena bir şey oldun böyle..." Jimin'in gözleri mutlulukla parlarken Taehyung'un yüzündeki içten gülümsemeye takılmıştı bakışlarım. Bu cümleyi Jimin kurmasaydı muhtemelen birkaç dakika içerisinde Taehyung'un dudaklarından dökülecekti. Biliyordum bunu.

"Ya... Öyle mi?" Taehyung'un yüzünde ukala bir gülüş varken bakışları ikimizin üzerinde dolaşıyordu. Jimin tekrardan Taehyung'un yanına geçerken bir kırkırtı döküldü dudaklarından. Gözlerim Taehyung'un üzerindeyken gülümsüyordum. Giydiği siyah şort bacaklarını açıkta bırakmıştı. Bacak kasları belli oluyordu. Baldırında yer alan dövme gözükürken kolunun altından çıkarak geri geri yürümeye başladım. "Bir bakayım..."

𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιηWhere stories live. Discover now