16

1K 86 3
                                    

Pazartesi 00.45

Dalgın bakışlarla önümdeki bar tezgahını silerken hiçbir şey düşünemiyordum. Zihnim boştu. Bunun kullandığım şeyin etkisinden olduğunu biliyordum. Her zamanki gibi kaçış yoluma sığınmıştım. Zihnim gibi gözlerim de boş bakıyordu. Odağını bulmakta zorlanıyor ve sadece bir noktada sabit kalıyordu. Her şey boştu, bu gördüğüm yüzler boştu. Bana bir şeyler anlatmaya çalışan Jonathan'ın sözleri boştu. Hiçbir anlamı yoktu. Öylesine şeylerdi ve uçup gidecekti.

Bir tek kalbim doluydu. Öyle bir ağırlık vardı ki üzerinde ne yaparsam yapayım hafifletemiyordum. Acıyordu, avuçlarımın içine alıp sıkıyormuşum gibi hissettiriyordu. Kurtulamıyordum. Hiçbir şey geçirmiyordu bunu.

Her şey pusluydu sanki. Düşüncelerimi toparlayamazken çok kısa bir süre sonra gerçekliğe döneceğimi biliyordum. Bunu istediğimden emin değildim çünkü o zaman asıl cehennem başlayacaktı. Taehyung'tan aldığım paketlerden birini dün eve gittiğimde çekmiştim. İkincisini ise bugün işe gelmeden. İlk defa art arda böyle kullanıyordum ve bu beni mahvediyordu. Yakıp kavuruyordu. Yapmamam gerektiğini biliyordum ama engel olamıyordum kendime. Dün gece Taehyung olmasaydı eve bile gidemezdim büyük ihtimalle.

Her şeye rağmen Taehyung'un yanımda durması daha da berbat hissettiriyordu. Tüm bunları hak ediyor muyum diye soruyordum kendime. Bir anda tüm hayatım birbirine girmişti. Önümü göremiyordum. Yemin ediyorum hiçbir şey benim isteğim dahilinde olmuyordu. Bana uzatılan yardım elleri vardı, tutamıyordum. Çok istiyordum, her şeyden çok istiyordum. Nasıl kurtaracaktım kendimi bu bataklıktan? Kolay değildi, çevremdekilere de zarar vermekten korkuyordum. Korku her yerdeydi. İçine işliyordu insanın.

"Ne diyorsun kanka?" Bakışlarım yanımdaki çocuğa dönerken anlamsızca çattım kaşlarımı. Geldiğimden beri dibimden ayrılmamış gereksiz bir samimiyetin içine girmişti. Bu tavırları midemi bulandırıyordu. "Ne?"

"Gelecek misin çıkışta?" Neyden bahsettiğini anlamıyordum. Tek istediğim şu anlamsız ortamdan sıyrılmaktı. "Nereye?"

"Bizim arkadaşlarla toplanacağız. Farklı şeyler denersin." diyerek göz kırptı. Cümleleri zihnimin içine süzülürken onaylamazca salladım kafamı. O ortamda nelerin döndüğünü tahmin dahi edemiyordum. "Gel işte ya. Az kişiyiz zaten biraz eğlenelim." Jonathan gözlerini üzerime dikmiş konuşurken sıkıntılı bir nefes verdim. "Bakarız."

Cebinden bir şey çıkartırken ona döndü bakışlarım. Hapa benzeyen küçük bir şeyi avuçlarının içine alarak bana uzattı. Gözleri parlıyordu. Kaşlarımı çattığımda al dercesine uzattı elindeki hapı. Hiç düşünemeden alarak boğazımdan içer kaydırdım. "Daha fazlası var." diyerek göz kırpmıştı. Bunu daha önce hiç denememiştim. Ağır geleceğinin farkındaydım ama bunu düşünecek durumda değildim. Kafamı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalışıyordum.

Jonathan'ın yanından ayrılarak bar tezgahının diğer ucuna gittim ve oradaki işlerle ilgilendim. Jimin'i henüz görmemiştim. Büyük ihtimalle gelmemişti çünkü gözlerim sürekli onu aradığı halde hala gözlerine değmemişti. Görsem de ne yapacağımı bilmiyordum. Hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam edemezdim. Bana çok kırılmış mıydı? Ya da bir daha muhatap bile olmak istemiyor muydu benimle? Bu soruların cevabı bende değildi.

Bar tezgahının önünden koluma dolanan parmaklarla anında kaldırdım kafamı. Gözlerim Taehyung'un gözleriyle buluştuğu an kafamın içindeki sis bulutu dağılmaya başlamıştı. Parmaklarını aşağıya kaydırırken yavaşça okşadı bileğimi. "İyi hissetmiyorsan dinlen biraz." Bakışları gözlerimde takılı kaldığında ne halde olduğumu düşünüyordum.

Gözlerimi dolmaması için zorlarken gülümsemekle yetindim. "Sorun yok." dedim sessizce. Bakışlarındaki endişe yerini korurken sıkıntılı bir nefes aldı. Daha sonra gözleri arkamda bir yeri bulurken çatıldı kaşları. "Ne istiyor senden?" Bakışlarını takip ederek Jonathan'ı bulduğumda yerimde kıpırdandım. "Hiç, çıkışta bizimle takılır mısın diye soruyor." Çatık kaşları düzelmezken parmaklarımı parmaklarına dokundurdum. Bakışları bana dönerken geri çekilmiştim. "Gidecek misin?"

𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιηDonde viven las historias. Descúbrelo ahora