3

1.5K 107 18
                                    

Pazar 07.25

Güneş ışıklarını gözümün üzerinde hissetmemle yavaşça araladım gözlerimi. Üzerimdeki yorgana rağmen odadaki soğuk kendini hissettiriyordu. Yatakta vücudumun gerinmesini sağlarken kalçamda bir acı hissetmiştim. Dün o şerefsizin beni itmesiyle yeri boylamıştım ve haliyle canım acımıştı. Aslında ben onu döverdim de korkmuştum işte belalı diye. Hem korumaları da vardı. Geri çekilmemin başka bir sebebi kesinlikle yoktu yani. Nah döverdin diyerek kendi kendime cevap verdim. Dağ gibi adamdı sonuçta.

Yavaşça yataktan kalkarak kollarımı esnettim. Kafam kazan gibiydi. Uyumamla uyanmam bir olmuştu zaten. Sahi daha yeni yatmış gibiydim. Mekandan yaka paça atıldıktan sonra bir süre öylece kaldırımda kalmış sonra da yürüyerek bir saatlik yol sonucunda eve gelmiştim. Dört saatlik uyku uyumuştum. Bu benim için yeterli sayılırdı. Hiçbir zaman huzurlu uykularla işim olmamıştı zaten.

Yataktan kalkarak banyoya girdim ve hızlıca soğuk bir duş alarak çıktım. Gözlerim aynadaki yansımama çarptığında dudağımdaki küçük yarayla bakışıyordum. Daha sonra gözlerime gitti bakışlarım. Günden güne gözlerimdeki ışık sönüyordu, fark ediyordum. Eskiden aynaya her baktığımda o haylaz parıltıları görebiliyordum. Sıkıntıyla ofladım ve odaya doğru ilerleyerek üzerimi giyindim.

Dün gece Taehyung tam anlamıyla üzerime atladıktan sonra Jimin sayesinde geri çekilmişti. Bir tek onu dinleyeceğini anlamıştım o an. Sen kimin mekanında kime vuruyorsun tarzı birkaç bağırtıdan sonra ne kadar dirensem de elimdeki uyuşturucuyu da almıştı. Nasıl anlamıştı bilmiyordum ama o an canımı kurtarmak için bunu yapmak zorunda gibi hissetmiştim. Jimin'e gelirsek, ona vurduğum halde bana yardım etmişti ve bu vicdan azabı çekmeme sebep oluyordu.

Gece yaşananlar tekrar tekrar aklıma dolarken suratımda istemsizce bir gülümseme belirdi. Rahat bir insandım, bir şeylerden kaçmak çözüm değildi. Hayatımda kaybedecek bir şeyim de yoktu zaten, sadece biraz korkaktım.

Gerçekten etkilenmiştim, ikisinden de. Ve bunu düşünmek bile garip bir haz veriyordu. Ama hayatımda buna yer yoktu. Belki de her şeyi kökten bitirmek benim için daha iyi olmuştu. O an neden bu kadar sert tepki verdim, ona vurdum bilmiyordum. Oysa ki yüzü vurulmayacak kadar güzeldi.

Bir anda bana öyle bir teklifte bulunması, ondan etkilenmem hepsi beklenmedikti benim için. Afallamıştım ve refleksle böyle bir tepki vermiştim işte. Belki de güzel bir dille reddetmeliydim, çünkü beni bir bataklığa sürüklemişlerdi. İhtiyaç içimi yakıyordu, uyuşturucu bulacak başka bir yerim yoktu. Kimse bana uyuşturucu vermezdi artık. Paraya ihtiyacım vardı ama o da yoktu. Kısacası hayatımda hiçbir şey yoktu. Kendimi bir yerlerden aşağı atsam bundan daha iyi olacağına emindim.

Jonathan'a da mahcup olmuştum ama büyük bir sorun olmamıştı aramızda. Sadece işi alamadığım için üzülmüştü, o yine işine devam ediyordu. Düşünmenin bir işe yaramayacağının bilincinde ceketimi giyerek çıktım odadan. Küçük salona girdiğimde babamın ikili koltukta yattığını gördüm. Bacakları dışarı taşsa da umrunda değildi. Her yerde bira şişeleri vardı. Gece ben geldikten sonra eve gelmiş ve içmeye devam etmişti büyük ihtimalle. Öylece baktım ona. O daha farklı birisi olsaydı belki de yaşadığım hayat bu olmayacaktı, yine de ben bunu değiştiremezdim işte. Geceler boyu güçsüzlükle bunun için ağladığım da olmuştu. Ama geçmişti artık tüm bunlar. Artık ne kendime ne de bir başkasına acıyordum. Sevgi de yoktu, herhangi birisiydi o benim için. İkimiz de bu küçük evi otel olarak kullanıyorduk zaten. Sadece çatısı olan bir otel.

Hırsla evden çıkarak ıssız sokakta adımlamaya başladım. Güneş daha yeni doğuyordu, sokaklarda sadece hayvanların sesi vardı. Tenha bir mahalleydi burası, kiralar ucuzdu. Yaşadığınız evlere de ev denemezdi zaten, ahırdan halliceydi. Yine de bir şekilde yaşıyordunuz. Şikayet etme lüksüm yoktu. Her zaman rastladığım yavru köpek gelip paçalarıma sürtünmeye başladığında eğilerek sevmeye başladım. Anında elimi yalamaya başlamasıyla acıktığını anlamıştım ama daha ben bile yemek yememiştim ki. Asılan suratımla ona baktığımda sessizce mırıldandım. "Gece yemek getireceğim tamam mı?" Karşılığında küçük bir havlama. Anlamıştı bence? Zaten hayvanlar hep insanlardan daha iyi anlıyordu.

𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιηWhere stories live. Discover now