40°

3K 244 26
                                    

İnsan kalbi kolay affedermiş. Bir makalede okumuştum, diyordu ki insan kalbinin kızgın kalma süresi en fazla üç aydır sonrası sadece özlem ve kırgınlık. Ne demek istediğini şu an anlıyordum sanırım.

Anıl'ın söyledikleri beni çok incitmişti. İstanbul'da kaç dart tahtasına Gökçe'den aldığım resimlerini yapıştırıp hıncımı aldığımı hatırlamıyorum bile ama bir yerden sonra kızamamıştım.

Hele bugün neden yaptığını söyledikten sonra özellikle evlenme teklifinden sonra içimde kızgınlık varsa da gitmişti.

Ben çocukluğumdan beri böyleydim zaten. Babamı bile onca şeye rağmen çabucak affetmiştim. Yaşayamadığım çocukluğuma, sınırlar çizilen yollarıma veya hapsolmuş yıllarıma rağmen onu affedebilmiştim. Anıl'sa onca şeyin yanında hiç sayılacak şekilde canımı yakmıştı.

Asıl kırgınlığım o laflarına değildi çünkü ben de öfkelenince ne dediğimi bilmiyordum. Asıl kırıldığım ondan öncesineydi. Hislerimi bilmesine rağmen bana umut vermesineydi. En başta bana umut vermesineydi o laflarına zerre kadar üzülmezdim çünkü bendeki yeri aynı olmazdı.

Yine de şu an gerçekten mutluydum ve önemli olan buydu. Ben anı yaşamayı seviyordum ne olursa olsun pişman olmayı sevmiyordum. Geçmişte takılı kalıp şimdiyi ziyan etmek benlik değildi. Geçmişte yaşandı bitti, anılar, acılae veya mutluluklar bana kaldı. Geriye yenilerini eklemek kalıyor. Aynı şeyleri tekrar etmek değil.

O yüzden Anıl'ın özrünü kabul edip yanında gülümsemekten pişman değilim. Parmağıma taktığım yüzük geçmişteki kırıklığı değil bugünkü sevinci hatırlatıyor.

Belki yerimde başkası olsa affetmezdi. Madem beni seviyordun beni üzeceğini bilerek o lafları nasıl dedşn derdi. Kızardı, bağırırdı, çekip giderdi ama ben yapamam. Sevdiğin birine o dediklerini yakıştırdın mı gerçekten hesabına girmem.

Öfklenince kim ilerisini gerisini düşünüyordu ki Anıl düşünsün?

Bazen fazla empat olduğum doğrudur, her zaman alık değiliz yani.

Saçımı savuruşum gözünüzde canlanıyor mu? Canlansın canlansın.

"Bas artık zile, yoksa ben yığılıp kalacağım. Artık gelin bayıldı pişirip hastanede ziyaretime gelirsiniz. Düğün tarihi konuşuruz."

"Düğün tarihi konuşacaksan hemen şu an bayılabilirsin."

"Resmen kötülüğümü istedin şu an! Yazıklar olsun sana, tam şu an yüzüğü kafana fırlatıp klişe bir dizi sahnesi havası yaratmak istiyorum ama yüzük çok güzel ve ben de seninle evlenmek istiyorum. Artık başka sefere."

Anıl sırıtımaya başladığında içten içe acaba gerçekten yüzüğü kafasına fırlatsam nasıl olur diye düşünmedim değil ama vazgeçtim. Dediğim gibi daha doğuracak on çocuğum var ve bunun için evlenmeliyiz.

Gelecek yatırımları için erken adımlar...

"Hem sen hala iki çeyreğimi bana vermedin, ver çabuk. Onlar kaç para haberin var mı senin? Alayım."

Elimi uzattığımda cebinden kutuyu çıkartıp bana verdi. Kutudan altınları çıkarıp yakama taktığında dışarıdan baya komik durduğuma yemin edebilirdim. Allah aşkına kim montunun üzerinde iki çeyrekle gezer ki?

Lavanta ✓Where stories live. Discover now