23°

3K 249 26
                                    

Mavi boncuk dağıttım nice tatlıdan biri de sensin ama üzgünüm ben herkese umut verdim çok ağlama arkamdan

Yukarıda ne yaşadım ben de bilmiyorum jsjsnsjs boşverin siz beni sabah sabah kafam çok iyi

Seviyor? Sevmiyor?

Hayatım ne ara yaprakları umutsuzca aşkından bir medet uman kızlar tarafından yolunan papatyaya döndü anlam veremesem de ben çoğu şeye anlam veremiyordum zaten.

Üzerine çok düşünülmesi gereken bir konu değildi.

Üzerine düşünülmesi gereken konu Anıl'dı. Hatta ondan ziyade söyledikleriydi. Güzel miydim?

"Ah! Galiba düşünmekten delireceğim ve Einstein gibi tarihe adım büyük düşünür olarak geçecek!"

Yüzümü yastığa gömüp ellerimle yatağı yumruklarken ne yapmak istediğimi açıkçası ben de bilmiyordum.

Dün Anıl söyleyeceğinni söyleyip beynimi balyozla dövülmüşe çevirdikten sonra Gökçe yanımızda bitmiş hemen ardından da diğerleri gelince arabaya binmiştik. Tabi bu sefer ortaya oturmak yerine Anıl'ın tam arkasına oturmuş onu görmemeye çalışmıştım.

Dikiz aynasından bir kere kesişen bakışlarımızdan sonra onu aklımdan atmak zor olsa da denemiştim.

Gece aynı evde kalacağımızı düşünüp strese girsem de böyle bir şey olmamış erkekler başka bir yerde kalmışlardı. Bunu merak edip helal-haram sınırı araştırdığım bir sayfada okuduğum için yadırgamamıştım.

Sana haram biriyle aynı yerde kalmak uygun değildi. Artık bunu anlayacak kadar bir şeyler biliyor olduğumu görse Halime ablam sevinçten ağlayabilirdi. Hep sana bir şeyler öğretemedim diye yakınıyordu ama anlışlan ettiği dualar kabul olmuştu.

"Işıl abla! Kız kalksana tepinip duruyorsun beni de uyandırdın. Hem sen neyden bahsediyorsun, ne düşünmesi ne Einstein'ı?"

"Sen de buradaydın değil mi? Unutmuşum ya hem sen boşver beni saçmalıyorum işte."

Gökçe karman çorman olan saçlarını eliyle taramaya çalışarak ayağa kalkıp üstünü değiştirmeye gittiğinde ben de debelenmekten dağıttığım yatağı düzeltip üzerimi değiştirme gereği duymadan odadan çıktım.

Zaten tanımadığım tek kişi Gökçe'nin ablası Seher'di. Ondan da pek çekinmiyordum, tatlı birine benziyordu. Çekinmediğimi de üzerimdeki mor pijamalardan belli ediyordum sanırım.

"Günaydın teyzelerim!"

"Hayırlı sabahlar kızım, Gökçe nerede?"

"Üzerini değiştirecekmiş, gelir şimdi. Yardım edilecek bir şey var mı?"

Hatice teyze eliyle sen otur işareti yaptığında başımı sallayıp Fahriye teyzenin yanına oturdum. Onların üstünde pijama üstlerini görüp gülümsedim, etek gyimiş olsalar da tek pijamalı olmadığıma sevinmiştim.

Gökçe ve Seher abla da geldiğinde masaya oturmuştuk. Herkes dün yorulmuş olacak ki kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Ben de ortama uyum sağlıyordum ki uzun süre konuşmadan durmak benim için epey zordu.

Lavanta ✓Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα