11°

3.2K 278 27
                                    

Tel düşündüğüm o külahın nasıl erimediği kdjskdke

Yaptıklarımın ve yapacaklarımın sonuçlarını düşünmemek benim huyum olduğundan şu an da bunun üzerine pek dünmemiştim.

Arabadan indikten sonra Anıl'a teşekkür edip onun tersi yöne döndükten sonra bir süre gizlice arkasından bakmış ve peşine takılmıştım. Bunun mantıklı bir açıklaması pekâlâ yoktu ama olsa da olmasa da ben yine de Anıl'ın kiminle buluşacağını öğrenecektim.

Beni fark etmemesi için bir ara önünden geçtiğimiz mağazadaki vitrinde beğendiğim uzun bir trençkotu almış, onu giydikten sonra da yanında hediye gelen gözlüğü de takarak peşinden gitmeye devam etmiştim.

Bu halimle epey komik gözüktüğümü yanımdan geçen bir kaç kişinin birbirine bastırdığı dudaklarından anlamıştım ama amacımın verdiği ciddiyetle bunu pek umursamamıştım.

Peşinde gitmemi kolaylaştıran kalabalığa içten bir kaç teşekkür yolladığım sıra Anıl cafe tarzı bir yere girmişti. Ben de onu görebileceğim bir köşeye geçip cafe'nin camlarından ne yaptığına bakmaya başladım.

Bir adamla bir kaç şey konuştuktan sonra, beş dakika falan sürmüştü galiba, oradan çıkıp yürümeye devam etmişti.

Nereye gidiyordu bu böyle?

Güneş gözlüğümü iyice gözüme itip yaz sıcağında Anıl beni fark etmesin diye giydiğim ve önünü sıkı sıkı bağladığım trençkota baktım. Biraz bunaltıyordu ama Anıl daha önemliydi.

Ya da Anıl'ın kimin yanına gittiği...

E sonunda Anıl bir ara sokağa girdiğinde ben de sonunda hedefime ulaşmış olmanın verdiği mutlulukla yerime zıpladım.

Tabi insanların tuhaf bakışlarıyla karşılaşana ve Anıl'ın uzaklaşabilecek olma ihtimalini düşünene kadar.

Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip ara sokağa adım atmıştım ki dirseğimden tutulup duvara savrulmuştum. Gözlerim korkuyla irileşirken sokağın tenhalığıyla ellerimi gözlerime kapattım.

Sanki ben karşımdakini görmezsem o beni görmeyecekti!

Saçmaladığımı fark edip ellerimi gözlerimden çektiğimde karşımda gördüğüm Anıl ile gözlerim bu sefer şaşkınlıktan büyümüştü. Beni duvara fırlatırken amacı neydi bunun?

Bir adım öne çıkıp üstümğ başımı silkelediğimde ellerimi gözüme kapatırken es geçtiğim ve ellerim yüzünden buğulanan güneş gözlüğünü çıkartıp Anıl'ın bneimkinin aksine koyu olan yeşil gözlerine baktım.

Her bakımdan bir birimizi tamamlamamız harika bir çift olacağımızı gösteriyordu. Kesinlikle harika bir çift olurduk. İkimiz...

"Işıl? Sen?... Sen ne yapıyorsun?"

Anıl kaşlarını kaldırmış, ne diyeceğini bilemiyormuş gibiydi. Tabi gözleri irileşmişti ama benden kaçırdığı gözleri yüzünden gözlerine odaklanamıyordum. Bir süre öylece ona baktıktan sonra sorduğu soru yeni aklıma gelmiş, gergince gülümsemeye başlamıştım.

Lavanta ✓Where stories live. Discover now