20. Bitti

547 95 517
                                    


Tekrardan merhaba? Nasılsınız? Sizi çok özledim, siz beni ve Red Hunter'ı özlediniz mi? Özür dileyerek başlamak istiyorum o halde, bu kadar uzun zamandır gelmediğim için, sizi beklettiğim için özür dilemek istiyorum. Sınavlar, okul, başka şeyler öyle yordu ki beni olmadığım dönemde.

Yazmak istedim fakat asla içimden gelmedi, sakın yanlış anlamayın Red Hunter benim her şeyim, ondan asla vazgeçmem. İblis olan fakat insani duyguları yeşermeye başlayan karşısındaki adama kapılıp giden Hoseok'tan, kafası karışık fakat deli gibi aşık Yoongi'den, bunca zaman kimsesiz olduğunu zanneden ama ikizini onun yanında ise bir sürü yeni abisini bulan Jeongguk'dan, yıllardır aradığını ikizini bulan, Taehyung'a olan hislerinden kaçmaya çalışan, abilerine aşık Jungkook'tan, bir anne gibi kardeşlerini sahiplenen ve sevgilisine deli gibi aşık olan Jin'den veya bir baba gibi beraber yaşadığı herkesi korumaya çalışan Joon'dan, her zaman şikayetçi olsa da asıl amacı hyunglarını sinirlendirmekten başka bir şey olmayan, Kook'un bir nefes kokusu için yanıp tutuşan Tae'den ne de arada kalan hayatına yeni aldığı Gguk'a deli gibi tutulacağından habersiz Jim'den. Asla vazgeçmem. Asla.

Güzel bir bölümle dönmek istedim, bütün bölümleri baştan okudum, yeri geldi güldüm yeri geldi sizler gibi sinir krizi geçirdim. Ne de özlemişim yazmayı. Şu an tam buradayım.

Şimdi daha fazla uzatmayacağım, ve sizi uzun zaman sonra bölümümüzle baş başa bırakacağım. Çok kaos dolu bir bölüm olduğunu bilmenizi isterim :(

Lütfen oldukça endişeli olduğum yorum ve oy konusunda endişelerimi boşa çıkarın. 🥺 Bol bol yorum istiyorum.

Keyifli okumalar❤️

-❤️-

Gözlerimi açtığımda hava hâlâ karanlıktı, Hoseok ise karşımda mışıl mışıl uyuyordu. Çok güzeldi, oldukça uzamış kızıl saç tutamları suratına dökülmüştü. Ayrı güzel oluyordu böyle, saçlarını sevdim, yanağını okşadım. Uzun süre izledim onu. Ne yapacağımı bilemez bir edayla doğruldum yatakta. Saçlarımın arasından elimi geçirip nefes aldım. Kafamın karışıklığı öyle sıkıyordu ki canımı. Düşüncelerle boğuşurken bir anda onun uykulu ve hırıltılı sesini duydum.

- İyi misin? Başın mı ağrıyor?

Arkamı döndüğümde gözleri yarı açık bakıyordu bana, onu gördüğüm en saf haliydi bu, en savunmasız. Gülüp kafamı salladım ve yanına geri uzandım. Arkam ona dönüktü. Belimden tuttuğu gibi kendine iyice çekti beni, sanki bırakırsa geri tutamazmış gibi bir hali vardı. Sıkıca sarıldı. Bense küçülüp sırtımı iyice dayadım göğsüne, sanki gitsem geri gelemezmişim gibi. Nefesini boynumda hissettim, ardından burnunu sürttü ve kokladı seslice. Tekrar ve tekrar.

İçim gidiyordu, nasıl bu hâle gelmiştik. Nasıl böyle hayatıma girmişti. Kafamın içindeki sorular canımı çok sıkıyordu. Ona güvenmek, tamamıyla onun olmak istiyordum. Nefesi boynuma değerken gülümsedim, onu cidden seviyordum. Uykulu gözlerimi daha fazla dayanamayıp yeniden yumdum.

~

Sabah uyandığımda belime hâlâ sarılı olan kolları hissettim. Çok güzeldi, Jung Hoseok çok güzel bir histi. Kıpırdanıp ona döndüm, biraz akışına bırakmalıydım. Ona kapılmalıydım belki de..

Güldüm, büyükçe kocaman güldüm önce burnunu öptüm, ardından uzun saç tutamını alıp kulağının arkasına sıkıştırdım ve yanağını öptüm. Gözlerinin kenarını, alnını, dudaklarının kenarını. Son durağım dudaklarıyken nefesim tekledi, titrek bir nefes bıraktım dudaklarının üstüne ve usulca öptüm. Belimdeki elini sıkılaştırıp öpücüğüme karşılık verdi. Bir anda gelen atakla afallasam da karşılık verdim. Alt dudağımı tutup usulca emdi. Üst dudağının güzel tadına yoğunlaştım o an ben de. Bir güne uzun zaman sonra ilk defa böyle huzurla başlamak inanılmaz bir duyguydu hem de çok inanılmaz. Jimin bulunmuştu, Hoseok yanımda tam olarak yatağımdaydı ve beni öpüyordu. Bu anı kimse bozamazdı, kimse şu anki huzurumuzu bozamazdı.

Red Hunter | SopeWhere stories live. Discover now