Babasının yanına bir hafta daha sokmayacaklardı onları nasılsa. Sadece bir camın ardından görüyorlardı. Doktor durumunun iyiye gittiğini ancak enfeksiyon hâlinde sıkıntı yaşanabileceğinden önlem amaçlı bu tedbiri uygun gördüğünü belirtmişti.

Nur'un sevinçle yankılanan sesiyle annesinin yüzünde hafif bir tebessüm oldu.

" Hem bazı işlerin de takibini yapmam lazım. Kontrol de etmiş oluruz. Muhasebeyi falan bıraktık da başı boş bırakmamak lazım oraları da çok. "

" Olur oğlum. Baban iyiye gidiyor şükür. Ben idare ederim. Hem Nur'a da değişiklik olur. Çok göreceği gelmişti." diye yanıtladı onu annesi.
Kadının yorgun, mavi gözleri sevecen bir ifade ile ikisi arasında gitti geldi.

" Asuman'a da haber edeyim de sevinsinler."

" Yok..." dedi ayaklanırken Adem " Sürpriz olsun."

Ama asıl sürprizin kendisine olacağını bilmiyordu. Sevda'yı görecekti hem de saklanmadan, kaçmadan... En azından o öyle sanıyordu.
İçine dolan huzurla balkona yürüdü.

Adem, ertesi günü dahi beklemeden akşam uçağına hemen yer ayırttı ve Adem için bitmez tükenmez dakikalar sonunda evlerinin önüne geldiklerinde kalbindeki heyecana kendi de şaşırıyordu.

Adem abi... derken abiyi vurgulasa, alaycı bir eda ile parlayan yeşil gözleri kısa bir an bile üzerinde dursa, dudaklarını büzüp arkasını dönüp gitse de razıydı Adem. Yeter ki onunla konuşsun, yeter ki sesini duysun, yeter ki varlığını hissetsin.
Deli bir arzu ile Sevda'ya sarılmak, kokusunda beklemek istese de bunun imkansızlığı karşısında kalbi boynunu büküyor, olana razı geliyordu çaresizce.

Adem, Nur'a belli etmemeye çalışsa da titreyen ellerini gizlemekte zorlanmıştı zile uzandığında.

Az sonra kapı açıldığında Adem nefesini tuttuğunun bile farkında değildi.
Ancak kapının boşluğunda duran Taylan'dı. İlk hayal kırıklığı burada yakaladı onu.

Taylan ile Nur'un coşkulu sarılmalarına aynı hevesle eşlik edemedi çünkü gözü sürekli içeriye kayıyor, ucundan bucağından seslere gelmesini umduğu kızı bekliyordu.
Ancak umduğu ikinci kez olmadı.

İçeri girdiklerinde Nilüfer koşarak sarılmış, Ahmet amca ile Asuman teyze onları büyük bir sevinçle karşılamış ama bunların hiçbiri gözü salonu, evi, üst kat merdivenlerini tarayan Adem'in içindeki hengameyi dindirmemişti.
Sevda neredeydi?

" Teoman yok mu?"

Dilinin ucuna gelen ismi soramadığı için sabah konuştuğu için nerede olduğunu bildiği Teoman'ı sormuştu. İl dışındaydı birkaç günlüğüne ve onlar dönmeden gelecekti.

" A yok evladım. Sapanca'ya kadar gitti. Ama iki güne dönecek."

Asuman teyze sevinçten parlayan yüzü ile cevaplamıştı onu.
Göğsü sıkıntıyla inip kalktı. Almanya'dakinden daha büyük bir hasret geldi göğsüne oturdu.
Şu an Sevda'yı görmezse ölecekmiş gibi bir his kalbini yokladı.
Bir an ayağa fırlayıp koşarak merdivenleri çıkarak Sevda'nın odasına dalmaktan ve onu kollarına alıp sarmaktan korktu.

Tam bu esnada Nur ile göz göze geldiklerinde Nur kısa bir an yüzüne bakıp " Sevda yok mu? Bu kadar tantanaya koşarak inmesi lazımdı." dediğinde Adem Nur'a içindekileri gizlemeden, büyük bir minnetle baktığının farkında bile değildi.

" Ha, ay yok çocuğum. O da üniversiteden arkadaşlarıyla Karadeniz turuna gitti. Yaylalara mı ne çıkacaklarmış? "

Adem, boğazına oturan yumruyu bir kaya gibi hissetti. Göğsüne sokulmuş bir bıçağı birisi acımadan çeviriyordu sanki.
Nefesi kesildi. Öyle keskin bir acı gelip yerleşti ki içine o an Adem, askerde vurulduğunda dahi duymadığı kadar derin bir sızı hissetti kaburgasının altında.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin