B.Y.

64 7 85
                                    

Herkese merhabalar 🧡

Bölüm için çok heyecanlıyım, açıkçası Bengü susmak bilmedi zihnimde ve ilk özel bölüm kendisinin oldu. Bengü'nün hayatını kuş bakışı bir bakışla izleyeceğiz. 

Uyarmam gereken bir şey varsa bölümün içerisinde şiddet, azıcık cinsellik ve küfür bulunmakta, okuyup okumamak sizlere kalmış. 

Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen, okuyorum ve bir sonraki bölümü daha bir şevkle yazıyorum. 

Keyifli okumalar dilerim💕 

BENGÜ YAVUZ

ÖZEL BÖLÜM

〰〰

〰〰

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

〰〰

"Benim de kötü günlerim vardır. Kimin yoktur ki? Ama beni ele geçirmiş değil. Onlar hastalığımın değil, benim varlığımın bir parçası. İsterseniz şöyle diyelim; onlarla beraber yaşama cesaretini gösterebiliyorum."

Nietzsche Ağladığında, İrvin Yalom

〰〰

Sahnedeki genç ve güzel kadın uzun, bordo renkle bezenmiş tırnaklarıyla yukarıdan sarkan mikrofonu kavramıştı. Arkasındaki orkestradan gelen kanun sesinin doruk noktasına ulaşmasını, şarap rengi saçlara sahip kafasıyla ritim tutarak bekliyordu. Puslu mekanda, altın renge bulanmış kolonların her yanına dağılmış adamlara ve konsomatrislere bakarak kocaman gülümsüyor, tanıdık simaları gördükçe selam veriyordu.

Gazino parıltılı ışıklarla göz boyayan keder yuvasından başka bir şey değildi esasen. Kadınlar, olabildiğince yumuşak başlı davranmalılar ve kim ne derse desin ses çıkarmamak zorundalardı. Kadının kıymeti pek bilinmezdi bu keder yuvasında. Adı vardı ancak sadece ve sadece bu kadardı. Adları vardı, belki de birden fazla adlara sahiptiler. O gece karşılarındaki adam ona nasıl seslenirse o kadın olurlardı. Binlerce kadının ismi kulaklarına fısıldanır kendi isimleri hiçlikte kaybolurdu. Ağızlarının üstüne kapanan leş kokulu eller yasaklardı isimlerini. Kadındılar ve bir de isimleri vardı. Bu kadardı.

Gözleri arkadaşım diyebileceği Sevilay'a takıldı. Gerçi, gerçek adı Sevilay mıydı bilmiyordu. Daha on sekizinde genç bir fidan olan Sevilay, yanındaki yaşlı adamın tükürüklerle bezeli dudaklarının izini iğrenerek silmeye çalışıyordu. Yanındaki adamın masanın altına inen eliyle duraksadı ve gözünden bir damla yaş aktı. Sarı saçlarını, yüzüne indirdi ve küçük omuzları titredi. Adam, bunu zevkten yaptığını sandı ancak gerçek bambaşkaydı.

Sevilay, bir oğlan sevmişti. Bıçkın diye tabir edilen, delikanlı bir oğlandı. Ona yaptığı işi söylememiş, saklayabileceği kadar saklamaya çalışmıştı. Bengü, Sevilay'ın her Allah'ın günü, şu puslu, onlara mezar olan mekanda gülerek sevdiği adamı anlatmasını dinliyordu. Genç kız bıcır bıcır konuşuyor, kocaman saksılara dikilen bitkileri tek tek öpüyor ve etrafa neşe saçıyordu. Bengü, sevmenin her daim insanı aptallaştırdığına inananlardandı. Sevilay da aptaldı. Bir duygu nasıl olur da bu iğrenç hayatı katlanır kılabilirdi ki? Sevilay'ın pozitif halleri ta ki bir gün, sevdiği adam Sevilay'ın gerçeğini öğrenene kadar böyle devam etmişti.

BAL TUZAĞIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant