31.Bölüm:'Mucize'

En başından başla
                                    

Tekrar Batu'nun yanına gidip ayağa kaldırdım. Sağ bacağının üzerine basamıyordu. Kolunun altına girdim. "Ağırlığını bana ver." dedim. Elimdeki eldiveni çıkarıp ağzımı ve burnumu kapattım, elimle. Öksürüklerim çoğalmıştı. Yaklaşık beş dakika içinde çıkmazsak, devam edemeyecektim.

Geldiğim yöne baktım ama geri dönülecek bir tarafı kalmamıştı. Her evin iki çıkışı vardı. Evet. Arka kapıdan çıkabiliriz. Tabi arka kapı diye bir şey kaldıysa.

Batu ile hızlı hızlı ilerliyorduk. Çünkü ev bize bağlı olmadan sallanıyordu, birazdan yıkılacağının sinyalini vermek ister gibi. "Batu. Eğer buradan çıkamazsak hakkını helâl et. Benim sende varsa, helâl olsun." dedim. Omuzumdaki elini oynatıp başıma vurdu. Güldüm. Ardından fazlasıyla öksürdüm.

Kapıyı görmüştüm. Daha hızlı ilerledim. Ev dokuz şiddetinde sallanıyordu ve galiba diğer kısmı çökmüştü. Çıplak elimi kapıya atınca hemen geri çekmiştim. Avucumu yakmıştı. Acıyla inledim. Arkamızda kıyamet kopuyordu. Yerle bir olmuştu. Geri çekilip kapıya sertçe tekmeler savurdum. On saniye kadar sonra kırılmıştı ve diğer tarafa doğru düşmüştü.

Batu gittikçe daha çok halsizleşiyordu. "Hadi.  Az kaldı, Batu. Bırakma kendini." dedim. Önce Batu'yu dışarı doğru itip arkasından ben atladım. Dışarıya ayak bastığım gibi az önce bulunduğumuz yerde çökmüştü.

Batu'nun omuzlarından çekiştirerek ileriye sürükledim. Ayakta kalamayıp Batu'nun kolunun üzerine başımı koydum. Öksürüklerim arasında gülüyordum. "Kurtulduk. Allah'ım sana şükürler olsun."

Ön taraftan sesler geliyordu. Yere düşen telsizi elime alıp düğmeye bastım.

"Anka konuşuyor!"

Öksürüklerim sıklaşmıştı.

"Benden kurtulamadınız... Arkadayız..."

Telsizi bırakıp gömleğimin içindeki yavru kediyi çıkardım. Sol omuzumun üzerine koydum. "Mucize gibi oldu... Kurtulduk, minik... Seni iyileştireceğim..."

Gözlerimi gökyüzüne çevirmiştim. Gece mi olmuştu? Karanlık gibiydi. Nefes almaya çalışıyordum. Her nefes alışım zehir gibi geliyordu ve öksürüyordum. Sesler yaklaşıyordu.

"Asena!"

"Batu!"

Yanan elimi yukarıya kaldırdım. "Buradayız." dedim. Yanıma biri yaklaşıp beni hızlıca kucağına aldı. Yavru kediyi sıkıca tutmuştum. "Düşecek." dedim. Gözlerim kapanıyordu. "Ben tuttum." dedi biri. Beni kucağına alan kişiye bakmak istesemde başaramamıştım ama kokusu kim olduğunu ele veriyordu. Başımı göğüsüne yaslayıp gözlerimin kapanmasına izin verdim.

🐺

Bilincim kısa sürede gelmişti. Yüzümdeki oksijen maskesiyle, sanki konuşsam beni öldürecek olan insanlara bakıyordum. Poyraz, Mert, Oğuzhan ve ek olarak Akın ters ters bana bakıyorlardı. Batu'nun ambulansta tedavisi devam ederken ben Ejder Yalçın'ın arkasında oturmuş oksijen tüpüyle zaman geçiriyordum.

"Salaksınız." dedi Oğuzhan, sessizliği bozarak. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Maskeyi indireceğim sırada Poyraz engel oldu ve tekrar taktı. "Konuşma. Bir süre sesini duymak istemiyorum." dedi. Ela gözleri kızarmıştı. Mert, şakağıma parmağını iki kez dokundurup, "boş burası. Bomboş." dedi. Kendimi tutamayıp güldüm. Galiba dumanlar beynimi de ele geçirmişti.

Elimde ikinci derece yanık oluşmuştu. İzinin geçmesi biraz uzun sürecekti. Poyraz elimi elleri arasına aldı. "Hastaneye gidelim mi?" dedi. Başımı iki yana sallayarak reddettim. "İyiyim ben. Abartmayın." dedim, maskenin altından sesimin çıkabildiği kadar. Yine güldüm. "Konuşunca ağzımdan dumanlar çıkıyor mu?" Bir süre bana öylece bakıp ardından güldüler.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin