Büyük basamaklı merdivenlere sahip yoldan yukarı mı gitse aşağı mı gitse diye düşünürken yan taraftakı evin kapısının açılma sesiyle oraya döndü. Elinde peçetesiyle burnunu silen , giydiği pijimaya uyumlu muhteşem topuzun bile masum güzelliğini gizleyemediği Rüya kapının hemen dibindeki basamağa bıraktı kendini. O da tıpkı Bora gibi önce gökyüzüne baktı. Ardından yüzünü mahalleye cevirdi. Bora'yı henüz görmemişti. Zaten görse ağlama modunu hemen kapatırdı. Onu ağlarken görmesini istemezdi.

Bora büyük birkaç adımla genç kızın hemen dibinde bitince Rüya ürkmeden edemedi. "Bora! Niye korkutuyorsun" dedi yalancı bir kızgınlıkla. Sesi ağlamaktan nahoş bir hal almıştı.
"abi lan, abii!" deyip genç kızın topuzuna bir fiske kondurdu. Rüya dağılan saçını düzeltmeye çalışırken gizliden gözyaşlarını da silip gözlerini temizlemeyi ıhtmal etmedi.
"parmağındaki yüzüğümüzden utan Bora" dedi göz devirip hala saçıyla uğraşırken. Bora güzel bir kahkaha bıraktıktan sonra "sende benden utan Rüya'm" deyip göz kırptı. "aramızda 10 yaş var Rüya'm yine mi aynı konuşmayı yapalım?" dedi Bora sesine biraz daha ciddiyet katarak.

Rüya oflayarak omuz silkti. Canı sıkkındı zaten bir de yine aynı muhabbetin açılmasını istemedi. Gözlerini hala ayakta duran Bora'dan çekip yüzük olan parmağına baktı. Yaklaşık 6 aydır nişanlılardı. Bora'ya aşık olduğunu söylese de karşıdan aldığı cevap hayranlık duyduyguydu. Rüya 18 yaşında genç bir kızdı elbette kendi duygularının farkındaydı. Seviyorum diyorsa seviyordu işte. Neden Bora inanmıyordu ona. Hep küçük kardeşi olarak görüyordu. Zaten nişanlanma mevzusu da yine onu koruma iç güdüsüyle olmuştu ya neyse.
"Canın sıkılmış senin noldu?" Dedi Bora kendini Rüya'nın yanındaki basamağa bırakırken.

"Yok bir şey Borabi, her zamanki şeyler işte" dedi elini önünde savuştururken. "Annem kafede çalıştığımı öğrendi." Dedi kısık sesle. Söylerken utandığı için kafasını eğdi yerdeki taşları izledi bir süre.

"Kafede çalıştığımı öğrendi derken Rüya'm?" Dedi Bora kaşlarını çatarak. Kafede hangi ara çalışmaya başlamıştı. Her gün kütüphane ev arasında mekik dokuyan kız hangi boşlukta fırsat bulup çalışmaya başlamış. Genç kız cevap vermeyince "Rüya paraya mı ihtiyacın vardı. Niye haberim yok bitanem" dedi ellerini genç kızın yüzüne düşen saç tutamlarına atıp arkaya yönlendirirken. Çekmedi elini, nazikçe tuttu kendinin öte tarafında kalan yanağından göğsüne çekti genç kızı. Canı sıkılmıştı belliydi. Paraya ihtiyacı olduğunu düşünmemişti. Hatta bazen gizlice Rüyanın kumbarasına kimse görmeden yüklü miktarda para da bırakırdı. Evet Rüyaların evine kendi annesinin evine girmekten daha kolay girebiliyordu. Bunu hiç sorgulamamıştı bugüne kadar. Şu an para mevzusundan bu düşünceye nasıl geldiğini anlamadı Bora, kafasını iki yana sallayıp göğsüne sinen kızı uzaklaştırdı. Cevap vermiyordu genç kız. Huyu böyleydi. Bir şeyi yanlış yapmışsa kendini aklayana kadar savunur, doğru bildiğini yapmışsa susardı insanlar onu istedikleri gibi yargılasınlar umrunda olmazdı. Tıpkı Bora abisi gibi. Hoş zaten onu örnek aldığı için bu meziyeti edinmişti ama ikisi de bunun farkında değildi.

"Kalk bi' demlenelim Rüyam" dedi. Ayaklanıp elini uzattı genç kıza. Rüya ayağa kalkınca Boranın koluna girip sokaktan aşağı inmeye başladılar. Sokağın başına gelince genc kız kendine gelmiş gibi durdu. "Bora ben pijamayla çıkmışım!"

"önemli mi Rüyam boşver, sen her halinle güzelsin." Dedi göz kırparak. "Hem ben yanındayım kim dönüp bakabilir" dedi sert mizacıyla. Evet, Rüya ya karşı olmasa da yüz hatları genelde sert ve keskindi. Bakışları karşıdakini ürkütebilir, kolaylıkla itaatkar biri haline getirtebilirdi. Tabi o bu halini gamsız gülüşlerin ardına sakladıkça etrafta çok kaşınmak isteyen olmuştu. O da kimseyi geri çevirmeden kaşıyor ardından hiçbir şey olmamış gibi günün kaldığı yerinden devam ediyordu. Bu öfkeli hallerine Rüya hiç denk gelmemişti. Çok duymuştu Boranın kavgalarini ama denk gelmemişti. Gelmek de istemezdi.
"hem Bora ne be kızım, abi.. abiii" dedi Bora ağzını yaya yaya.

61. DAKİKAحيث تعيش القصص. اكتشف الآن