"Ne? Neden bana öyle bakıyorsun?"

"Öpsene beni." dedim ellerini daha çok sıkarak gergince. Şu an düşüncelerimden uzaklaşmaya çok fazla muhtaçtım.

"Sen söyleyince yapasım gelmedi."

İşte, bir de bu tavrı vardı... Toparlanma aşamasında birbirimize gösterdiğimiz vıcık vıcık aşkımız eski dinamiğine kavuşmaya başlamıştı. İkimiz de değişmiştik, bu süreçte, birbirimize karşı gösterdiğimiz sevgi özellikle, inkar edemezdik ama bir noktada biz o dönemdeki omega ve alfa değildik. O Yoongi'ydi ben de Jimin ve biz 21. yüzyılda kesinlikle bir araya geldiğimizde sakin olmayacağımız bir ilişkinin içindeydik. Bu şekilde anlaşıyorduk ve sonunda kendimizi yatağın içinde bulup birbirimize tapacaksak ne şekilde anlaştığımız zerre umurumda değildi. Biz zaten birdik, geri kalan diğer şeyler hareket etse de biz yine birbirimizde dururduk.

Öfkeyle yanaklarımı şişirip ofladım ve sıcak elini istemeye istemeye huysuzca geri attım kucağına "Aman, istemez. İyiki bir şey istedik."

"Şimdi de sen istemeyince yapasım geldi bak."

"Yoongi-" diye öfkeyle çıkışımı hızlı ve çevik bir hareketle üzerime eğilip eliyle ensemi tutarak bloklamıştı. Dudaklarını dudaklarıma bastırarak alanımı daralttı ama bir tek bununla sınırlı değildi. Bütün araba olağanca hızıyla kokusuyla dolarak ciğerlerimi de istila ettiğinde ensemdeki parmakları da hafif hafif okşuyordu saç diplerimi. Her bir hücrem kendisine yapılan bu saldırıyı kabullenmiş, uyum sağlamaya başlamıştı bile. Kurdumsa biraz önceki sıkıntılarımın hepsini kenara bırakmış çoktan kuytu köşelerden çıkagelmiş alfasına doğru koşuyordu tereddütsüz.

Onun için araladığım dudaklarımla hırçınca alt dudağını yakaladım ve dişleyerek nefesini kesmeye çalıştım. Ellerim de delisi olduğum sıcacık tenine sürtünerek çoktan en çok sevdiği yeri yumuşacık saçlarını kavrayarak avuç içlerini doldurmuştu. Oturduğumuz yerde üzerime baskı yapmasını dert etmeksizin kendimi ona biraz daha yaklaştırarak derinliğimizi arttırdım. Arabanın içine nefeslerimizi bastıran şapırtılarımız ıslakça feromonlarımızla yarışıyordu.

Damarlarımdaki kan basıncı beynime, göğsüme ve de bacaklarımın arasına şiddetli bir ritimle vurmaya başladığında, gözlerimi hafifçe aralayarak baygınca öpüşmemiz arasında gözlerine bakmaya çalıştım. Buğulu bir parıltıyla, kırk derece ateşten daha beter ısınmaya başlamıştım. Aynı zamanda da sırtımdan doğru bir üşümeyi de yaşıyordum. Bana bütün duyguları en güzel haliyle yaşatıyordu.

İnce dudakları benim hırçın ve savruk dolgun dudaklarıma uyum sağlamakta en başından beri güçlük çekmiyordu. Her zaman benimle denkti o. Hayatımın en çok cinselliğe muhtaç olduğum döneminde tüm bunlardan mahrum bırakıldığım için her zaman beni yakıp yıkacak aynı zamanda da bana eşlik edecek bir kişiyi arayıp durmamın sona erdiğini her seferinde kanıtlıyordu. Ellerimle düşüncelerimi destekleyecek şekilde çekiştirdim saçlarını ve bağımız sayesinde geri çekileceğini anlayarak dudaklarımızı ayırmadan onu sürücü koltuğuna ittirip üzerine çıkmak için harekete geçtim. Arabası geniş olduğundan pek zorlanmadan kucağına oturup yükselmiştim. Elleri de yerini biliyordu, ait olduğu yere, kot ceketimin arasından çoktan tenime sızıp sıkıştırmıştı. Vücudumun en karanlık yerleri, nefis bir kasılmayla bütün bedenimi ele geçirdi. Bu tatlı ve keskin ağrıya karşılık dili ve dudakları beni öyle bir kandırdı ki inleyerek kendimi ona bastırmaktan alıkoyamadım.

Gittikçe öpüşmelerimiz şiddetini arttırıyor, beni içinde kaybolduğum karanlık sulara itiyordu. Kurdumu bu kadar kışkırtması haksızlıktı. Bazen gerçekten bu durumdan nefret ediyordum, alfalara, alfama karşı bütün duvarlarımın şeffaf olmasından, beni güçsüz bırakmasından nefret ediyordum. Tam da bu yüzden hırsla yön değiştirip dudaklarımı çenesine bastırıp oradan boynuna, bağımızın en güzel yerine ilerledim. Belimi de sakince kıvırdığımda tam kasıklarımdaki sertliğe sürtünmem ellerinin popomun altından kavrayarak sıkıştırmasıyla sonuçlandı.

Counterclockwise | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin