1|Green grapes and sweet almonds

8.3K 547 768
                                    


"İskambilden bir ev ve içinde biz, sonunu görebilsek de, yıkılacağını bilsek de...İskambilden bir evde, aptallar gibiyiz."

Sigaramı dudaklarımın arasında sabitleyerek dumandan dolayı gözlerimi kıstım ve bilardo masasındaki Jungkook'a bakındım. Etrafa gülücükler saçarak ıstakasını elinde çeviriyordu, ilgi isteyen bedeninden yayılan feromonlarının tatlı kokusunu buradan bile alıyordum, fazla heyecanlıydı, kızgınlığının yaklaştığı o kadar belliydi ki...

"Hala kontrol etmeyi öğrenemedi." Taehyung dumanını yavaşça üflerken çenesiyle Jungkook'u göstermişti.

Güldüm, sertçe "Bilerek yaptığını biliyorsun."

"Uslanmaz biri olması benim suçum değil."

"Tehlikeli sularda yüzüyor. Burada kaç tane alfa olduğunu biliyor musun?"

Elimdeki sigarayla etrafı şöyle bir işaret ettim. Jungkook diğer alfaların arasında olan birkaç omegadan biriydi. Hepsi de ondan yükselen feromonları farkındaydı ama Jungkook kendini tek bir kişiye göstermek için uğraşıyordu. Yine de bu, tehlikeli sularda olmadığı anlamına gelmiyordu. Burada her şey olabilirdi, omegaların pek sık geldiği yerlerden biri değildi, bölge olarak oldukça tehlikeliydi ve onun güzel ensesiyle kokusu açıkça davetiye dağıtıyordu.

Taehyung boğazını temizleyip yerinden kalkacakken kolunda tutup onu durdurdum ve burnumdan alayla bir nefes verdim. Bu kadar yeterdi. Daha sonra sigaramı koltuğun kolunda duran küllüğe bastırıp kalkarak önümdeki biradan yudumladığım gibi ayaklandım. Bugün keyifsizdim hem de huzursuz ve elbette sinirli. Yaklaşmakta olan kızgınlığımla gram alakası yoktu bunun, sadece bir omeganın diğer alfaların arasında sırf âşık olduğu adamı kıskandırmak için feromonlarını harcamasına katlanamıyordum.

Yavaşça yürüyüp arkası dönük olan Jungkook'un ensesine elimi sertçe bastırıp irkilmesini sağladım. Benim olduğumu anladığı anda gevşemişti ama kokumun baskıcı öfkesi karşısında pek şanslı değildi.

"Yeter, Jungkook." dedim yavaşça, sesim sakindi ama kokum değil.

Hemen yanımızdan bir boğaz temizleme sesi yükselirken Namjoon bilardo masasına iki tane bira bırakarak bize uyarı sinyalleri göndermişti. Barında problem çıkmasını istemediği belliydi ama sorun çıkartma niyetinde değildim. Kaldı ki çıkartmak istesem beni durduramayacağını anlaması gerekiyordu. Zaten o Jungkook'tu, ufak bir uyarı yeterli olurdu.

Sevgilisi yerine benim gelmem moralini bozmuş olmalı ki "Bir daha enseme dokunursan seni ısırırım." dedi ama daha çok alaylı bir cümleydi bu yüzden pek ciddiye almadım.

"Asıl bir daha alfaların arasında onu kıskandırmaya çalışırsan o seni ısırır." Birlikte gözleri üstümüzde olan Taehyung'a baktık. Söylediğim şey hoşuna gitmiş olmalı ki omuz silkti ama ben ısrarla ensesini sıkıp devam ettim "Rahat dur Jeon, yoksa fena olur." tehditkâr oluşumun ciddiyetini fark ettiğini umuyordum, her alfa aynı değildi ama Jungkook'un herhangi biri tarafından zarar görme ihtimali de mümkün değildi. Ona dokundukları anda Taehyung'dan daha hızlı olur mahvederdim o kişiyi.

Kaşlarını çatıp ensemdeki elimden ayrıldı ve sevgilisinin kucağına giderek oturdu. Ben de yeniden yanlarına gidip bir keyif sigarası daha yaktım. Bu sırada da Jungkook kolumu dürtüp "Niye bugün bu kadar huysuzsun?"

"Ben hep huysuzum." dedim kısa kesip

"Doğru. Seninle arkadaş olmam bile binde bir ihtimaldi. İyiki bana yüz vermemişsin de Taehyung'layım."

Ona tam cevap vereceğim sırada burnuma gelen yoğun tatlı bademle karışık yeşil üzüm kokusunun kaynağına aramaya başladım. Normalde kokulara karşı bu kadar hassas değildim ama bu kadar yoğunu ilk kez duyularımı harekete geçirmişti. Barın önünden bir masaya geçen üç kişilik grubun içinden tek bakışta çözebileceğim yoğunluktaydı kokusu. Ortam loştu, sarı saçları gölgeli görünüyordu, onu önden göremesem de yan profili oldukça düzgündü. Küçük çekik gözleri, halka küpesi, minik ve hoş burnu bir de kalbe benzeyen dolgun dudakları. Tam bir omegaydı, düzgün fiziği ve küçüklüğünü üzerine giydiği boğazlısı ve gri bol kazağı bile gizleyemiyordu.

Counterclockwise | YoonminWhere stories live. Discover now