call from wolves

88 5 0
                                    

Saat 8'e gelirken Bruce'un zoruyla barı açmaya gitmiştik. O yeni patron havalarına girmişti ve istekliydi ama Jeff ve ben perişan haldeydik. Ayakta uyuyabilir durumdaydım ama masaları silmek ve sandalyeleri düzeltmek gibi kutsal görevlerim vardı. 

"Hızlı olun," diye seslendi Bruce. "İşi bitirmeliyiz."

"Bir dakika, Gwen nerede? O burada çalışmıyor mu?" dedim 3 kişi olmamıza takılarak.

"Ona istediği zaman gelebileceğini söyledim. Siz varsınız diye."

Elimdeki bezi hiç düşünmeden Bruce'un kafasına fırlattım. "Sen gördüğüm en kötü patronsun."

Omzuna çarpan bezi bana geri attı. "Hayır, sadece düşünceli bir patronum." Arka tarafa gittiğinde masaları silmeye devam ettim.

Her şeyin bu kadar yolunda olması bir şekilde içime sinmiyordu. Sanki yakında tekrar tepetaklak olacakmışız gibi hissediyordum. Sebebi herhangi bir şey olabilirdi. Kurt adamlarla ilgili, Victor'la ilgili, Jeff'le ilgili... Tehlikeye çok açık ve güvenilmez bir hayat sürmenin yorgunluğunu omuzlarımda hissettim.

Jeff yanıma yaklaşıp sildiğim masanın sandalyesine oturdu. "Ne düşünüyorsun? Ya da ayakta uyumaya mı başladın?"

"Çok uykum var ama uyumuyorum. Sadece.." durup saçma düşüncelerimle Jeff'in moralini bozmaya hakkım olup olmadığını düşündüm. "Çok fazla uykum var."

"Benim de öyle. Uyumalıydık." Dirseğini masaya koyup kafasını avucuna yasladı. Ben de çenesinden tutup kafasını çok az kaldırdım ve eğilip yumuşakça öptüm. Her zaman ilaç gibiydi. Ama onu panzehirim olarak kullanmaya devam edemezdim.

"Ben pişman değilim."dedim ve başka masaya geçtim. O sırada bir müşteri geldi. Kel, orta yaşlı bir adamdı. Ona bu saatte neden burada olduğunu sormak ve geri evine kovalamak istedim. Eğer merak ediyorsam gerçekten sormalıydım çünkü düşüncelerini duyamıyordum. İşte başlıyoruz, diye düşündüm.

"Merhaba, ilk müşterimizsiniz."dedim onu karşılayarak. Bana keskin bakışlar attı, sonra Jeff'e döndü. Onunla çok ilgilenmedi.

"Ne mutlu bana. Televizyonu açar mısın?" Dedi duvara montelenmiş ufak ekranı işaret ederek. Televizyonun oradaki varlığını unutacağım kadar uzun bir süredir onu kullanmıyorduk. Raflarda kumanda aradım ama bulmam imkansızdı. Sadece fişini taktım, televizyon açıldı. Karşımıza birden Vilde Frost çıkınca afalladım. Bu kadın vampir-insan hakları savunucusuydu. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu.

"Vampir Birliği Sarayı'na düzenlenen komplonun ardından pek çok insan memnun olsa da, civarda yaşayan halk toparlanmaya başlasa iyi olur. Çünkü vampirler korkunç bir saldırı hazırlığındalar. Dünyanın her yerinden birleşen vampir toplulukları, bunun bir savaşın başlangıcı olduğunu düşünüyor. Şimdi bize bir video göndererek durumu açıklayan Kral Carlos'u ekranlarınıza getireceğim. Artık kendisine Tahtsız Kral dendiğini işitmiş olmalı."

Bir an kanım çekilmiş gibi hissettim. Ayakta duramayacağımı düşünüp yüksek bar taburelerinden birine oturdum. Kral Carlos ölmüştü. Nasıl kurtulabilirdi o cehennemden? Ben Jeff ile her şeyin bitmesini kutlarken, bir savaş başlattığımın farkında değildim.

Ekran karardı ve sonra Kral Carlos'un görüntüsü geldi. Yüzünün sağ tarafında korkunç yanıklar vardı. Sol yanı ise, daha korkunçtu. Beni göremeyeceğini bildiğim halde ruhuma kadar baktığını hissediyordum.

"Sevgili Vilde, objektif ol rica ediyorum. Hiçbir zararımızın dokunmadığı insanların bize yaptıkları oldukça acımasız. Bana yaptıklarına hepiniz şahitsiniz. Ama bizler aptal köleler değiliz. İnsanların evimizi yok etmesine karşı boyun eğmeyeceğiz. İntikamımızı alacağız. Biz, vampiriz, Vilde. Herkes bilmeli ki biz üstün ırkız."

Kral Carlos'un yalanları ve iftiraları bittiğinde daha fazla dayanamayarak fişi çektim. Adam televizyonla değil, tepkilerimle ilgileniyor gibiydi.

"Daha yeni öğreniyor olman çok dokunaklı ama bir plana ihtiyacımız var. Kurtlar seni çağırıyor, Claude."dediğinde şaşırmadım. Ondaki farklılığı en başında sezmiştim. "Bir başlangıç yaptıysak, sonu da gelmeli. Tabii sana ihtiyacımız var. Hâlâ ölmemiş olman bile mucize. Bu yüzden seni korumakla görevlendirildim."

Evet arkadaşlar kitap bitmedi.

MEDYUM | bxbWhere stories live. Discover now