I Will Save You, Babe

156 18 0
                                    

"Benim yüzümden. Her şey benim yüzümden! Şimdi nasıl kim bilir?"

"Claude, sakin ol biraz. Kurtaracağız Jeff'i. Geldik işte."

Şehrin dışında, ormanın kıyısındaki bir kasabaya gelmiştik. Blake'in dediğine göre burada kurtlar ve aileleri yaşıyordu. Biraz gergindim. Jeff konusunda çok endişeliydim. Belki de gidip teklifi kabul ettiğimi söylemeliydim. Böylece Victor ölmekten, Jeff dönüştürülmekten kurtulurdu.

"Teklifi kabul etmeyeceksin. Buna izin vermem. Seni her şeyinle sömürürler, Claude. Mantıklı düşün."dedi Blake kararlı bir sesle. Bir şey demedim ve arabadan indim. Yollar bozuktu ve evler eskiydi. Biraz ileride saçları beyazlamış bir adam arabasının kaportasını açmış, yanındaki çocuklardan aletler ve başka şeyler istiyordu. Çocukların üstü pisti.

"Başta benim konuşmama izin ver. Teklifi geri çevireceğini sanmıyorum ama onlara çıkarlarını anlatarak başlamalıyız."

"Tamam."

Kapıyı çaldı ve bir dakika içinde genç ve güzel bir kadın açtı. Yüzü solgundu.

"Siz kimsiniz?"

"Troy'la görüşmem gerek, Mencia."dedi Blake. Kadın başıyla onaylayıp eve girdi. Biraz sonra 40'larının sonlarında bir adam ve bizim yaşlarımızda genç bir çocuk geldi. Çocuk sarışındı ve egoist bir havası vardı. Adam ise yüzündeki kırışıklarla çok ciddiydi.

"Blake."dedi. Blake ile el sıkıştılar.

"Arkadaşım Claude."dedi Blake beni göstererek. "Alfa Troy ve oğlu Johnny."

"Memnun oldum."dedim saygılı bir ifade için uğraşarak. Kurtlarla geçmişim hiç iyi değildi.

"Çardakta konuşalım."dedi Troy ve yanımızdan geçip evin yanındaki üstü kapalı oturma yerine gitmeye başladı. Arkasından yürümeye koyulduk.

"Yine mi sen? Babama mı asılıyorsun, bana mı?"dedi Johnny omzuyla Blake'in omzunu dürterek.

"O kadar iyi değilsin, Jony."dedi Blake takılarak.

"Ah, pis ibne, çok üzüldüm."dedi Johnny.

Çardağa girdik,  Troy ve oğlu Johnny'nin karşısına, Blake'in yanına oturdum.

"Kurtlarla aran çok da iyi değil ha?"dedi Troy bana bakarak.

"Pek değil ama düzelmesini umuyorum."

"Ne oldu ki?"dedi Johnny.

"Uzundiş sürüsü onu kaçırmaya kalktı ve iri Paul ölümcül şekilde yaraladı. Talihsizlik."

"Hadi canım! Bakayım."

"Neye?"diye sordum.

"Yarana."

Troy'dan bunun saçma olduğunu söylemesini bekledim ama sessiz kaldığında ayağa kalkıp gömleğimin altındaki tişörtümü yukarı sıyırdım.

Johnny de kalkıp kafasını karnıma yaklaştırıp parmak uçlarını değdirdi.

"Konumuz,"diye başladı Blake hızlıca Johnny'nin elini ittirirken. "Vampirlere bir darbe vurmak. Adamınız ellerinde ve Claude onlarla çalışmazsa onu vampire dönüştürecekler."

"Ne barbarlık."dedi Troy ve oduncu gömleğinin göğüs cebinden sigara paketi ve çakmak çıkardı. Paketi açıp oğluna, Blake'e ve en son da bana uzattı. Herkes aldığından ben de aldım.

"Yardım edecek misiniz?"dedi Blake.

Troy dumanı üfleyip masaya eğildi. "Boktan duvarlarını başlarına yıkacağız. Görecekler. Kurtların gücünü görüp mezarlarına dönmek isteyecekler."

Tam konuşacaktım ki Johnny sigarasının tüm dumanını yüzüme üfledi. Öksürmemek için kendimi zor tuttum.

"Teşekkürler, Troy. Dediğin olacaktır."dedi Blake. "Planın var mı?"

"Önce seninle özel konuşmak istiyorum, Blake." Johnny'e döndü. "Claude'la birlikte Will ve Gerald'ı alın."

"Tamam."dedi Johnny ve ayağa kalkıp çardaktan çıktı. Ben de arkasından gittim. Arabasına yürürken beni beklemedi ve biraz uzaklaştığımızda izmariti yere atıp ezdim.

"Atla."dedi küçük kamyonet tarzı arabasına vardığımda. "Morukları toplayalım."

Arabaya bindik ve gürültüyle çalıştırdı. Dibi kalmış sigarasını camdan fırlattı.

"Blake'le nereden tanışıyorsunuz?"dedi kaba bir konuşma tarzıyla.

"Bardan."dedim ve bakışlarını görünce toparlamaya çalıştım. "İş yerinden diyelim."

Bir şey demedi. Toprak yolda bir süre gittik. Çok gergindim. Jeff konusunda çok endişeliydim. Onu kurtardığımızda biz diye bir şey kalmayacaktı. Benden nefret edecekti ve sadece özür dileyecektim. Affedeceğini bilsem saatlerce dilerdim.

"Blake niye senin için bu riski alıyor? Saçmalık."dedi aniden.

"Siz yakın mısınız?"diye sordum sürekli Blake'ten bahsedince.

"Babamla arası iyidir, tabii benimle de. Ama seni ilk kez gördüm."

"Arkadaşız, merak ediyorsan."

"Ama sana normal bakmıyor."dedi dikiz aynasından bana bakarak. Sorgudaymışım gibi hissettim.

"Aramızda bir şey yok."dedim anlamasını umarak.

"İyi. Beni ilgilendirdiğinden değil. Yanlış anlama."

Anladığım şey Blake'ten hoşlandığıydı ve ne dese fikrim değişmezdi ama başımı salladım.

"Sen bekle, ben haber verip geliyorum."dedi evlerine benzer bir evin bahçesine park ederken. Arabadan inip 5 dakika sonra iki yetişkin adamla döndü. Adamlar arkaya oturdu ve çardağa geri döndük.

Arabayı park ettiğinde Blake çardaktan çıkıp yanıma geldi. Kolumdan tutup beni kenara çekti. Kolumu bırakmadı ve sıkıyordu.

"Sanırım hallettim. Plan yapacağız ama Victor ve Jeff'le aranda olanlardan bahsetmiyorsun. Asla. Tamam mı?"

"Tamam, merak etme."dedim. Kolumu sıktığını fark edince bıraktı ve gülümsedi.

"Şeyden bunlar."dedi. "Yolculuk nasıldı?"

"Gergin."dedim. "Sanırım sorguya çekildim. Senin bahsini açıp durdu."

Gülümsemesi anlam kazandı. "Gıcıklığına yapıyor. Hadi gel."

Çardağa döndük ve eski sevgililerimi kurtarmak için ve kurtların deyimiyle VBS'yın boktan duvarlarını yıkmak için bir plan yapmaya koyulduk.

MEDYUM | bxbNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ