Wampire Blood

760 77 37
                                    

Kapının açılmasıyla uykum bölündü ve gözlerimi yavaşça açtım. Gelen Victor'dı. Pencereden içeri süzülen sarı güneş ışığının altında, ağız sulandırıcı görünüyordu. Kapıyı kapatıp yatağa yaklaştı. Beyaz gömleğinin düğmelerini açmaya başladığında uykum dağılmıştı. Dirseğime dayanarak biraz doğruldum. Gömleğini çıkarıp yere bıraktı.

"Sadece izleyecek misin, Claude?" Dediğinde kendimi üzerine atlamamak için zor tuttuğumu bilmiyordu. "Yoksa, eşcinsel olmadığımı söylediğimde inandın mı?"

"Oh, hayır. İnanmadım." Dedim gülümseyerek. O da sinsi bir gülümseme bahşetti. "Güzel. Bebeğim, vampirine gel."

Yatağa dizlerinin üstünde çıktığında örtündüğüm pikeyi kenara fırlatmış, tişörtümü çıkarmıştım bile. Tanrım, bu işte vampirler kadar hızlıydım.

Victor üzerime uzandığında ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Onu içime çekmek ister gibiydim ve onun da benden aşağı kalır yanı yoktu. Dudaklarımızı ayırıp boynuma indiğinde zevkten dört köşeydim. Daha önce hiç bu kadar zirvede hissetmemiştim.

Seninim, Victor.

Son sevgilim Jeff bunu duysa şok olurdu.

"Bekle, Victor. Senin uykuda olman gerekmiyor mu?" Diye sordum titrek bir sesle. O kadar iyiydi ki her an gelebilirdim ve daha yeni başlamıştık.

Victor kafasını kaldırıp bana baktı. Tenim şimdiden tekrar dudaklarıyla temas etmek için yanıp tutuşuyordu.

"Uyumamı mı tercih ederdin?" Dedi, gerçeği bildiği halde duymak istediğini belli eden bir gülümsemeyle.

"Ah, hayır. Devam et." Dedim hızlıca. Ve o da devam etti. Ben bunun bir rüya olduğunu fark edene kadar.

•••

Bir anda nefes nefese uyandım. Tişörtüm terden ıslanmıştı ve ne yazık ki ıslanan tek şey o değildi. Ah, ben nasıl bir rüya görmüştüm? Neden alakasız bir şekilde Victor'la sevişiyordum? Üstelik bunun bir rüya olması beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Hızlıca yataktan çıkıp kendimi banyoya attım. Soğuk suyu açıp altına geçtim. Üzerimdeki tişört ve boxer'dan kurtuldum. Dün gece gerçekten dopdoluydu. Felix'in katilinin, Kral Carlos'un insan donörü Anna olduğunu ortaya çıkarmıştım. Bunun üzerine Anna elindeki kazığı Kral Carlos'a saplamak üzereyken aralarına atlamış ve omzumdan yaralanmıştım. Salondan çıkmak üzereyken de bir vampir tarafından ısırılmıştım. Victor gelip beni kurtarmasaydı çoktan ölmüş olurdum.

Elimi boynuma götürdüm. Diş izlerini hissedemedim. Suyun altından çıkıp aynanın karşısına geçtim. Görüntüm beni şoka uğrattı. Ne boynumda ne de omzumda hiçbir yara izi yoktu. Üstelik saçlarımın rengi açılmış ve parlaklaşmıştı. Tenim eskisi kadar soluk değildi. Grimsi mavi gözlerim daha parlaktı.

Sanırım deliriyordum, buradan çıksam iyi ederdim.

Hızlıca giyinip oda telefonundan resepsiyonu aradım. Genç bir kadın sesi karşıladı beni. İnsan olmalıydı çünkü saat sabahın 9'uydu. Tabii düzen rüyamdaki gibi işlemiyorsa...

"Merhaba. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Iı, ben Claude Cariner." Ne diyeceğimi bilmeden duraksadım. İzin verirseniz gideceğim?

"Kral Carlos sizi bir gece daha misafir etmemizi emretti, efendim." Dedi kadın, daha mesafeli bir tonda.

"Aslında buradaki işim bitti. Bir araç ayarlayabilirseniz harika olur." Dedim. Sinirimin sesime yansımamasına dikkat etmiştim. Nerede ne kadar kalacağıma ben karar verirdim.

MEDYUM | bxbWhere stories live. Discover now