Become Estranged

199 25 0
                                    

İki günün ardından tekrar işimin başındaydım; siparişleri götürüp boşları almak. Dün geceki kargaşaya rağmen şuan keyfim yerindeydi. Sadece Daniel'la ufak bir sorun yaşamıştım, o kadar.

Kızarmış patates ve hamburger siparişini almak için Bruce'un mutfak penceresine gittim. "Dün gece neredeydiniz siz?" 

Bruce cevap vermemek için oyalandı. "Jeff'e uğramıştım. James'le Jack geç gelmiştir, görmemişsindir."

"Güzel, tamam." Tabağı alıp arkamı döndüm. Bunu söylemeye çekinecek bir şey yoktu. 

"Claude, bekle." dediğinde durdum. "Ona anlattım."

"Neyi?" 

"Çok ısrar etti. Vampirlerle ilişkini anlatmak zorunda kaldım. Ve o da kaçırılma olayınızı anlattı. Sana ne kadar sinirlensem de, anlıyorum."

Tabağı tekrar aldığım yere koydum. "Her şeyi anlattın ha?" Elimi saçlarıma geçirip onun bilmediği şeyleri düşündüm. Çok, çok şey vardı. Bilmesini istesem ben anlatırdım sonuçta. "Ne dedi peki?"

"Sorun da bu." dedi. Yutkunup söylemesi için bekledim. "Artık yabancılaştığını söyledi. Onu tanıyamıyorum, dedi. Bence-"

"Peki Bruce," dedim sözünü keserek. "Amacın neydi? Ayrıldığımız için onu teselli etmek falan mı?"

"Hayır, dinle." dedi ama tabağı alıp beklettiğim masaya hızlı hızlı yürüdüm. Masadaki iki kıza gülümsedim. Neyse ki dert etmediler. 

Orta yaşlı bir adamın hafif içkisini almak için Gwen'in yanına gittim. Bugün arkada o duruyordu. Kep takmış biriyle gülerek konuşuyordu. İçkiyi vermesini beklerken birkaç saniye dinlenmek için kepli müşterinin yanına oturdum. Kepini çıkardığında arasında sıkışmış simsiyah saçları serbest kaldı. Gözlerimi kısmış o mu acaba, diye düşünürken bana döndü. Oydu. 

"Merhaba, güzel gün, değil mi?"

"Senin ne işin var burada?" diye sordum şaşkınca.

"Blake." dedi elini uzatıp. Gwen bardağı önüme koyduğunda garip durmaması için elini sıktım. "Claude." 

"Memnun oldum." dedi gülümseyerek. Değişik bir aksanı vardı. Bardağı alıp siparişi veren adama götürdüm. Keyifli başlayan gün tuhaf bir hal almıştı. 10 dakika sonra bar sakinleşince hava almak için arka bahçeye çıktım. Bir ağaca yaslanıp ellerimi ceplerime soktum. Hava soğumuştu, kış kapıdaydı. İçimde büyük bir sıkıntı vardı. Nasıl değiştiğimi söyleyebilirdi ki? Hem, çok normal değil miydi bu kadarcık değişme? Kaç yıllık sevgilimden ayrılmıştım ve bela peşimi bırakmıyordu. Amcamın öldüğünü ve kuzenim olduğunu öğrenmiştim. Daha gece evime birileri girmişti! Beni tanıyamamalarının sebebi ben değildim. Yeterince iyi bakmıyorlardı.

"Sigara?" 

Blake'in geldiğini görmemiştim. Uzattığı sigarayı aldım ve kendininkiyle yakmasını bekledim. Jeff'in astımı olduğu için çok nadir içerdim ve artık önemi yoktu. 

"Dertlisin." dedi. Yere bağdaş kurup oturdu ve ağaca yaslandı. 

"Sen niye geldin?"

"İlle de sorgu diyorsun. Canım istedi, geldim."

Başımı salladım. "Anlat o zaman. Becerikliyim derken neyi kastediyordun?" 

"Sandığından daha yeteneklisin. Sadece duyguları değil, düşünceleri de bilebilirsin. Ve kendini sıradan gösterebilirsin. Biz dünyalı değiliz, harika, değil mi?" 

Sigarayı ağaçta söndürüp yere attım. Düşünce tarzı ilginçti. Ben çoğu zaman normal olmayı istemiştim ama o özelliğini seviyordu. 

"En iyi kısmını söylemedim." dedi gülümseyerek. "Düşüncelerini etkileyebilirsin. Bunlardan haberdar olmaman çok acı. Neyse ki varım. Seni aniden öptüğüm için bana teşekkür edeceksin."

İşte buna şaşırmıştım. Düşünceleri etkilemek... Neden aklıma ilk Jeff'in hakkımda düşündüğü kötü şeyleri değiştirmek gelirdi ki?

"Sana öğretebilirim." 

"Karşılığında?"

"Beni tanımaya başladın." dedi gülerek. "Arada öperim, dokunurum falan. Küçük şeyler."

"Sen hiç iyi değilsin." dedim gözlerimi kısıp. 

"Pekala, öyle olsun. Sana özel bir paket düşünürüm." Ayağa kalkıp ters taktığı kepini düzeltti ve uzaklaştı. 

İçeri girip bir saat daha devam ettim çalışmaya. Bruce'la yüz yüze gelmemek için büyük bir çaba harcıyordum. Vardiyam sonunda bittiğinde arka odaya gidip ceketimi giydim. Odadaki eski koltuğa oturdum. Yıkılmış hissediyordum. Hiç umut kalmamıştı, buna emindim artık. Canım yanıyordu, onu istiyordum. Benimle olmasına ihtiyacım vardı. Victor iyi olabilirdi ama birbirimize göre değildik. Kendimi avutmak için oynadığım aptal bir oyundu. Zararı da yine bana dokunuyordu. 

Arabama gittiğimde ön cama sıkıştırılmış kağıdı buldum. Üzerinde adres yazılıydı. İmza olarak da küçük bir B harfi vardı. Kağıt elimde bindim arabaya. Yeni bir oyun başlıyordu ve ben yine hazırdım.



MEDYUM | bxbWhere stories live. Discover now