Annemgil beni tınlamadan mutfağa geçmişti tabi onlar da alışmıştı. Baran abi kapıda dikilmiş içimi görmek ister gibi bana bakarken Arslan abi koltuğun bir ucuna oturmuş halıyı izliyordu.

Noluyo lan bunlara! 

"Hayırdır kim öldü. Rahmetliyi çok severdiniz herhalde."

Hepsi bön bön suratıma bakınca kollarımı birleştirdim.

"Diyorum ki ne bu tavrınız. Sanki cenazeye katılmışsınız gibi. Birazcık neşeli olun. Evleniyorum ayol bugün."

Arslan abi homurdanırken diğerlerinin yüzü daha çok düşmüştü. Baran abi tam karşıma oturup kaşlarını çatarak bana baktı.

"Evlenmeni istemiyoruz da ondan. "

"Oysa gitmemi çok istiyordunuz. Gidiyorum işte. Yüksek yüksek tepelere hemde."

Evet arkadaşlar bugün de lafımızı soktuk elhamdülillah. Baran abi susarken etrafıma baktım. O değil de benim hain kekim neredeydi. İki gündür gözükmüyordu ihanetine kurban olduğum.

Derin bir nefes alırken mikrafonu bir kenara bırakmıştım. Kabul etmek istemesem de abimleri affetmeye başlamıştım. Onlar da haklıydı yıllar sonra yuvalarını yıkan kardeşleri onları kandırıyor ve evlerinde duruyordu. Verdikleri tepki normaldi bir nebze. Düşününce ben olsam büyük ihtimal ben de aynı tepkileri verirdim.

Ama benim asıl zoruma giden bana bağırıp çağırmaları değildi. Türkiye şartları ortadayken tam anlamıyla iyileşmemiş ayağıma rağmen beni kovmalarıydı. Otele gidene kadar hatta otelde kaldığım gece korkudan ölmüştüm. En ufak bir adım sesinde elim ayağıma dolaşmıştı. 

Ama Çınar...

Onu nasıl affedeceğimi bilmiyordum. Olanları her düşündüğümde kalbim sızlıyordu. Galiba en iyisi zamana bırakmaktı. Çünkü düşündükçe kalbime bir ağırlık çöküyordu ve nefes almam bile işkence haline geliyordu.

Çalan zili duyunca düşen modum anında yükselmişti. Sevinçle küçük bir çığlık atıp kapıya koşturdum. Kapıda bana bakan ekibi görünce keyifim yerine gelmişti.

"Ay hoş geldiniz geçin içeri başlayalım hemen"

Salona geçince dertli tayfa bizi fark etmemişti bile. Hey yavrum hey evi alıp götürseler ruhları duymayacak. 

Annem elini havluya silerek mutfaktan çıkmıştı. Bizi gözrünce duraksadı.

"Bunlar kim kızım?"

Annemin sesi ile odak noktası biz olmuştuk. Gülümseyerek elimle gelenleri gösterdim.

"Arkadaşlar organizasyon şirketinden geldiler anne. Malum öğlene kadar yetişmesi gerekiyor işlerin."

Organizasyondan sorumlu kadına döndüm.

"Ben size istediğimi detaylı bir şekilde anlatayım. Buyrun bahçeye çıkalım."

Onlar bahçeye geçerken anneme döndüm.

"Anacuğum bir saat sonra gelinliğim, kuaför falan gelecek o zamana kadar siz de hazırlanın lütfen."

Üzgün ve şaşkın gözleri umursamadan bahçeye çıktım. Bir saat sonra kuaför gelecekti. Yetişmem gereken bir düğün vardı.

*****************

Her şeyi en ince detayına kadar anlatmıştım. Gelenler işe başlamıştı bile. Ben de saçımın ve makyajımın yapılması için kendimi kuförün kollarına bırakmıştım. Annemgilin de aynı anda hazırlanması için iki kuaför gelmişti. 

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin