29: VAVEYLA "Kelebeğin Güncesi"

8K 810 359
                                    

Ölüler karışır,külleri yarışır, cennet ve cehennem savaşır, cesetler ittifak eder,görenler kaybeder

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ölüler karışır,
külleri yarışır,
cennet ve cehennem savaşır,
cesetler ittifak eder,
görenler kaybeder.
Ve kaybedenler, kör olur. -1049, Lola

Psikolojik ve dram ağırlıklı bir bölümdür.
Oylar ve yorumların önemini biliyorsunuz, bölüm sonu notlarına bakmayı unutmayın.

Bulunduğum odada sığınak olarak seçtiğim bir köşenin dibindeydim. Nemli zemine oturmuş, sırtımı o soğuk duvara yaslamış, kulaklarımı dünyaya tıkamıştım. Üşümüyor, terlemiyor, hissizliğin kanatlarının altına giriyordum. Biliyordum ki buradan çıkışımda canım çok yanacaktı, herkes gibi bende unutamayacaktım.

İçimde yaşayan bir kül kelebeği hissedecek, o her kanat çırptığında, rüzgârı hücrelerimi sarsacaktı.

Herkesin geçmişi, acısı kendine deyip işin içinden sıyrılmayı düşünebilirdim, karşımdakiler Leza'nın tutsakları olmasalardı eğer...Her biri buranın ateşinden nasibini alırken, onların çığlıklarını duymamazlıktan gelemezdim. Bugünün bir farkı vardı onlardan, duyacağım bir çığlık olmayacaktı. Aksine, hissedeceğim bir ölüm olacaktı.

Burası öğretmişti bana ölülerle konuşmayı, peki ya ölüp de dirilenler? Onları kim dinleyecekti? Herkes sıradan birer insan gibi görüyordu onları, hâlbuki sıradan insanların yeri bu hapishane değildi. Duvarları kendi kanıyla boyamış insanlar, gerçek dünyanın karanlığından korkmazdı. Bilirlerdi ki karanlık sığınak, karanlık bir yuva, karanlık bir direnişti. Bir adım dâhi atıp ışığa ulaşmak, yok olmak demekti. Buradaki insanların yok olmaya da tahammülleri yoktu ya, ölmek yok olmak değildi ya...

Ölüler karışır,
külleri yarışır,
cennet ve cehennem savaşır,
cesetler ittifak eder,
görenler kaybeder.
Ve kaybedenler, kör olur.

Korumalıyız kendimizden, yapabileceklerimizin bir sınırı yok çünkü. İnsanlar ne şeytana benzer ne de meleğe, her ismin yarattığı canavar ayrıdır. Beni bu hâle getiren canavarlar olduğu gibi, onları da o hâle getirenler vardır. Peki biz bunları bildiğimiz hâlde neden umursamadan duramıyoruz? Acıya duyarsız kalabilir miydik? Merakımız bir kurt gibi zihnimizi kemirirken gülebilir miydik? Diğerlerini bilmem, lâkin ben daha fazla kayıtsız kalamadığım için buradaydım.

Kelebeğin ini korkunç değildi, kanatlarında çok fazla yükü vardı sadece. Şimdi o yüklerin bir parçasını da ben üstlenecektim, tıpkı diğerleri gibi. Amacım kendimi onlarla bir tutmak da değildi, gerçeğin peşindeydim. Eğer yaklaşan savaşta öleceksem, bildiğim gerçeklerle gömülürdüm. Eğer yaşarsam, bildiğim gerçekleri ben gömerdim. Seçeneklerimi düşünmeyi bırakıyor ve açılan kapının sesine odaklanmayı tercih ediyordum.

1049 | BxBWhere stories live. Discover now