20: KIZIL CESET

13.2K 1.3K 1K
                                    

"Tozlu tabutların üzerinde kanatları çürük vişneye çalan kelebeklerin gözyaşları var, kaybolmak üzereler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Tozlu tabutların üzerinde kanatları çürük vişneye çalan kelebeklerin gözyaşları var, kaybolmak üzereler." -1049, Lola

Belirsiz bir Leza gecesinin en ileri saatleri, adımlarımın hedefi ise beni bekleyen gecenin sahibi. Hoş bir karşılaşma değil, kollarını iki yana açmış beni karanlığına davet ediyor. Karşı mı gelmem gerekiyor? Karşı gelmek Tanrı'ya hakaret, insana da ceza değil midir?

İnsan korkuyor, onun sözlerinde saklı kalan gerçekler var. Ruhuma dokunan acılar, kalbe ağır yükler var. Anlamıyor insan, onu anlamaya çalışamıyor. Sonu hep muğlak kalıyor, o da farkında anlaşılmadığının çünkü amacı bu değil. Kaosun gölgesinde geziyor sureti, her an o suretin ardını bize gösterecek gibi. Gerçekliğin çığır açıcı bir yenilgisi var üzerimde, hücrelerime yerleşen çığlık sesleri tüyler ürpertici.

Karşımda simsiyah kapı, ardında göreceklerim karşısında hazır değilim. Ölü kelebeklerin meskeni korkutuyor beni, bağıran cesetler var etrafta. Tozlu tabutların üzerinde kanatları çürük vişneye çalan kelebeklerin gözyaşları var, kaybolmak üzereler. Çırpınıyorlar fakât beyhude bir çaba, ölüm onları ağına almış. Hareketsiz birer heykeller şimdi, dokunsan düşer yıkılır her biri.

Çekinirim çürük vişneye bürünmüş kanatlardan, izlerim siyaha boyanmalarını, onları siyaha boyayacak olandan çekerim elimi. Ulaşamayacağım kadar yüksekte, külleri uçuyor gökyüzünde. İrili ufaklı darmadağın ruhlar, doluyor kalbimin ince sızısından. Kaçmak değildi niyetim, Leza'dan kim kaçabilirdi? Tanrı'nın vardı planı, meydan okumaya her cesaret ettiğimde bakışlarının tesiri büyülüyordu beni. Susmak zorunda kalan kimsesiz ruhum, acıya mahkûm bedenime tabii oluyordu.

Yavaşça uzattım elimi açık olan kapını koluna, gözlerime değen kızıl ışık yutkunmamı sağladı. Gelecek olan darbeyi önceden hissetmenin korkusu içindeydim, üstün zekâlar bir kukla gibi oynardı seninle. O üstündü, egemenliği taht kurmuştu Leza'ya. Şeytanın en zorlu rakibi, safir gözleri kızıla boyayan siyahın sahibiydi...

Nihayet aralık olan kapıyı açtım sonuna kadar, bilinmezlik kayboldu. Karşımda, kelebek cesetlerinin tam ortasında, kırmızı ışığın altında, tahtında oturan bir gölge vardı. Elini tahtın iki yanına koymuş, bacaklarını ezici bir üstünlükle üst üste atmış, davetkâr bir şekilde bekliyordu. Kızıl ışığın altında parlayan kül kelebek, gözleri korlu alevin sahibi, parlıyor yeri göğü titretircesine. Bedenim duraksadı ilk görüşte, adımlarım kilitlendi, karanlık büyüdü içimde. Ben hareket edemiyordum, karşımdaki adamın üstünlüğü şimdiden galip geliyordu.

Sağ elini kaldırarak uzattı kızılın altında, 'Gel' işaretini verdi. Daveti nefesimi kesti, bir kez daha anladım onun huzurunda olmayı. Kelebek tablolarında asılı olan cesetlerin gözleri bana çevrildi sanki, tüylerim diken diken olurken adım atmayı denedim. Her bir adımımda yer kaydı ayağımın altından sanki, ben bambaşka bir evrene sürükleniyordum. Duygularımın yoğunluğu zihnime hücum ederken tahtının önündeki masaya kaydı gözlerim, ışıl ışıl parlayan satranç taşları duruyordu karşımda.

1049 | BxBWhere stories live. Discover now