2: ŞEYTANLAR VE SAVAŞLAR

24.1K 2K 1.6K
                                    

Eğer şeytanla dans ediyorsan, sakın ayağına basma

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Eğer şeytanla dans ediyorsan, sakın ayağına basma. -Hermann Hesse

Sadece birkaç saniyeliğine durmuştu zaman, bu birkaç saniye zamanın en değerli silsilesiydi benim için. Karşımdaki maviler bir deniz kadar huzurlu değildi, aksine yer altındaki kaynayan alevlerin bir parçasıydı. Korkunç değildi, bu olağanüstü görüntüye korkunç diyemezdim ama ürperticidiydi.

Damarlarımdaki kanın kıpır kıpır olarak akışını hızlandırdığına şahit oldum. İlk görüşte hissettirmişti kendini, yıkımın getirdiği siyah bir kelebek kondu göğsüme. Korkmadım, korksam kaçardı çünkü. Kaçsın istemedim, bu çekim bozulsun istemedim.

Fakât bozuldu, çünkü insanların sesleri bir anda çoğalmaya başladı. Bulunduğum zaman diliminden çıkıp gerçekliğe döndüm. Bana bakan alaylı gözlere eşlik eden aşağılayıcı sesler vardı bir de. Herkes yaptığı işi bırakmış beni süzerek hakkımda yorumlar yapıyordu. Birkaçına kulak misafiri olmuştum ve daha ilk saniyesinde sinirim tepeme çıkmıştı.

"Herkesin dilinden düşmeyen kişi, bir çocuk muydu yani?"

"Leşini temizlemek bile zevk vermez, küçük bir sıçan gibi."

"Belki fahişe olarak almışlardır." Ve ardından gelen kahkaha sesleri...

Dişlerimi sıkarak ellerimi iki yanımda yumruk yaptığımda, yanıma doğru yaklaşan kişiyi fark etmişti gözlerim. Ne olur ne olmaz tetikte beklerken, benden birkaç santim uzun olan bedeni süzdüm. Boyalı sarı saçları beyaz teniyle bütünleşmiş, zengin bir hava katmıştı yüzüne. Saçlarının yarısını tepesinde toplayarak gözlerini iyice çekikleştirmişti. Aynı benim gibi giydiği turuncu tulumu üzerine tam oturmuştu fakât tulumun alt kısmını bir şort gibi kestiği için biçimli bacakları göz önüne çıkmıştı. Ben onu inceleyene kadar çoktan dibimde bitmişti bile.

"İyi süzdün, hoşuna gittim mi?" İnce sesiyle sırıtarak konuştuğunda, kaşlarımı çatarak sitemle karşılık verdim "Hayır, öyle bir niyetim yok." Gülümseyerek kafasını salladı "Belli zaten, neyse. Odana götüreyim seni." Ondan başka kimseye bunu soracak durumda değildim, bu yüzden "Tamam." diyerek peşine takıldım. Onunla yan yana yürürken, insanların bakışları da bizi takip ediyordu. Hayatlarında ilk defa mı turuncu saçlı insan görüyorlardı? Yada fazlasıyla önyargılı insanlardı. Ah, Hapishanede yaşayan suçlulardan ne bekliyordum ki...

"İsmim Dehâ," Tanışmak adına bana hitaben konuştuğunda "Asil." Dedim sadece, bana bu isimle seslenmeleri yeterdi. Hatta mümkünse hiç seslenmeyebilirlerdi de, hiçbiriyle konuşmak istemiyordum çünkü. Önden ilerleyip küçük odanın kapısını açtığında içeriye geçmem için bir işaret verdi. Küçük yere girer girmez içerideki yatağın üzerinde gördüğüm manzara ile gözlerimi irice açtım "Bu ne lan?!" Bakışlarımı hızla Dehâ'ya çevirdiğimde, omuzlarını silkti.

1049 | BxBWhere stories live. Discover now